Şimdi nerelerinden tutmalı liberalleri

yasal kazaya uğradı. 


Milliyete yeni katılmış liberal aklı başında bir yazar, yahu ne oluyor diye yakındı. Petrol-İş sendikasını DANIŞTAY a  açtığı dava sonuçlanmış, yürütmeyi durdurma kararı almıştı Danıştay. Ben Danıştay kararlarını nerden bilirim, nerden olacak, hani sağ iktidarların sürdürdüğü Töb-Der li öğretmenler vardı ya, onların DANIŞTAY’ a açtığı davalardan, öğretmen sürülür, gitmez, atılır, aç kalır, simit yada limon satmaya başlar ve DANIŞTAY a yaptığı başvuru haklı bulunmuştur, ancak memuriyet hakkını kaybettiği için eski görevine geri dönemeyecektir, memuriyet hakkını yitirmesini saşlayan karar hakkında dava açması gerekir falan filan. Yani bu iş  en azından 40 yıldır böyle… DANIŞTAY hızlı karar alan bir organ değil. Kimler çalışır bilmem ama saygınlığını ( hukuki tarafsızlığını) yitirmeye 70 li yıllarda başlamıştı sanırım. Son üç yıldaki skandallarda da adı geçtir kurumun. Sorun kurum değil aslen, sorun devlet yapısı içindeki uzlaşı kurullarının tarafsızlığı sorunu, bu tür kurumlar Fransa, İtalya, Belçika gibi Roma hukukundan köklenen ülkelerin hukuk sistemlerinde varlar, ve devletin ve bireylerin çıkarlarını korumak için kurulmuş kurullardır. Yazar, tabiiki bunların bilgisine sahip, ancak konu kapitalist işletme ve kurumların özgürce faaliyeti, devri, satışı falan olunca bizim eski solcu yada sağcı yeni liberal ağbilerimizin nasırlarına basılıyor ve zıplıyorlar, ama haykırmadan. Şimdi bir iki detay bilgi, bilindiği üzre TÜPRAŞ ı Koç grubu bir yabancı ortakla aldı, OYAK ı eleyerek. İhale öncesinde OYAK ile KOÇ arasında Türkiye dışındaki her hangi kapitalist sistemde taşları yerinden oynatacak türden tartışmalar tanık oldu memleket. Ancak her kar suyu her zaman çok ağrıtmıyor, memleketin unutkanlık alışkanlığı ile bağlantılı olarak konu sümen altı ediliyor, sonra bırakınız yapsınlar bırakınız geçsinlere örnek olarak KOÇ gurubu TÜPRAŞı alınca sendika KOÇ u grevle karşılıyor, KOÇ girip yarım maaş nema dağıtarak fabrikaya girerken  grev bitiyor ve DANIŞTAY kararı geliyordu arkadan. Liberal yazar YÜRÜMÜYOR bu iş diyordu.


