Hapis yatarak yücelenler!

Ömrü neredeyse sürekli hapislerde geçmiş olan yaşlı gazeteci, hapse yeni düşmüş olan genç yazara bir süre sonra karşılıklı bir sohbet sırasında şu öğüte bulunur:


“Bizler artık ömrümüzün sonuna geldik çok yaşamayız, bugün varız yarın yoğuz, sen daha yaşamın başındasın, çok günler göreceksin. Buradan çıktıktan sonra, yeniden aydınlık fikirler taşıyan düşüncelerini yoğun biçimde yazmaya devam etmelisin. Muhtemeldir ki, yeniden hapislere atılacaksın. Yaşamda söylenenler genelde unutulur gider ama yazılanlar belge olarak toplum katmanlarında yerini alır. Aydınlık fikirlerinizin toplumda yerleşmesi ve yansıma bulması için bu gerçeği unutmamalısınız…”


Türk toplumu, yıllar yılı birçok acılar çekerek bugünlere geldi. Halkı aydınlatmak, gerçekleri gözler önüne sermek ve hakkı savunmak için ülkenin pek çok gazeteci ve yazarı, pek çoğumuz biliriz ki, yazılarından ötürü ömürlerinin bir bölümünü hapiste geçirmenin kötü kaderini yaşamıştır.


Türkiye’de gazeteci ya da yazarsanız; er ya da geç, hapsi boylamanın veya tazminat ödemenin talihsiz sürecinden geçmeye mahkûmsunuzdur demektir! Ya içeri gireceksiniz ya da ağır tazminat ödeyeceksiniz!


Tabi etliye sütlüye karışmadan, her gelen siyasi iktidarın kuklası ve yağcısı olursanız, böyle bir tabloyla karşı karşıya kalmanız hiçbir zaman söz konusu değil. Üstelik devlet büyüklerimizin seyahat ettikleri uçaklarda yurtiçi ve yurtdışı gezilerine katılarak yaşamın keyfini çıkarabilme şansınız bile fazladır demektir.


Ciddi, gerçekçi ve yurtsever yayınlarıyla halkın büyük beğenisini kazanan Kanaltürk’ün;  son zamanlarda sürekli olarak vergi incelemesi yönünden bunaltacak ölçüde aşırı denetim baskısı altında tutularak pasifize edilmeye çalışıldığı iddialarını, kanalın çeşitli programlarında ve haber bültenlerinde yaptığı yayınlardan öğrenmekteyiz.


Televizyonculuk yayın kulvarında, sadece Kanaltürk’ün sürekli vergi denetimine tabi tutularak, öbür kanallarda (ayni sektör olduğu halde) eğer böyle bir denetim süreci işletilmiyorsa, (ki o yönde iddialar var) ne mevzuata ne de vicdana uygundur.


Tarihin hiçbir döneminde, hiçbir iktidar; basını baskı altında tutarak, gazeteci, yazar ve televizyoncuları haksız gerekçelerle susturarak yücelebilmiş ve halkın güven ve sevgisini kazanabilmiş değildir!


O nedenle devlet büyüklerinin, hükümet edenlerin; eli kalem tutan ya da televizyon programı yapmakta olan her önüne gelen basın mensubunu; dava ederek, mahkemeye verip tazminat taleplerinde bulunarak, olumlu sayılabilecek ve vicdanların onaylayacağı bir noktaya varmaları düşünülemez!


Nazım Hikmet, Necip Fazıl, Bedii Faik, Orhan Kemal, Kemal Tahir, İlhan Selçuk, Kerim Korcan, Çetin Altan, Rıfat Ilgaz, Metin Toker, Kurtul Altuğ, Şükran Kurdakul, Ahmet Arif, Can Yücel, Mehmet Kemâl, Erdal Öz, Aziz Nesin, Sevgi Soysal, İlhami Soysal…


Bu şair yazarlarımızın ortak noktası nedir?
Hepsi hapis yatmışlardır!
Ammaaaa!
Hepsi de, toplumun sevgi ve saygıyla bağrına bastığı yücelmiş insanlardır!
Hiçbiri rüşvet aldığı, ihale yolsuzluğu yaptığı, yandaşlarına haksız çıkar sağladığı, evrakta sahtekarlık yaptığı, haksız mal edindiği ve nereden edindikleri vicdanlarda onay görmeyen servetlerin sahibi oldukları için hapse atılmamışlardır.
O nedenle!
Hapis yatmışlardır ama “yücelmişlerdir!”


Bugün Kanaltürk ağır bir baskı altındadır ya da öyle iddia edilmektedir.
Ama ne oluyor?
Halk kanalı daha çok izliyor ve destekliyor!..
Peki ya baskı yapanlar?…
İşte onu sormayın!..


Başka söze gerek var mı?


[email protected]

697580cookie-checkHapis yatarak yücelenler!

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.