HDP’den CHP’ye ortaklık teklifi

Kürt hareketini yakından takip etmeyenler için HDP’nin (Halkların Demokrasi Partisi) kuruluşu kafa karıştırıcı oldu. DTK, HDK, HDP, BDP ve bir de kapatılan çok sayıda eski partinin adını düşününce işin içinden çıkmak zorlaştı. Bu kafa karışıklığını gidermek, BDP dururken HDP’nın neden kurulduğunu anlamak için Ankara’ya gittim ve kongre esnasında yeni partinin eş başkanı seçilen Sebahat Tuncel ile konuştum.

Son günlerin en tartışmalı konularından biri CHP’nin İstanbul’da Sarıgül’ü aday göstermesi durumunda Sırrı Süreyya’nın karşı aday olup olmayacağı. Sebahat Tuncel Sarıgül’ü desteklemek konusunda temkinli dursa da “CHP gerçekten İstanbul’u almak ve HDP’yle işbirliği yapmak istiyorsa ortak bir aday gösterebiliriz” diyor…

– HDP’ye CHP’den katılım olacağı söyleniyor, doğru mu?

– Bir gazeteci yazmış ama bizimle temasa geçen kimse yok. CHP içerisinde gerçekten demokrat bir kesim var. CHP’yi içeriden değiştirelim fikri çok defa denendi ve başarısız oldu. Solu birleştirmek adına önemli bir çağrımız var. Birlikte siyaset yapabiliriz.

Yerel seçimlerde Sırrı Süreyya Önder’in İstanbul için adaylığı çok tartışılıyor. Kürt hareketi kendi çıkarını düşünerek AK Parti karşıtı oyların bölünmesine neden olacak diye eleştiriliyor.

Bu çok haksız bir eleştiri. Alternatif bir belediyecilik anlayışı oluşturulmak isteniyorsa, BDP’ye ve HDP’ye “alanı boşaltın” demekten ziyade “yerelde nasıl ortaklaşabiliriz” denilmesi lazım. Sarıgül’ün adaylığını desteklemek zorunda değiliz. CHP gerçekten İstanbul’u almak istiyorsa, HDP’yle işbirliği yapmak istiyorsa bunu tartışırız. Böyle bir tartışma olmadan “niye aday gösteriyorsunuz?” denilemez. Elbette en güçlü adayımızı göstereceğiz.

– Sarıgül’ü ya da CHP’nin göstereceği başka bir adayı destekleme ihtimaliniz var mı?
– Belki ters bir şey olur, ortak bir aday gösterebiliriz. Olması gereken bu…

– Yani yerel seçimlerde CHP ve HDP işbirliği yapmalıdır diyorsunuz…
– Mesele sadece yerel seçim sırasındaki iş birliği değil. Ana dilde eğitime hayır diyen bir partiye Kürtler oy vermez. Yapılması gereken ittifak politikası çerçevesini tartışmak ama henüz böyle bir durum yok ortada.

‘HDP ile ekoloji, kadın, gençlik, Kürt, ve emek hareketlerini kapsayan bir çatı amaçladık’

– BDP neden HDP’ye dönüştü?
– BDP’deki milletvekili arkadaşlarımız istifa edip HDP’ye geçmesi bu algıyı yaratıyor ama BDP, HDP’ye dönüşmüyor. HDP, HDK’nın örgütü. Geçmişi “çatı partisi olsun” tartışmalarına dayanıyor.

– HDP solu kapsayacak bir çatı partisi değil mi?
– Evet. 2011 genel seçimlerine Emek Demokrasi ve Özgürlük Bloğu olarak girdik ve BDP’li olmayan arkadaşlarımız da milletvekili seçildi. Altan Tan, Şerafettin Elçi, Sırrı Süreyya Önder, Levent Tüzel ve Ertuğrul Kürkçü arkadaşlarımız aslında BDPli olmadığı halde bu blokta seçime girdiler ve kazandılar. Bunu başarmamız yıllardır verdiğimiz mücadele için önemli bir zemin oluşturdu. O zaman bu birlikteliği devam ettirelim dedik.