Özelleştirme furyası bilindiği gibi İngitere’den şöyle bir geçti, ve süt liman oldu ortalık, sendikal hareket dibe vurdu, toplumsal muhalefet köreldi, o zamanlar Demir Leydi  vardı. Maden grevlerinde devletin aldığı müdahaleci yöndeki anti liberal, özgürlük düşmanı tutuma değinmeyeceğim, ki bu tutum örneğin Türkiyede devlet için ve liberaller için örnek olmuştur Zonguldak Direnişi sırasında, ancak konu Demir Leydinin özellikle büyük kamu kuruluşlarını ve bankaları özelleştirirken yada halka açarken izlediği tutuma gelince bizim liberaller bu işin  kamuoyuna yansıyana kısmının üstünden atlamayı tercih ediyorlardı. Örneğin BT (British Telecom) özelleştirilirken her BT telefon  numarası sahibine uygun fiyatdan en az ve en çok alabileği hisseler belirlendi ve satış borsada başlamadan önce bu hisseler satışa çıktı ve bir kaöçyıl satılamayan, devredilemeyen hisselerdi bu hisseler. Aynı yöntem hemen her özelleşen firma için kullanıldı, bir kısmımız şimdi el cevap gelecek; e kardeşim sen öyle diyorsun ama bu işletmeler sahipliği ve çoğunluk hisseleri çoktan  Büyük Britanya sınırlarını aştı gitti. Eyvallah, ancak hemen olmadı bu iş, yoksullaşma arttıkça bireyler ellerindeki hisse senetlerini sattılar düşük fiyatlardan. Benim örneğin Erdemir için önerdiğim şu idi: Bilmem bilirmisiniz Türkiyede kimi işletmeler İşçi Aristokrasisinin beşikleridirler. Bunlardan biri de Erdemirdir, Ereğli ilçesi Türkiyenin en zengin ilçesidir ve hatta kimi illerlede çekişir zenginlikte, esnafı, çalışanı dolar bazında hesaplarını yaparlar, yani göreli olarak varlıklıdırlar. Dolayısıyla bunlara yapılacak taksit ödemeli hisse senedi satışı yerel ve bölgesel ekonomiyi de tetikleyecek bir işlemdi. Yanılmıyorsan çalışan sayısı zaman zaman 16 bini aşıyor. Çevre işletmelerle beraber bu sayı 40 bini buluyor, aynı bu en az 40 milyon potansiyel hisse senedi demektir, bu rakam 4 milyar hisseye kadar çıkabilir teknik olarak. İşletmenin yüzde 51 hissesinin 25 yıl satılıp devredilemez türü böyle satışa çıkartıldığında örneğin Demir Leydi’ nin yaptığını 10 la çarpmış olacaktır, devlet ve liberaller işçilere ve özgürlükçülere karşı jopları kullanırken Demir Leydi ye göre 100 le binle çarparak kullanıyorlardı. Böylece ne ATAER e gereksinim olacaktı ne Arcelor’ a (Arcelor halen yüzde 5 hisse sahibi ERDEMİR de). Mittal de Erdemir hisseleri için 25 sene bekleyecekti. Avrupa ve dünya devleri hızla alıp satmalar, tasfiyeler yeni üretim alanlarını açma, yeni tüketim pazarlarında ilk başta tekel, kartel oluşturma çabalarında kapitalizmin başladığı yıllardaki kadar taze ve vahşice bir saldırgan aktivitedeler. Örneğin Avrupa devi Arcelor, özelleştirilen Belçika madenlerini ( ki bir çok Türkiyelinin mezarı olmuştur) devaldıklarında zaman geçirmeden kaptmışlardı. Aynı davranışı Mittal İngiltedede satın aldığı bir çelik firmasını Romanya’ ya taşıyıverdi bir kararla. En büyük Demirçelik tüketicisi Çin doymak bilmiyor ve üretim hattına soktuğu demir ve çeliği parça parça toplamak istemiyor. Mittal bu sorunuda çözmek üzere 70 milyon tonluk kapasiteyi buldu geçen yıl ve  100 milyon tonu hedefliyor, Çin pazarını ve Çinle dünya pazarını  paylaşma konusunda oldukça hırçın. Erdemir Avrupanın ilk 10 ve Dünyanın ilk 15 inci firması…Dünyanın iki devi ise Arcelor la birlikte Amerikan devi ISC i aldıktan sonra Mittal. Erdemir yaklaşık 6 yıldır kendine çeki düzedn verip, bir yandan yeni yatırımlar, diğer yandan gerek yurt dışı fabrika satın alma ve gerekse yurt içi ek düzenlemelerle Avrupa nın ilk 10 oldu.


Acaba KOÇ TÜPRAŞ rövanşını İMKB de alıp ERDEMİR in yeni sahibi yüzde 40 Arcelor  hisseli ATAER in işlemlerini durdurabilecek mi kapitalizmin, zerbest piyasa ekonomisi kuralları ile.


Ala vere dalavere Kürt Mehmet Nöbete nin bir yanı bu.

686860cookie-checkŞimdi nerelerinden tutmalı liberalleri

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.