İkinci Dünya Savaşı’nda bir göründü, sonra ortadan kayboldu.
Johnny Canuck harp boyunca, askerleri ABD birlikleriyle beraber Avrupa’da savaşan Kanada’ya destek olmuştu.
Onlara moral dağıttı, geride kalan ailelerine destek oldu.
1941 yılında yayımlanan çizgi-romanda yaşamış kahraman Canuck’u karikatürist Leo Bachle çizmiş, hikâyelerini aktarmıştı. Çizgi-roman 1946’da sonlandı, zira savaş bitmişti. Savaş kahramanı olan Canuck, 28 sayı yayımlanan dizide üstün başarılar göstermiş, 007 James Bond gibi yapmadığını bırakmamıştı.
Bir seferinde, Hitler’in makam odasına kadar girmiş, faşist Nazi liderinin ağzını burnunu kırıp dağıtmış, eşek sudan gelene kadar dövmüştü; eline sağlık!
Canuck çizgi-romanı, sonra birden sessizliğe büründü.
Neredeyse 60 yıl sonra, niye lüzûm hissedildiyse, birden, Canuck tekrar Kanada ve hatta ABD’deki meraklısı tarafından gündeme getirildi.
Bugünlerde, Toronto kentindeki bir yayınevi telif haklarını satınaldığı Canuck’u tekrar yayımlamak, yeni hikâyeleriyle bugünün yeni kuşağına tanıtmak üzeredir.
Canuck, Örümcek Adam, Batman veya Superman gibi bir abartılı-kahraman değildir.
Fakat, yiğide vur hakkını ver, Allah’ı var, onlardan da geri kalmaz…
Vurdu mu, adamı şakkadanak yere bir seksen uzatıverir.
Şimdi bu Kanadalı kahramanımız, Afganistan’da Taliban’a karşı, belki Irak’ta IŞID’a karşı, yahut kafası kızıp tepesi atarsa Putin’e, o hafif kalırsa Kuzey Kore’nin şımarık çocuğu Kim Jong’a yumruğu yerleştirecektir; izleyiniz…
Aslına bakarsanız, Johnny Canuck’un doğum tarihi daha eskilere dayanıyor: Kanada’nın Amerikan Sam Amcası‘na özenip 19.yüzyılda yarattığı bir masal kahramanının adıdır.
ABD’de Uncle Sam neyse, Kuzey’de, Kanada’da Canuck işte aynısıdır.
Onun adını Vancouver kentinde idman yapan, gayet meşhur bir spor takımı da almıştır.
Buz Hokeyi deyince rakibin çenesini dağıtıp diş kırmakta üstüne kimseyi tanımayan Vancouver’ın Canuck Spor Takımı, 1970’den bu yana çizgi-roman kahramanını kimseye kaptırmamıştır.
Ama telif hakları, bu ülkede, Türkiye’de pek alışık olmadığımız biçimde gayet iyi yürütülmektedir.
Toronto’daKİ yayınevi, buz hokeyi falan dinlemeden, yayın haklarını ortaya çıkarıp yakında Yüzbaşı Canuck dergisini basmaya hazır olduğunu duyurmuştur.
Bu haber Kanada basınında yer alınca, bendeniz dahil olmak üzere, meraklısı ne kadar insan varsa tümü kütüphanelere koşturup Canuck’un artık piyasada zor bulunan, hatta unutulmuş, fakat arşiv değerindeki eski sayılarını yakalamıştır, okumaya-seyretmeye başlamıştır.
Sahi, çizgi-roman okunur mu, seyredilir mi?
Bence, ikisi birden yapılır ve bu durumun tarifi, okuyup-seyreylemek olmalıdır.
Öte yandan, Canuck tekrar yeni hikâyeleriyle basılırsa ne kadar satar, kaç kişi okur, hedef kitle kimdir gibi pazarlama-marketing derdine düşen yayınevinin şirketi, pazarlama zihniyetini hemen tetiklemiştir. Yaptırdığı anket ve analizler sonunda görmüş bulunuyor ki Canuck’u en çok ABD’de satmak olanağı vardır.
Varılan bu sonuç, Kanada’nın millî hislerine hitap etmek isteyenlerde azıcık hüsran yaratmış olmalıdır; ama gerçektir.
Zira Kanada’da millî, ama şovenist değil, sadece millî his eksikliği vardır.
ABD’de millî hissin fazlası bulunduğundan, Amerikalı, Kuzeyinde yaşayan kuzeni Kanada‘nın kahramanına _ yapılan araştırmalar sonucu söylemek gerekirse_ kucak açmaktadır.
Bir kapitalist için paranın ve kârının milliyeti, dini imânı ve hatta vatanı olmadığından, Kanada’nın güyâ vatansever kahramanı Canuck’u ister Amerikalı okumuş, isterse Çin’de kapış kapış satılmış, bunların hiçbiri fark etmeyeceğinden 60 yıl evvel Hitler’i doğduğuna pişman edecek biçimde yamyassı edip döven kahramanı şimdi en çok hisse getirecek biçimde pazarlamaya bakılıyor.
Elbette, söylemeye hiç hacet yok ki, Canuck’un eski sayılarını elinde bulunduran, ufarak bir servet sahibi gibidir.
Yakında eski sayıların yeni baskıları yayımlanacaktır, fakat orjinal nüshaları elinde bulunduranlar yok pahasına satmaya kalkışacaktır. Sahafların iştahı yerindedir…
Hasılı, Canuck gibi bir kahraman aradan 60 sene geçse de para ediyor, hiç eskimiyor, asla yaşlanmıyor.
Bu dünyaya çizgi-roman kahramanı gelmek vardı ya, biz geç kaldık…
___________________________
