İNGİLTERE… Bir değerimiz daha göçtü

Adana’lı idi. Hani o “yolları taştan” dedikleri şehir.
Ama sevgi dolu, yumuşacık, sevecen bir yüreği vardı onun.
Nilgün Canver. Bu cesur insanı da alıp götürdü kahrolası kanser illeti.
Yaşamı boyunca eşitsizliğe, haksızlığa karşı savaş veren kadını.
Zorlu mücadelelerin üstesinden gelen yılmaz savaşçı, kişisel savaşında ne yazık ki yenik düştü.

Seksenli yılların başında tanıdım Nilgün’ü.
Türkiye’den yeni gelmişti.

Bir şekilde yeni başlattığımız Türk Eğitim Birliğini öğrenmiş, gelip aramıza katılmıştı.
Kısa zamanda bitip tükenmek bilmeyen enerjisi, azmi ile grubumuzun vazgeçilmez bir bireyi olmayı başarmıştı. Gençlik ve kadın projelerinde yorulmak bilmeden çalıştı.
Benim gibi bu ülkeye ondan çok önce gelenlerden daima birşeyler öğrenme çabası içinde oldu hep.
Neşeli, sosyal yapısı, hayatı dolu dolu yaşama arzusu dost meclislerinin aranan kişisi yaptı onu.

Gülmeyi, şakalaşmayı çok severdi. Tercih ettiğ kalın gözlüklerinin arkasındaki gözleri dahi devamlı güldü.

İnsan var, hiç kendini geliştirmek için gayret sarfetmez. Bu “sanat” ile ilgili bir üniversite kursu olsaydı, eminim Nilgün mümkün olan en yüksek düzeyde lisans alırdı.
Çok çaba harcadı kendini geliştirmede ve başardı bunu Nilgün. İlk yılların dil yetersizliği, aksanı onun için hiçbir zaman handikap olmadı.

İki kez daha kesişti Nilgün ile çalışma yaşamımız. Esasında hep aynı kulvarlarda, birlikte mücadele verdik. Çünkü her ikimiz de hep kendi toplumlarızın gelişmesi için uğraş verip durduk.
İki kez profesyonel olarak belediyelerde birlikte görev yaptık anlamında söylüyorum bunu.

Haringey Belediyesinde Toplum Geliştirme Görevlisi, İslington Belediyesinde ise Eşitlik Ünitesi Görevlileri olarak uzun süre eşitlik ilkelerine uymayan Belediye çalışanlarının korkulu rüyası olduk. O, Kadın Eşitliği bense Irk eşitliği Ünitelerinde.

Ardından siyasi yaşama atıldı Nilgün. Kaçınılmazdı bu. Çünkü her zaman yüksek düzeyde toplumlara katkı sağlama hevesindeydi. Haringey Işçi Partisi üyesi olarak başladı siyasi yaşamına. Ancak tahmin edilebileceği gibi kısa zamanda kendini isbat edip yaşadığı bölge Harringay’de Meclis Üyesi seçildi.

Sıradan biri hiç olmadı Nilgün. O yüzden bu görevde de sıradan bir siyasetçi olması beklenemezdi.

Üst kademelerde Komite Başkanlıkları yaptı. Merkezi İşçi Partisi içerisinde de saygınlığı giderek arttı. Bu onu Avrupa Parlementosunda bazı görevler almaya kadar götürdü.

Siyaset acımasızdır. Bunun deneyimlerine her gün şahit oluyoruz. Nilgün de bunu son yıllarda acı bir şekilde yaşadı.

Ana yüreği ya. Dayanamadı. Yaptığı bir anlık hata ona çok ağır bedeller ödetti. Kimbilri, belki de…

Siyaset acımasız dedik ya. Bir zamanlar onu el üstünde tutan partililer bir anda onu yalnız bıraktı. Şimdi döktükleri timsah gözyaşları midemi bulandırıyor.

Nilgün Canver İngiltere’de yaşayan Türkçe konuşan toplumlar için büyük bir değerdi. O, genç nesiller için daima bir örnek oldu. Birçok genç ondan örnek alarak yaşamlarını olumlu yönde şekillendirdi. Birçok kadın için de Nilgün bir rol model, bir bağımsızlık örneği oldu. Bu onu zaman zaman kendi toplumu ile karşı karşıya getirdi. Ama o kendi toplumunun seksizmine, ırkçılığına karşı etkili savaşım vermekten hiç kaçınmadı.

Hiç sevmem “sözün bittiği yer” sözcüğünü. Nilgün Canver gibi insanlar için söz hiçbir zaman bitmemeli. Onlar hakkında devamlı konuşmalı, hatıraları daima canlı tutulmalı. Artık aramızda olmasalar dahi bu ender değerlerden yararlnamalıyız. Onların başarılarının genç nesillere ışık tutması için çaba göstermeliyiz.

Çok çabuk ayrıldın aramızdan Nilgün. Seni hiçbir zaman unutmayacağız.

2117150cookie-checkİNGİLTERE… Bir değerimiz daha göçtü

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.