Himmet Dede!

Hele bu Himmet Dede, 27 Mayıs Devrim’nin arifesinde İsmet Paşa, partisinin düzenlediği Kayseri’deki açık hava mitingine giderken yolda Menderes’in polislerinin yolunu kesmeye kalkıştığı olaylı Himmetdede Tren İstasyonu hiç değil…

Bizim bu “Himmet Dede” miz, Eski Türk Kurumu genel yazmanı Ömer Asım Aksoy’un derleyip yayınladığı Atasözleri Ve Deyimler Sözlüğü’nün 836’ncı sayfasında bulabileceğiniz “Kendisi muhtac-ı himmet bir dede…”dir. Bir atasözü! Ve sözün tamamı, “Kendisi muhtac-ı bir himmet dede (Nerde kaldı gayrıya himmet ede)” dir. Yani, “Kendisi yardım edilecek durumdadır.Başkasına yardım etmesi söz konusu olur mu?”

Eh, sizler gibi belki ben de doğrudan “olmaz, olamaz” demeliydim, ama diyorum ki bu olmazlığı yaşadığımız, daha doğrusu bize reva görülüp dayatılan yaşamın gerçeklikleri açıklasın. Çünkü biliyorsunuz, bizim Recep Tayyip namında bir üstadımız var ki, devlet ricalini susta durdurup tekmil kafirun zümreyi tedip ve imha eyleyen Alaeddin Keykubat misali cihanşümul bir haşmet-meab!..Ve de macerası mucize!

Evvela, Mustafa Kemal Paşa, Cumhuriyeti ilan edip “Hakimiyet bila-kayd ü şart milletindir deyip egemenliği millete mi verdi. Ama o 90 yıldan sonra itiraz ediyor buna. “Egemenlik, diyor, sandığa giderken milletindir, tamam!..Amma esasta kimin? Allahın! … kayıtsız şartsız Allahındır egemenlik!” Ve ekliyor: “Demokrasi tranvaya benzer, buradan binersin gideceğin yerde inersin!” Bir araçtır o sadece! Ki, hazretin gideceği yer Pasifik’in ötesinden işaret edilmişti zaten. Adresi ise, “İskenderpaşa camiinden Milli Selamet Partisine, orada Erbakan’ı çalımlayıp Talibandan devşirme Hikmetyar’ın dizinin dibine, oradan CIA’nın mütefekkirlerine ve oradan da Beyaz Saray!” Ve de CIA’nın Ortadoğu uzmanı Graham Fuller’in, “Türkiye Osmanlı türü otoriter bir rejimle yönetilmelidir” talimatını hamayli gibi boynunua as!

Hakkını yemeyelim, o da emirleri emir, talimatları talimat bilip bihakkın yerine getirdi. Cumhuriyet ordusunun ayıklanmasını mı dersiniz; polisin Fethullaha, yargının iktidara bağlanmasını mı istersiniz; sendikalarla, derneklere sessizlik marşını çalmasını mı; üniversite yönetimlerinin tapu dairesine çevrilmesini mi; PKK’ya gereken ödünler verilip ayrı devlete doğru yol almasını mı; özelleştirmelerin tamamlanmasını mı; komşu ülkelere düşmanlık politikasının yürürlüğe sokulmasını m…vs,vs.

Artık ne gerekiyorsa her birini tamam ettikten sonra, bu sefer B.O.P. nin Eşbaşkanı olarak Arap Baharına el attı! Suriye’den Mısır’a, Katar’dan Tunus’a, Suudi Arabistan’dan Fas’a Osmanlı rüzgarı estirdi, hatta birkaç yerde rüzgarı fırtınaya bile dönüştürdü. Fakat,neler olduysa oldu ve nasıl Irak’taki Amerikan ordusunun başarısı için ettiği dualar havaya gittiyse, bu Arap Baharına da bir hal oldu! Mısır’da, Libya’da hatta Tunus’ta gidişat ipe un sermeye koyuldu.Fas’ı ziyaretinde Kral Hasan görüşmedi bile. Ve de üstelik diğer yerlerde “Recep sen eve git!” demeye başladılar! Ama Tayyip bey Suriye’yi çantada keklik görüyordu. Cuma namazını Şam’da kılacaktı on beş gün içinde. Ama bir baktı ki, nükleer silahları olmadığı gibi kimyasal silah bile üretemiyormuş! Hatta konvansiyel silahları bile madaraymış! Ama İsrail’in, İran’ın, hatta Suriye’nin silahları tam tekmil! Oysa Tayyip bey Suriye halkını ‘Esed’in zulmünden kurtaracaktı! Komşuda insanlar ezilip işkence görürken duramazdı ya(!) Silah Amerika’dan, Para Katar ile Suudi Arabistan’dan ve asker de bizden…Hem de nasıl “öküz yedi boyunduruğa muhayyer “ ise, o da Amerika ile birlikte her savaş ‘kovalisyonuna’ katılarak Suriye’yi işgale hazırdı! Peki kendi ülkesini kim koruyacaktı? Ne yazık ki, işte bu soru birden büyüdü, işler sarpa sardı ve akıllar karıştı…Ama… Neyse ki Obama ile NATO kayırdılar kendisini: “Türkiye’yi biz koruruz!” dediler! Ama onlar böyle diyedursun, Amerika Rusya ile Suriye’ye müdahale etmeme konusunda anlaşıverdi! Ve de seninki hükümetiyle kaldı mı cascavlak! Dahası, Pasifik ötesinde Türkiye’ye başka bir hükümet arandığının sinyalleri de çakmaz mı açıktan! Batının büyük gazeteleri de yorumlamağa başlamazlar mı bu Tayyipsiz hükümeti! Ve de Ankara’da Abdullah Gül’e yeni parti kurdurmak suretiyle AKP’yi bölme alternatifinin konuşulması! Hatta CHP’nin de, MHP’nin de katılacağı ortak hükümet, vs, vs…Ya peki Recep Tayyip Bey mi ne olacak? İşte bu da bir öncekinin devamı: “Tayyip bey sen eve git!”

Ama “Ne ‘ev’i, ne ‘Tayyip Beyi’i yahu?”

“Neyi, kimi konuşuyorduk biz burada? Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı mı? Hayır…bin kere hayır! Konumuz Ömer Asım Aksoy’un Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü’nün 836 sayfasındaki Atasözüydü sadece. Ki o da : “Kendisi muhtac-ı bir himmet dede (Nerde kaldı gayrıya himmet ede) idi…

Ya da kısacası;
HİMMET DEDE…

Abdullah Nihat Yılmaz
24 Eylül 2013
Londra.

764880cookie-checkHimmet Dede!

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.