Hekimler de insandır…

Hastaların gözünde hekim her dönemde bol kazanan ve zengin sınıfındandır, bugünkü komik maaşına rağmen bile…


Hiç kimse, bütün hayatını bu mesleği öğrenmeye vermiş, gecesini gündüzüne katmış veya uykusuz kaldığını düşünmez. Otuz beşine kadar hangi şartlarda okuduğunu, hep baba parası ile, babanız yoksa birilerinin bin bir minnet ve şartlarda verdiği üç kuruşluk burs ile geçindiğinizi, mektep sıralarında okula ne ile gidip geldiğinizi, ne yiyip içtiğinizi, hangi imtihanlardan geçtiğinizi, gecenin geç vaktinde uyuduğunuzu, sabah erken uyandığınızı ve kırkında güç bela para kazanmaya başladığınızı hiç aklına bile getirmez.


Ne hastalığınız ne de başka bir sorununuz ilgilendirir hastayı…Ahiret sualleri ile hekimi tüketir, sonra reçetesini alır tekrar tekrar sorar. Ağzı bir açıldı mı lüzumsuz konuşmaları hiç bitmez. Sonuna kadar dinlemeye mecbursunuz gibi anlatır, anlatır. Muayene etmeye geçilirken kat kat giyindiği elbiselerini yavaş yavaş çıkarırken, odayı saran ter kokusu birkaç haftadır banyo yapmadığını ortaya koyar. Dışarıda bekleyen hastayı hiç düşünmez, sanki az önce beklerken mırıldanan kendisi değilmiş gibi.
Nihayet uzun ve düşünceli bir karardan sonra elini cebine atar, bin bir naz ve tereddütle bir şey verecek miyiz? Diye sorar. Sonra, kazandığınızda gözü kala kala, istemeye istemeye parasını verir. Ömrünün hiçbir döneminde sigaraya ayırdığı para kadarını bile sağlığına ayırmazken, birkaç aylık sigara parası kadar olan muayene ücretini doktora çok görür. İmamların ve mevlithanların ücreti bile dua ile ödenmezken, hekimin ücretini dua ile ödemek adettendir.


Koskoca devletin çözüm bulamadığı konuları sizin hemen çözmenizi sevk problemini sizin halletmenizi, cebinin durumuna göre ilaç yazmanızı, hastaneyi bir otel gibi kullanmak için yatırmanızı veya İstanbul, Ankara da ki akrabasını ziyaret etmek ve masrafı devlete yüklemek için sudan bahane ile sevk etmenizi pişkin pişkin ister.
Hele bir muayene ücreti verdi mi, artık sizi satın almış demektir, artık her cefayı mubah görür size. Yanındaki çocuğuna veya yakınına, hatta köyüne bile ücretsiz bakmanız gerekir. İkinci, üçüncü gelişlerinde tekrar ücret vermeyi aklına bile getirmez. Bununla da yetinmez, sizi telefonları ve incir çekirdeğini doldurmayan sorular ile en vakitli vakitsiz zamanlarda rahatsız etmekten çekinmez. Sermayesi ne ki? Bedava baksalar ya, ne yapıyor ki? ‘iki tıktık, bir şık şık’ o kadar. Hele ardından hekimlerin ne kadar paracı olduğunu, hiç birinden fayda görmediğini ve abarta abarta avuç dolusu para kazandıklarını orada burada bangır bangır bağırarak söylemesi yok mu?


Aradan zaman geçer, sanki ömrünüzde ondan başka hastanız yokmuş gibi ve o hastaya ilişkin her detayı mecburen hatırınızda tutmak zorundaymışsınız gibi, kapıdan içeri girerken ‘Doktor, ben geldim, hastalığım geçmedi, verdiğiniz kırmızı ilaçlar iyi gelmedi’ derken sanki daha önce verdiği muayene ücretini geri istermiş gibi gelir insana. Peki şimdi hangi şikayetiniz var, diye sorduğunuzda önceki şikayetleri ile hiç alakalı olmayan yeni şikayetlerini anlatır. Eski hastalığı ile yeni şikâyetleri arasında hiçbir münasebet göremezsiniz. Ama bir defa hekime kendini gösterdi ya, ömür boyu sağlık sigortası yaptırmış oldu sanki. Hali vakti yerinde olanlar, Mercedes arabasını hastane bahçesine park edenler yeşil kart ile dolaşır dururlar. Bu olmazsa kaçıncı dereceden akrabasını, kendi sigorta kartı üzerinden işlem yaptırıp, doktoru da bu suçuna ortak etmek isterler.


Pehlivan Koca Yusuf’u aratmayanlara sakat raporu aldırarak devlet maaşı bağlatmak isteyenlere yüz vermez veya alet olmazsanız, sizi ekmek parasına mani oldu diye düşman bile bellerler.


Ne bütün hastaları böyle biliriz biz hekimler, ne de bütün doktorları böyle bilsin hastalar. Ey hasta biraz insaf, biz hekimlerde insanız…

685900cookie-checkHekimler de insandır…

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.