İNGİLTERE… Defne’nin köşesi

Dostlar bugünkü köşemi 14 yaşındaki kızım Defne yazacak. Şimdi sizi Defne’yle baş başa bırakıyorum…

“Öncelikle bugünün konusunun ne olacağı ile ilgili oturup bir düşünmem gerekirdi. Yani bir çarşamba akşamı saat 9’da babam “Köşe yazmalıyım ama yorgunum” deyince aklıma babamın yerine köşe yazmak geldi. Ve size bugünün konusunu açıklamak isterim: Bir çocuğun gözünde Türkiye ve İngiltere…

Ben İngiltere’de doğdum ama üç aylıktan beri Türkiye’ye çok sık gidiyoruz. İlk anılarımdan biri Atatürk Havalimanı’nda pasaport kontrolden sonra su fıskiyelerine ikiz kardeşim Su ile birlikte koşup içine girmeye çalışmaktı.

Türkiye denilince aklıma ilk Eyüp’te sıcak nemli havada minarelerden senkronize biçimde ezanın okunması ve köpeklerin hep birlikte havlaması gelir. İngiltere’de yaşayıp Türkiye’ye gezmeye gidenlerin ilk gözüne batan Türkiye’nin trafiğidir. Bunu üç kategoriye koyabiliriz. Birincisi trafiğin ürkütücü olması, ikincisi yol boyunca güzel manzaralar, üçüncüsü de belediye otobüsünde mırıldanan yolcular. Londra trafiğine gelirsek aklıma gelen ilk üç şey, otobüsteki sesli öğrenciler, şoförlerin öğrencilere nefreti ve ağır giden trafik…

Türkiye mutfağından da söz etmeden olmaz. Okulda öğretmenler dünya mutfağı konusunu açtığında en öne çıkan İtalyan ve Türk mutfağıdır. Türk mutfağının mönüsünde en çok pilav ve et yemeği türleri olduğunu düşünüyorum. İngiltere’de doğup büyümeme rağmen İngiliz mutfağı denilince aklıma gelen tek şey fish & chips’tir. Bunun bir nedeni de her cuma günü okulda fish & chips vermeleri sanırım. Her cuma balık yemek bir İngiliz kültürüdür. Türkiye’de buna benzer bir geleneği duymadım. Hatta bunu babama söyleyince “Aaa öyle mi? Biz de yiyelim o zaman” dedi. Ben de “Biz İngiliz miyiz? Ama cumaları dolma ya da iskender günü yapabiliriz” dedim. Kesinlikle Türk yemeklerinin çok gurur duyulacak ve hava atılacak türden olduğunu düşünürüm.

Türkiye’de çok çeşitli müzik türleri var. Bazen “Keşke tüm dünya Türkçe anlasa da bizim müzikleri sevebilse” derim. Londra’da hepimiz Lady Gaga ve Justin Bieber’i duymuşuzdur ama Türkiye’den Tarkan’ı ya da Cem Karaca’yı sorsanız bilmezler. Ben müziğin her türünü severim, babam gibi sanat müziği dinlerim, sonra bıkarım ve rock dinlerim. Türkiye’de müzik çeşidi çok fazla ve Türk müzikleri hem yavaş hem de sözleri acıklı ve kafa karıştırıcı. Örneğin “Al kızını koy çuvala, salla salla vur duvara” diye bir şarkı bile var.

Okulda “Türkiye’ye gidiyorum” deyince, arkadaşlarım genellikle, ” Çok şanslısın. Tüm tatil boyunca güneşlenir, yüzersin artık” diyorlar. Oysa Türkiye denizden ibaret değildir. Türkiye’nin sahilleri çok övülecek yerlerdir. Benim kişisel favorim Türkiye’nin okullarını gezmek. Türkiye’de okulların “özel” ve “devlet” diye ayrılmaları dikkatimi çekti. Hayatımda bir kere “özel”de öğretmen olan halamın okulundaki İngilizce sınıfında derse girdim. Türkiye’nin eğitim sistemi İngiltere’ye göre çok değişik. Benim yaşımdaki çocuklar İngilizceyi çözmüş gibiydi. Oysa Londra’da biz hala Fransızca “günaydın”ı bile doğru dürüst söyleyemiyoruz.

Defne Eskioğlu (Fotoğrafı çeken: Su Eskioğlu)

Londra’da televizyon seyrederken rahatsız olmuyoruz fakat Türkiye’de evlilik programları, kaza haberleri, zengin kız yoksul oğlan dizileri ve şiddet içeren görüntüler hepimizin moralini bozuyor. Türkiye’de en çok severek yaptığım iki şey babamla kitapçıları gezmek ya da annemle kırtasiyecilerden alışveriş yapmak. İngiltere’de en çok yapmayı sevdiğim şey ise ailecek film gecesi yapmak ve arkadaşlarımla buluşmak.

