Şimdi sorgulama zamanı

Bundan 3 yıl önce gitmiştik Suriye’ye…

Hayallerimizden farklı bir ülkeydi. Yani her yerde çarşaflı peçeli kadınlar, şalvarlı cüppeli erkekler yoktu.

Gerçi Esma Esat’tan dolayı az çok fikir sahibiydik ama Esma Hanımın İngiltere’de doğmuş olmasından dolayı modern yaşadığını düşünüp, farklı tahayyül etmiştik Suriye’yi…

Düşündüğümüz gibi çıkmadı. Sıcaktan dolayı alışveriş için akşam saatlerini seçen hemcinslerimiz yanlarında mahremleri olmadan gece yarısına kadar sokaklarda gezebiliyorlardı.

Ne rahatsız eden vardı, ne taciz eden…

Suriye’de aklıma kazınan bir başka kare; Her yerde baba Hafız Esad’la oğul Beşşar Esad’ın fotoğraflarının asılı olmasıydı. Resmi dairelerde ve okullarda değil, kavşaklardaki yüksek duvarlarda, bilboardlarda, mağazaların, apartmanların üzerinde, dükkanların kapısında, restoranların iç duvarında, arabaların arka camlarında kısaca akla gelen her yerde Hafız-Beşşar Esad’ın fotoğrafları çıkıyordu karşınıza.

Çok şaşırmış ve Suriye Halkının liderlerine olan bağlılıklarına şapka çıkarmıştık.

Türkiye’de alışık olduğumuz bir durum değildi bu. Ne kadar seversek sevelim liderimizin fotoğraflarını asmazdık sağa sola.

Onun yanı sıra müthiş bir Esma Esad hayranlığı vardı insanlarda. Suriyeli gazeteci Ruba El Haceli “Başarılı bir Arap kadının tipik bir temsilcisi. Ortadoğu’daki kadınların sorunlarıyla ilgileniyor, köy kadınlarına el uzatıyor, aileye ihtimam gösteriyor. Özellikle engelli çocukların topluma entegrasyonunu sağlamak açısından ciddi faaliyetleri var. Çok seviliyor ve Suriye’deki pek çok kadın onu örnek alıyor. Çok sosyal ve sempatik” diyordu Esma Esad için.

Çok geçmedi aradan. İki buçuk yıl sonra anladık ki, hiçbir şey görüldüğü gibi değil.

Yani fotoğrafını astığınız lider çok sevdiğiniz lider değil, halkı için ölecek gibi duran lider de halkına hayran/baygın değil.

***

İnsan hakları kuruluşlarına göre, Suriye’de ayaklanma hareketinin başlamasından bu yana bin 100’den fazla sivil öldürüldü ve en az 10 binden fazla kişi tutuklandı.

Ilımlı bir lider olarak nitelendirilen Beşşar Esad’ın eylemlere bu kadar sert müdahale etmesi ilk günlerde ben dahil herkesi şaşırttı. Ancak Suriye”yi iyi bilenler, Beşşar Esad”ın reform çabalarına rağmen ülkenin kana bulanmasını şaşırtıcı bulmadılar. Çünkü isyancıları bastırma işinin Beşşar Esad’a değil, kardeşi Mahir’e ihale edildiği anlatılmakta.

Hatta ve hatta ülkeyi reformist bir lider olarak nitelendirdiğimiz Beşşar Esad’ın değil, babası Hafız Esad’ın mezardan yönettiği söylenmekte. Sebep; Hafız Esad zamanından kalan yasaların çoğunun yürürlükte olması.

***

İsyan ateşinin ilk yandığı yer olan Tunus’ta olanlara da inanamamıştım önce.. Kadın haklarının en üst düzeyde gözetildiği, insanların huzur içinde yaşadığı bir Arap ülkesiydi Tunus. Ya da bizim bildiğimiz kadarıyla öyleydi. Tunus’ta on yıllar boyunca iktidarda kalan Zeynel Abidin Bin Ali’nin, ardından da Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek’in zorunlu gidişi, domino etkisi yarattı Arap ülkelerinde. Ardından Bahreyn’den protesto sesleri yükseldi. Ada ülkesi Bahreyn’in Kralı Hamid bin İsa El Halife dünyaya açık ve reformist bir lider olmasına rağmen halk sokağa döküldü. Bu arada Libya’daki Kaddafi karşıtları da cesaretlendi derken olaylar benim hiç beklemediğim Suriye’ye sıçradı.

***

Evet, dünya kaynıyor. Özgürlüklerin sınırlı yaşandığı ülkeler değil sadece, demokrasiyi icat etmesiyle övünen ülkelerde kaynıyor. Arap ülkelerinde ve Yunanistan’daki olaylar pragmatist ve kapitalist yapının dünyayı nasıl ele geçirdiğini gösteriyor. Zira bu olayların ortak paydası ekonomik sıkıntı ve işsizlik.
Sözün özü mü; insanlar alıştıkları şartlarda yaşatıldıklarında üzerlerindeki baskıyı hissetmiyor. Bu şartlar çok iyi olmasa da insanın kanıksaması yeterli. Ne zaman ki eksiye gidildi o vakit başlıyor insan sorgulamaya…

Ve şimdi sorgulama zamanı…

1619910cookie-checkŞimdi sorgulama zamanı

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.