– BDP dururken neden başka bir yapılanmaya gerek duyuldu?
– BDP bir Türkiye partisi ama BDP’nin dışında da siyaset yapan, başka iddiası olan toplumsal kesimlerle yan yana durmak istedik. Mesela EMEP, ESP, SYKP, Yeşiller ve Sol Gelecek ve bunların dışında kendisini herhangi bir partide ifade etmeyen ama bu birlikteliği önemseyen, güçlü bir demokrasi cephesi oluşturmayı isteyen kesimler var. Dolayısıyla bunları kapsayan bir çatı partisi kurmayı amaçladık. Ekoloji, kadın, LGBT, gençlik, Kürt, sosyalist ve emek hareketlerini kapsayan çok geniş bir toplumsal örgütlenme zeminine sahibiz.

– Yeni oluşum BDP içinde bir bölünmeye de işaret ediyor mu?
– Hayır. Aslında bu proje DTP döneminde de vardı ama partilerimiz sürekli kapatıldığı için bu her seferinde yeniden başlamış gibi oluyor.

– Uzun vadede BDP, HDP’ye katılacak mı? Yoksa, birbirinden ayrı rakip partiler mi olacaklar?
– İkisi birbirinden ayrı ama rakip partiler değil, herkesin iki partisi olacak. BDP, HDP’nin bir bileşeni olarak devam edecek. Sadece BDP değil, EMEP ve ESP gibi partiler de varlıklarını sürdürecekler. Ortak düşündüğümüz konularda HDP olacak, ortaklaşamadığımız konuları kendi partimizde devam ettireceğiz.

– BDP’nin ve HDP’nin ayrı adayları mı olacak yoksa birinin olduğu yerde diğeri çekilecek mi?
– İkincisi. HDP Demokratik Özerk Bölgeler sistemini savunuyor. Türkiye’yi 22 bölge üzerinden örgütlüyoruz. Türk siyasetine önerimiz Kürdistan’ın da bu özerk bölgelerden birisi olması. HDP’nin henüz kendisini yeterince kurumsallaştırmamış olması ve özerklik hukuku gereği her bölgede tek partiyle giriyoruz.

– BDP’nin genel seçimlere katılmayacağı doğru mu?
– Hedefimiz bu ortak partiyi Türkiye’de gerçekten kabul edilebilir kılmak. Mevcut partiler AKP, CHP ve hatta BDP yeterince cevap olamıyor. Yeni bir modele ihtiyaç var. İşçi sınıfıyla ilişkisi güçlü olan siyasi hareketlerle, Kürt, LGBT, kadın hareketlerini ortaklaştırıyoruz. Pankartımıza da “umuda yolculuk” yazdık.

– HDP “marjinal sol” olmakla suçlanıyor.
– Bu çok yanlış bir tartışma. Marjinal olan sol değil, sosyalist düşünceyi hayata indirgeyemeyen partilerdir. Ezilenlerin, emekçilerin, yoksulların partisi olacağız. Türkiye’nin yüzde 80’nine hitap eden bir hareket olacağız.

– Türkiye’de seçmenler kazanması garanti olan ve zenginleşme vadeden partileri daha fazla tercih ediyor. Ezilenlerin partisiyiz diyerek kitlesel olabileceğinize inanıyor musunuz?
– Evet, çünkü ezilenler çok kitlesel! (Gülüyor)

– Orta ve üst sınıflardan hiç oy almayacak mısınız?
– Orta sınıftan da oy talep ediyoruz ama neticede biz kapitalist modernliğe karşı demokratik modernliği savunuyoruz.

