‘Hepimiz DTP’liyiz’ demenin zamanıdır!

Türkiye’nin siyaset geleneğinde yerel seçimlerin sınırları bellidir. Her şey merkezden belirlenir. Hükümet partisi bunun avantajlarını da kullanarak yerel seçimlerde genellikle başarılı olur. Muhalefet partileri kimi lokal ve istisnai durumlar hariç tutulursa fazla iddialı olmaz, kaderine razı bir seçim politikası izlerler.

Yaşanan seçim sürecine yakından bakıldığında, hükümet ve muhalefet partileri arasındaki ilişkide pek değişen bir şey yok. Görünümde en iddialı çekişmenin yaşandığı İstanbul örneğinde, Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun İstanbul’da aday gösterilmesi küresel sermayenin İstanbul’a dönük kentsel dönüşüm politikalarını sıkıntıya sokmayacak, aynı politikalar kesintisiz sürecek, belki kimi kaba ‘çalıp çırpmalar’ engellenebilecek, bazı şeyler, kayıt altına alınabilecek o kadar! Zaten Sayın Kılıçdaroğlu’nun ‘ben dürüstüm, çalmayacağım, çaldırmayacağım’dan öte temel bir görüşü yok.

Peki, o halde ne oluyor, bu yerel seçimleri farklı kılan ayırt edici özellik nedir?

Bu yerel seçimleri farklı kılan özellik -kabul edelim veya etmeyelim- aynı zamanda Türkiye toplumunun aydınlık yüzüyle karanlık yüzü arasında bir nevi referandum niteliğine bürünmesidir.

Başbakan’ın bölge halkına dönük ‘ya sev, ya terk et!’ tutumu, yine kendisinin apaçık ilan ettiği üzere DTP ve AKP kisvesi ardında Kürt özgürlük hareketi ile siyasi gericilik arasında referandum biçiminde gelişiyor süreç. Devlet olanaklarının sonuna kadar kullanıldığı, hiçbir zaman olmadık şekilde iç ve dış güç odaklarının desteği ile denebilir ki ‘altın devri’ni yaşayan siyasi gericiliğin dayattığı eşitsiz koşullar altında süren bir referandum bu!

AKP hükümeti, siyasi gericiliğin tüm temel unsurları ile işbirliği içinde bölgeye Devletçi/Arabi bir İslamizasyonu dayatıyor. Bölge halkı AKP’ye oy verdiği oranda, AKP’lileşecek ve AKP tercihlerini kabul etmiş sayılacak. Böylece -nasıl olacaksa artık- Kürt sorunu halledilmiş olacak. Koruculaşmış aşiret ilişkilerinin yanı sıra, Hizbullah deneyimiyle ‘laiklik ve çağdaşlık’ gibi konularda sicili pek parlak olmayan asker de bu politikanın yaratıcısı, destekçisi ve sürdürücüsü.

Bu minvalde Başbakan fütursuzca bölgeye yükleniyor. Parayı, gücü sonuna kadar kullanarak Tunceli Belediyesi üzerinden Dersimi ve Dersim Kürtlüğünü teslim almak isteniyor. Diyarbakır Belediyesi üzerinden, kendilerince ‘Kürtlerin başkenti’ni düşürmek, onları soluksuz bırakmak, doğan demoralizasyon ortamından yararlanarak bölge Kürtlerini ve Kürtlüğünü teslim almak istiyorlar. Bunu, bu ülkenin başbakanı değil de, Osmanlı’nın fetihçi padişahları edasıyla yapıyor!

DTP’ye Kürtlere dönük bu politika bölgeyle sınırlı kalmıyor: Başbakan’ın aynı hotzotçu, dışındakini yok sayan ‘asabi polemikçi’ tavrı ülkenin batısında da sürüyor. Ülkenin batısında daha şimdiden hadise herhangi bir seçim oylamasından çıkıp Kürtlerin özgürlük talepleriyle AKP tercihleri arasında bir nevi referanduma dönüşmüş durumda.

Bu DTP’nin tasarladığı bir şey değil, ülkenin batısındaki herhangi bir sosyalist, sol bir grubun veya kesimin tasarladığı veya iddia ettiği bir şey de değil: AKP’nin bilumum gerici/faşist/militarist güçlerle birlikte tasarladığı ve halka dayattığı bir politika bu.

Öyleyse devrimci demokrasinin mihenk taşında bu politikayı kabul etmek, bütün güçleri ve olanakları seferber ederek boşa çıkarmaktır. Sorun DTP’nin ve Kürt demokratik hareketinin kimi ‘olumsuzlukları’ ve ‘sekterlikleri mi?’ Tamam! Temeldeki doğru politikanın sunumunda ve ilişkilerinin yürütülüşünde kimi darlıklar ve kabalıklar vardır, zaman, -bunlar doğru olsa bile- bu gerekçe ile birlik platformlarından çekilmek veya sözde kalarak ‘soğuk durma’ zamanı değildir.

Siyasi gericiliğin değil, Diyarbakır, Tunceli belediyelerini düşürmesini, bölgede DTP’den fazla oy almasını düşünmeyelim bile. İkincisi Kürt özgürlük taleplerinin bölgeye sıkışıp kalmadığını, Türkiyeleştiğini ve DTP’nin artık bir Türkiye Partisi olduğunu somut olarak göstermek, barış ve kardeşlik içinde yaşama politikalarını daha güçlü bir inisiyatifle örmek için ülkenin batısında DTP oylarını yükseltelim.

‘Hepimiz DTP’liyiz!’ demenin zamanıdır!
_____________
* 78’liler Girişimi Sözcüsü

1078490cookie-check‘Hepimiz DTP’liyiz’ demenin zamanıdır!

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.