Hayat bazen; ‘bazen’ olarak kalmasa dediğin…
hayat bazen; eskisi gibi değil ama yenisini de bilmediğin…
hayat bazen; bir kontrat… imzayı mütemadiyen ertelediğin
hayat bazen; çıngıraklı yılanlar gibi dolanıp duran akreple yelkovan
kime anlatsan yavan, kime anlatsan anlaşılmayan
her taşlaşmanın altında fosilleşmiş bir yalan…
bazen; koşulası bazen yürünesi bazen durulası
bazen sevilesi, bazen sövülesi, bazen sayılası
bitmesin diye yalvarılası
bitsin diye uyuşulası
nereye gitsen takip edilesi
nereye kaçsan kurtulamayası…
hayat bazen; içten dışa bir çürüme, dıştan içe bir yürüme bazen…
utangaç bazen, bazen de korkak…heyecanlı ve ürkek bazen..
bazen; penceresi yan evin mutfağına bakmak
bazen; çıkarmaya yeltendikçe göğsüne saplanan bıçak
hayat bazen; özürsüz bir hüzün
istasyonda beklediğin tren, kaçırdığın tren, bindiğin tren, gelmeyen tren, tren…
hayat bazen; gözlerin kapalı gaza basmak.
hayat bazen; labirentte peynir aramak
hayat bazen; peki şimdi ne olacak…
hayat bazen; dokunsana sarılsana sıksana…
hayat bazen; upuzun bir adak..
hayat bazen; çölün ortasında asker arkadaşına rastlamak
hayat bazen; üç boyutlu bir başağrısı…
kırılası dökülesi baştan alınası…
Bazen de sabah kahvaltısında tuzu uzatıver rahatlığı…
işin gücün ailen misafirlerin arkadaşların dostların…
para kazanmak, harcamak, yemek içmek soluk almak, arzulamak
olumlu olumsuz bilge cahil yürümek düşmek tökezlemek değişmek
öteki insan olmak şimdiki insan olmak
kıskanç kibirli küstah bir hal almak
öfkeyi kusmak eğitmek ehlileştirmek
bilgeleşmek minnettarlığı sindirmek şükretmek
ekmek arası köftede yalnızlığını çiğnemek..
bazen; büyük bir sihir,
şapkadan aşk çıkartmak…
bazen; büyük bir küfür,
en güzel anları ıskalamak…
bazen karışık kafa
bazen derin bir yara…
bazen; gittikçe ağırlaşan hasta
bazen; gecenin karanlığında sarhoş bir nara
sevdaların kavgası boş hırslar uğruna.
hayat bazen; birbirine dokunmadan seyreden suluboya gemiler gibi yanyana
sığamamak boş kağıda.
hayat bazen; dünyanın başına yıkılmasıyla
ayaklarının yerden kesildiği anların karmaşası…
hayat bazen; içinde romantizm aradığın basit bir kabak tatlısı..
bazen; koskoca bir keşke, silmeye can attığın
bazen; küçücük bir alo, kapatmaya kıyamadığın…
bazen; ‘sıkıntılar geçicidir’ paradoksu
bazen; en acı yemek sosu
bazen; en kazık soru
beklenti umut hayal gerçek ve sevinç koridoru.
bazen iniş bazen çıkış periyodu
hayat bazen; test sürüşü
bazen; boş bir statü
bazen de kısacık bir öykü…
bazen; neşeli bir şarkı
bazen; faturası ederinden pahalı…
bazen; beş ciltli kareli defterde türev alma ihtirası
bazen; çarpa çarpa bölünmüş bir yalnızlığın ana parçası
bazen; ada vapurunda dudağına yapışan sahlebin tarçını
dar sinemalar, kavisli koridorlar, toza bulanmış kütüphaneler
uyuşmuş gözler, cama vuran martılar, şaraplı kederler…
balık pazarında başlayan aşk bazen…bazen…
hayat bazen; kar manzarası
büyük pencerenin arkasında seyrettiğin..
bazen; iki kelime… kudretinden titrediğin.
bırakıp gidemediğin, tutunmak için hep bir ümit beslediğin…
hayat bazen; bir oyun, kaybettiğini ölüm döşeğinde öğrendiğin
kime geç kime erken kaldığını bilemediğin
hayat bazen; doğumla ölüm arasında iki tarihli bir teferruat
ne kadar anlatılırsa anlatılsın
sadece yaşayarak anlayacağın…
bazen devremülk bazen sahip bazen kiracı…
bazen; capcanlı bir balık az sonra yiyeceğin.
git gitme kal sarıl dur korkma gel…bazen…
bazen; bir şaka.. pek de ciddiye alınmaması gereken…
bazen; bir fiil..neyi nereye çekmek istersen…
hayat….bunların tümü…
ama bazen de sadece…
herşeyi unut ve
yürü…
sibelbengu@yahoo.com