– HDP’nin kitlesel bir partiye dönüşüp iktidar olma şansı var mı gerçekten?
– İdeolojik yaklaşımımızı halka buluşturma ve halkın gündemini yakalama konusunda öz eleştiri yapıyoruz. Farklı kesimlerin kesişen noktalarının ne olduğunu bulmalıyız. HDP önümüzdeki dönem iktidar olabilmesi yüksek partilerden birisi olacak. Halk adına siyaset yapmayacağız halkla birlikte siyaset yapacağız. Tabandan halkın içerisinden örgütleneceğiz. Bunun potansiyeli var. Gezi direnişi ve Kürt hareketinin 30 yıllık mücadelesi bunu gösterdi.

– Gezi hızlandırdı mı bu süreci?
– Aslında doğru yolda olduğumuzu gösterdi. Teorik olarak ifade ettiklerimizin olanakları pratikte varmış ama geç kalmışız. Yerel seçimlere girme konusunda bu yüzden acele ettik.

– BDP’den ayrılan isimler neden Ertuğrul Kürkçü, Sırrı Süreyya Önder ve siz oldunuz?
– İki partiyle seçime girme kararı verilince BDP’yi tamamen boşaltmak çok gerçekçi değildi ama HDP’ye ne kadar önem verdiğimizi göstermek açısından da bir formül bulmak durumundaydık. İstanbul, Mersin ve Adana milletvekilleri üzerinde tartıştık. 3 isim üzerinde anlaştık. Levent Tüzel de geçiyor. (Levent Tüzel dün partiye geçti)

– BDP’ye eleştrileriniz neler?
– Her ne kadar “Kürt partisi değiliz, Türkiye partisiyiz” desek de dışarıdaki algıda Kürtler oy verdiği için Kürt partisine dönüştü.

“HDP muhafazakâr tabana da hitap edecek”

– Altan Tan HDP’yi “marjinal sol” olmakla eleştirdi ve DTK’nın; İslami kesim ile BDP’nin sağlıklı bir iletişim kurmasını engellediğini söyledi.
– Övgüler kadar eleştirilerde bizim için önemli. Altan Bey blok vekillerinden birisi. BDP geleneğinden gelmiyor, ve farklı bir toplum tahayyülü var. HDK çalışması içerisine hiç dahil olmadı. İleride onu da ikna edip ortak zeminde birlikte mücadele edeceğiz.

– HDP muhafazakar kesimi kucaklayabilecek mi?
– Tabi ki kucaklayacak. Altan Bey’in sola ilişkin bazı eleştirileri haksız değil. İlk aşamada Kürtlerin İslami kesime ulaşamamasının temelinde böyle bir yaklaşım vardı ama birlikte çalıştıkça soldaki algı da değişti. Prensipte sekülerliği savunuyoruz ama eşit yurttaşlık temelinde HDP muhafazakâr tabana da hitap edecek.

– AK Parti seçmeni HDP’ye neden oy versin?
– Bizim siyaset alanımız yoksulların emekçilerin, kadınların ve ezilen kesimlerin siyaset yapabileceği bir alan. Sadece solcular yok. Anti-Kapitalist Müslümanlar da var, başörtülü kadınlar da var. Vitrin olsun diye değil, o kesimlere temas etmeye başladıkça iktidar olmaya aday oldukça büyüyeceğiz.

“Dağda namaz kılıp, oruç tutanlar da vardır”

– Öcalan’ın Demokratik İslam Kongresi çağrısı ne anlama geliyor?
– Rojava’da El Kaide’ye bağlı bir çetenin Kürtlere karşı uyguladığı vahşet, “Kürd’ün kadını da malı da helaldir” diyen anonslar yapması, Türkiye’deki bazı gençleri götürerek cihat adı altında Kürtlerle savaştırması ve tüm bunların İslamiyet adına yapılması çok sorunlu. Sayın Öcalan İslam’ın özünün bu olmadığının gösterilmesi için bir kongre çağrısı yaptı.

