“Maşa”’nın ise, beş ayrı anlamından önemli olanı, “Başkalarının isteklerine, amaçlarına alet olan kimse” oluşu…
Bunların, ilki tarih kokar, ikincisi malzeme…
Ve mazide paşanın maşa yapıldığı çok görülmüştür.
Ama maşadan general?
Çocukluğumda İstanbul’da Sesle Çizgiler üstadı Celal Şahin akordiyonuyla paşalar üstüne nağmeler düzmüştü, mealen hatırladığım:
“Ankara’da İsmet Paşa!
Erzurum’da Cemal Paşa!
Haydar Paşa, Musa Paşa!
Kasım Paşa,Osman Paşa!
Gayret Paşa, Konak Paşa!
Yaşa Paşa, Varol Paşa!
Paşa paşa, paşa paşa…”
Ve şöyle tamamlamıştı o sesle çizgisini:
“Verin artık baş başa!
Verin artık başbaşa!…”
Elbet Celal Şahin ayakta alkışlanıyordu o sıra…
Fakat sonra -50’li yıllarda – duydum ki, Orgeneral Erdulhun Paşa, Amerikancı Menderes’e MAŞA olmuş! Ve daha sonra Orgeneral Kenan Paşa da, emperyalizme bir yalaka kesilmiş ki, MAŞA kere MAŞA…
Teğmenliğimdeyse zaten – özellikle 27 Mayıs Devrimini kendi rayında tutmak amacıyla katıldığım ihtilal teşebbüsleri sırasında – paşalığı, yurdu sevmekle ters orantılı saydığımdan, hemen her paşa bir maşaydı artık! Hele Cevdet paşa, Tağmaç paşa, Eyicioğlu paşa, Batur paşa ve Gürler paşa…ya da MAŞA!
Ve de 12 Eylül faşist darbenin mostraları: Evren paşa, Ersin paşa, Şahinkaya paşa, Tümer paşa ve Celasun paşa…MAŞA, MAŞA ve hepten MAŞA!…
Tarihin beni yanıltacağını sanmam.
Hem tevekkeli değil, Orgeneral İlker Başbuğ da, genelkurmay başkanıyken, kendisine , ”paşam” diye hitap edenlere, “Bana paşa demeyin, ben generalim” demişti!
Şimdi Silivri’dedir, uyduruk kanıtlı “Ergenekon” dan…
Ve Amiral Türker Ertürk… Deniz Harb Okulu komutanıyken, amiri bulunduğu teğmenleri “Ergenekoncu” suçlamasıyla tutukladıklarında, yapılanın Türk Silahlı Kuvvetlerini tasfiye etmek üzere bir saldırı olduğunu belirterek istifa ettiğinde, namını duymuştum. Nato’yu da, Natocuları da protesto ediyordu.Yiğitti, Trabzonlu bir delikanlıydı, yurtseverdi. Ve CHP’den aday oldu.Ve emperyalizme karşı siyasal savaşa girdi ve makaleler yazıyor ve gerçekleri açıklıyor ve yurdun dört bir yerinde çirkin Amerikalıyı teşhir ediyor ve halkı mücadeleye hazırlıyor…
Amiral Ertürk, geçen günü Ulusal Kanal’ın 12’nci kuruluş yıldönümü etkinliklerine katılmak üzere davetli olarak Londra’daydı. Kendisini Abney Pablic Hall’deki Vehbi Ballıkaya’nın yönettiği panelde izledik. Konu, Amerikan emperyalizminin Ortadoğu ulusları üstüne kurduğu kanlı planlarıydı. Tayyip Erdoğan’ın Eşbaşkanı bulunduğu Büyük Ortadoğu Projesi’ydi. Suriye kapı bir komşumuzken neden içişlerine karışmıştık, nasıl düşman edilmiştik, kimin taşeronuyduk? Keşif uçağımızın Suriye hava sahasında işi neydi? Kim,niçin,nasıl düşürmüştü uçağımızı? Suriye’deki karşı devrimci “demokrasi cephe” sini kim kurmuştu? Kimlerden oluşuyordu, silahlarını kimler veriyordu, Katar bize neden milyarlar akıtıyordu? Ve Irak ve İran ve “Arap Baharı”nın şeriatçı karanlığı ve Erdoğan ile Davutoğlu’nun savaş çığırtkanlıkları ve Malatya’daki Amerikan Radar üssü…Ve de bölünmeye doğru hızla tırmanan kanlı geleceğimiz????….
Amiral Türker Ertürk konuşurken emekli orgeneral Tuncer Kılınç’ı hatırladım, MGK’nun son genel sekreteri… Yıllar önceydi ve o İngiltere Atatürkçü Düşünce Derneği’nin davetlisi olarak, 356 Hollyway Road’daki binanın salonunda konuşuyordu, yine burada, Londra’da. Nato’dan çıkalım diyordu, “Nato, emperyalist ülkelerin askari saldırı paktıdır.” Ve büyük medyamız bu sözlerini manşet yapımıştı ertesi günü, tabi düşman sayarak…
Ve emekli orgeneral eski Jandarma Kuvvetleri Komutanı Şener Eruygur’u hatırladım…O da o kürsüdeydi o gün, Atatürkçü Düşünce Derneği genel başkanı olarak, Londra’da…Ve Köy Enstitüleri’ni “bu günkü şartlara uydurak yeniden açamalıyız”diyordu. Ama orada burada adı çukçuklandı “darbeci” diye…
Şimdi, biri sorgulanıyor, öbürü Silivri’de çürütülüyor, “Ergenekon” dan…
Ve eski genelkurmay başkanı emekli orgeneral İsmail Hakkı Karadayı…”Biz 28 Şubat 1997’de, o günkü cumhurbaşkanı ve tüm MGK üyeleri kararı ile İmam Hatip Ortaokullarını kapattık ve 8 Yıllık Kesintisiz laik eğitimi yürürlüğe koyduk…” diyor.
Şimdi tutuklanma sırasını bekliyor, Ergenekon’a…
Ve fakat, Ergenekon’daki generaller düşmana inat bilenmiş bicak gibiler, dimdik… LAİK, BAĞIMSIZ CUMHURİYETİ kurtarmak için, Silivri zindanlarında…
Evet, BUNLAR general… Ama siz, Generallere PAŞA demeyin!…Çünkü MAŞA değil hiç biri!
Hele, “istinalar kaideyi bozmaz” hiç demeyin!
İstisnaların da tarihi vardır çünkü. Ayrıca bilesiniz ki;
HER PAŞA’DAN MAŞA OLMAZ…olmayacak da.
Abdullah Nihat Yılmaz
4 Temmuz, 2012, Londra.