Son olarak, mutlaka merak ediyorsunuzdur “Eee Defne, peki sen en çok Türkiye’yi mi yoksa İngiltere’yi mi çok seviyorsun?” diye. Bu sorunun bize “Çift yumurta mı yoksa tek yumurta ikizsiniz” sorusundan sonra en çok sorulduğunu söylemeliyim. Ben en çok Türkiye’yi seviyorum çünkü Türkiye’de daha çok kendi evimizdeymişiz gibi hissediyorum.

Köşemi okuduğunuz için teşekkürler.”

2236600cookie-checkİNGİLTERE… Defne’nin köşesi
Önceki haberCHP’de taban ‘sol’ dedi
Sonraki haberÇoşkun Sabah konseri 24 Kasım’da
FARUK ESKİOĞLU
Faruk Eskioğlu, (1958, Akşehir) gazeteci ve yazar. 1985'ten bu yana yaşadığı Londra'dan Türkiye'deki ulusal medyaya yönelik muhabirlik, temsilcilik yaptı. Londra'da yayınlanan Türkçe toplum gazetelerinde çalıştı ve bazı gazetelerin kuruluşunda yer aldı. Halen sosyolojik değeri olan haber ve araştırmalara ağırlık veren yazar, halen 2004'te kurduğu Açık Gazete'yi (acikgazete.com) yönetiyor ve köşe yazarlığını sürdürüyor.Eskioğlu, 13'üncü yüzyılın sonunda Horasan'dan Akşehir Maruf köyüne yerleşerek tekke kuran Hasan Paşa soyundan geliyor. Hasan Paşa'nın oğlu Şeyh Hacı İbrahim Veli Sultan'ın "Mülk Allahındır" felsefesiyle Anadolu'da bir ilk sayılan kendine adına kurduğu yoksullara yardım vakfı ise halen faaliyettetir.Eskioğlu, ilk ve orta öğrenimini Akşehir'de tamamladıktan sonra 1979’da AİTİA Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Yüksek Okulu’nu bitirdi. 1984’te Gazi Üniversitesi Ekonomi Fakültesi’nde "master" yaptı. THA’da gazeteciliğe başladı. Aralık 1985’te kendi deyimiyle "siyasi sürgün" olarak geldiği Londra’da ilk 2 yıl baba mesleği kasaplık yaptı. İngilizce öğrendikten sonra medya okudu. Uzun yıllar Nokta dergisi İngiltere Temsilciliği, Hürriyet Londra bürosunda habercilik yaptı. Gazeteciliğin yanısıra 1986-98 arasında grafiker tasarımcı olarak çalıştı. Ayrıca pek çok siyasi afiş ve logo tasarladı.1998’de Türkiye’ye döndü. Hürriyet Gazetesi Ekonomi Servisi’nde haberci ve star.com.tr’de ekonomi editörü olarak görev yaptı. “Basında etik ve toplam kalite yönetimi” üzerine araştırmalar yaptı, bu konudaki konferans ve panellere katıldı.Türkiye’deki 2001 ekonomi krizinde Londra’ya dönerek grafiker tasarımcılık ve gazeteciliği sürdürdü. Toplum gazetelerinden Olay’da genel yayın yönetmenliği yaptı. Londra’da ilk Türkçe internet gazetesini çıkardı ve toplum gazetelerine ilk ajans hizmeti sundu. 2004’te dünya haberleri veren acikgazete.com’u kurdu. İki ayrı toplum gazetesini yayına hazırladı. Türkiye’deki bazı tv kanallarına haber geçti, uzun süre Akşam Londra Temsilciliği’ni üstlendi.Londra'da 2004’te "İçimizden Birisi: Vanunu" başlıklı bir kısa film çekti. Londra'daki toplumu anlatması açısından bir ilk sayılan "Aşkolsun! Adı Aşkolsun" başlıklı belgesel romanı 2007’de Türkiye’de yayımlandı. Türkiye'den 150 ve Kıbrıs'tan 100 yıllık İngiltere'ye göçün anlatıldığı 3 ciltlik "Londra'da Bizim'Kiler" başlıklı araştırması 2019 sonunda çıktı. Eskioğlu’nun Su ve Defne (2004) adlı ikiz kızları bulunuyor.

3 YORUMLAR

  1. Sevgili Defne
    Köşeni ilgiyle okudum. Ne kadar güzel gözlemlerin olmuş iki ülke hakkında.
    Çok güzel ifade etmişsin duygu ve düşüncelerini. Bir köşe kapma zamanın gelmiş seninde..
    Devamını bekleriz.
    Basarıların devamını dilerim..
    Sevgiler
    Gulseren

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.