– Altan Tan “Kongre Fethullah Gülen hareketine, Hizbullah çizgisindeki Hür Dava Partisi’ne ve bütün İslami gruplara açık olmalı” dedi.
– Cemaatlere karşı zeytin dalı dağıtmaktan ziyade nasıl bir İslam anlayışının olması gerektiğinin tartışılacağı bir konferans olacak. Sadece Sünni gruplar değil Aleviler de dahil olsun isteniyor. Farklı cemaatlerden insanlığa karşı suç işlememiş herkes davet edilebilir.

– Peki uzun vadede Kürt hareketinin İslam’a karşı tutumunu değişecek mi?
– Kürt hareketi seküler bir hareket ve bütün inançlara eşit mesafede yaklaşıyor. Ama özellikle İslama karşı bir tutumu yok. Kürtlerin tabanına baktığınızda bunu görebilirsiniz Parti içinde de sadece Altan Bey değil, Pervin Hanım ve Ayla Hanım da oruç tutar.

– Dağda oruç tutan namaz kılan var mıdır?
– Vardır illaki… O konuda bir araştırma yapmadım ama vardır muhtemelen.

“Barzani tüm Kürtlerin çıkarını düşünmeli”

– Türkiye’deki Kürt sorununun çözümünde El Kaide kilit rol mü oynuyor? Şu anda çözüm sürecini tıkayan şey Suriye meselesi mi?
– Suriye meselesi önemli bir konu. Türkiye bu konuda çok ciddi bir yanılgıya düştü, El Kaide’yi desteklemesiyle kendisini de hedef haline getirdi.

– Başbakan’da El Kaide’yi kastederek “teröristlere karşıyız” dedi.
– Yeni söyledi, daha önce çok fazla destek verdi.

– Çözüm sürecini tıkayan şeylerden biri Türk hükümetinin PYD ile olası işbirliğini kuramamış olması mı?
– Bu bir etken. Temel tıkanma nedeni devletin Kürt sorununa yaklaşımı. Sorunu mu çözmek istiyorsun, PKK’yi mi çözmek istiyorsun? Devletin yapması gereken yurttaşların haklarını iade etmek, anayasasını buna göre düzenlemek. PKK bir neden değil, sonuçtur. O sonucu ortadan kaldırmak eğilimindeler. Tıkanmanın nedeni bu. Rojava politikasına da yansıyor.

– Barzani’yle PYD arasındaki gerilimin nedeni ne? Kürtler Kürtlerle mi savaşıyor?
– Kürtlerin Kürtlerle savaşı olmaz. Sayın Barzani’yle daha önce yapmış olduğumuz görüşmelerde kendisi ifade ediyordu, kardeş kavgası dönemi bitti diye.

– Peki ne oldu da kapıları kapattılar?
– Salih Müslim bunun Barzani’nin değil, yerellerin kararı olduğunu söyledi. Türkiye’nin de ittifak içerisinde olduğu bazı güçlerin etkisi olduğunu düşünüyorum. Sayın Barzani’ni uygulamaları Türkiye ile paralellik gösteriyor.

– Barzani ile Türkiye’deki Kürt hareketinin arasında gerilim var mı?
– Çok gerilim var diyemeyiz. Sonuçta Sayın Barzani mevcut yönetimin başkanı. Bu bizim açımızdan önemli. Başkan Barzani’den beklediğimiz kazanımlarını Ortadoğu’daki tüm Kürtler için değerlendirmesi ve Kürtlerin ortak çıkarlarını düşünmesi.

Sebahat Tuncel medyada hep agresif halleriyle hatırlanıyor. Oysa onu yakından tanıyanlar aslında yumuşak huylu ve güler yüzlü olduğunu söylüyor. O da kendini “Gençliğimde çok gülerdim, hatta o kadar sesli gülerdim ki otobüse bindiğimizde babam ‘gülme şöför kaza yapacak’ derdi, ama siyasete girince çok ciddi olmanız gerekiyor” diye anlatıyor. KÜBRA PAR- HABERTÜRK

736160cookie-checkHDP’den CHP’ye ortaklık teklifi

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.