İşçi patronlar…

FoodArt, son bir kaç yılda adını duyuran bir etnik gıda ürünleri dağıtım şirketi. En çok Polonyalı göçmenlerin damak zevkine hizmet etse de Türkiye’den de ürünler getiriyor.


Emrah Şahbaz ile ofisinde söyleşiyoruz… Şahbaz henüz 30’larında olmasına karşın sektördeki tecrübesi, düzgün İngilizcesi ve teknolojik barışıklığı ile çağdaş bir işadamı portresi çiziyor. Kendisiyle son derece barışık. Geldiği toprakları, köklerini unutmaya hiç niyeti yok. İçinde yaşanılan toplumla uyumlu ama renkleri yitirmeden yaşamanın önemine değiniyor. Aslında yarısı Green Lanes’e sıkışmış Türkçe konuşan toplum adına istenebilecek en büyük dileği de seslendiriyor.


Emrah Şahbaz, yalnızca ulusal kimliğini değil işçiliğini de unutmaya niyeti yok. Hani Cem Karaca’nın dediği gibi “İşçisin işçi kal” parçasında olduğu gibi… Şahbaz’a göre dört ortağın en büyük ortak paydası da işlerinin işçisi olmaları…



Emrah ve Sıtkı Şahbaz kardeşler


BİLGİSAYAR DOSTU BİR ŞİRKET


Şahbaz, FoodArt’ın doğuşuna kadar kendisi ve ortaklarının sektörde uzun süre yöneticik yaptığını söylüyor. FoodArt ortakların sektördeki deneyimleri, “Böyle olsa daha iyi olurdu” düşüncelerinin hayata geçtiği ve bilgisayar dostu bir şirket olarak doğmuş.


“FoodArt’ın doğuşunu sektördeki diğer şirketler nasıl karşıladı?” sorusunu yanıtlarken de Şahbaz gülümsüyor ve devam ediyor:


“En büyük desteği eski işyerim Gima’nın patronu Sayın Erol Özkan’dan aldık. Kendisine ne kadar teşekkür etsek azdır. Hâlâ işbirliğimiz sürüyor. Tersi örnekler de oldu tabii. Kendisine güvenmeyen ve bizi rakip olarak gören birileri de ofisimize kadar gelip bizi tehdit etmeye kadar işi götürdü…”


Şirketin hızlı gelişiminin nedenini müşterilere verilen güvene bağlayan işadamı, “Rekabet üstünleriniz nedir” sorumuzu da “İngiltere’de bilgisayar eğitimi almıştım. İşyerinde stok kontroldan, dağıtım noktalarına kadar bilgisayarın dediğine uyuyoruz. Müşterilere net bir fiyat politikası uyguluyoruz… İşyerinde bir aile ortamı yarattık. Çalışanlar kendilerini ortak olarak görüyor. Ayrıca açık sözlülük, servis kalitesi ve çabukluk da bize artı puanlar kazandırdı” diye yanıtlıyor.



FoodArt’ın ortaklarından Erdal Karadağ


KRİZ BİZİ DE ETKİLEDİ


Emrah Şahbaz, İngiltere’yi de etkileyen küresel finans krizden etkilendiklerini belirterek şunları söylüyor:


“Polonya’dan alımlarımızın karşılığının yarısını euro ile ödüyoruz. Paritenin sterlin aleyhine gelişmesi gelir kaybına neden oluyor haliyle. Ayrıca küresel bağlamda gıda fiyatlarının yüzde 30-40 oranında artması satışlardaki artış grafiğini etkiliyor. Eskiden bir kamyon 3 bin sterline dolarken, şimdi 5 bin sterline dolar oldu. Bu artışı tüketiciler de alışveriş sepetlerinde hissediyorlar zaten… Bütün bu olumsuzluklara karşın ürün sayısı olarak satış grafiklerimizin yükselmesinden de mutluyuz…”



Emrah ve Sıtkı Şahbaz kardeşler ödülleriyle


POLONYA’DAN ÖDÜL


En çok hangi ürünü sattıkları sorumuzu da Polonya’nın ünlü markası “Sokolov”un işlenmiş etleri olduğunu söylüyor ve geçen hafta “Sokolov”un FoodArt’a gönderdiği kartal simgeli ödül aklına geliyor. İşadamı, mütevazilikle ödülü geçiştirmeye çalışmasına karşın sorumuz üzerine, “Sokolov, Londra’ya ürün gönderdiği 18 şirket arasından kendilerini “En istikrarlı ve hızlı gelişen şirket” seçtiğini belirtiyor.


Şahbaz, FoodArt’ın geleceğe yönelik atılımlarını da müşteri portföyü ve ürün çeşitliliğini zenginleştirmek diye anlatıyor ve ekliyor, “Halen FoodArt markalı bakliyat, çerez ve lokumları burada paketleyip marketlere sunuyoruz. Türkiye’den gelen ürün oranını yüzde 40’lara ürün sayısını da 500 – 600’a çıkarmayı planlıyoruz.”


Tesco, Sainsbury ve Morrison gibi dev süpermarket zincirlerinin raflarına girme şanslarını sorumuzu da işadamı şöyle yanıtlıyor:


“Bizim gibi etnik ürünler dağıtan şirketlerden pazar araştırması amacıyla ürün alıyorlar eğer satış iyi giderse kendileri direk getirmeyi tercih ediyorlar. Bir de Türkiye ve Kıbrıs kökenli müşterileri çekmek için raf hazırlıyorlar. Bu zincirlerin alım şartları da çok sıkı. Örneğin gecikme cezası, satılmazsa iade, 6 ay sabit fiyat garantisi ve raf parası gibi üretici ve dağıtımcıyı zorda bırakan şartlar öne sürüyorlar…”


Şahbaz, “Christmas geliyor, Polonyalılar en çok hangi gıda maddesini talep edecek” sorumuzu da tek kelimeyle yanıtlıyor: “Balık…”


FOTOĞRAF: Emrah Şahbaz
 


****************************************


POLONYALI GÖÇMENLER?


İngiltere İçişleri Bakanlığının açıklamasına göre 2004 Mayıs’ında AB’ye 10 yeni ülke kabul edildiğinden 2006 Ağustos’una kadar, bu ülkelerden 447 bin kişi İngiltere’de çalışmak üzere başvurdu.


Gelenlerin yarıdan fazlası, yeni AB üyesi ülkelerin en büyüğü Polonya’dan olduğu açıklandı. Bakanlık, inşaat işçileri gibi serbest meslek sahibi olanlar da hesaba katıldığında toplam göçmen sayısının 600 bine yakın olduğunu tahmin etmişti.


Nüfusu 38.64 milyon dolayında bulunan Polonya’nın, son 2 yıl içinde AB ülkelerine 3 milyon göç verdiği sanılıyor. İngiltere, İrlanda ve İsveç Polonya’lı işçilere kapı açan ülkelerin başında geliyor. Polonya’daki resmi rakamlara göre her 12 kişiden birinin göçtüğü sanılıyor.

817870cookie-checkİşçi patronlar…

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.