İngiltere’de binlerce öğrenci 15 Şubat Cuma günü iklim değişikliği sorununa dikkat çekmek amacıyla ders bıraktı.
İklim değişikliği eylemi 15 yaşındaki İsveçli öğrenci Greta Thunberg’in geçen Ağustos’ta İsveç Parlamentosu önünde tek başına yaptığı protestoyla başlamış ve diğer ülkelere yayılmıştı.
İngiltere tarihinde de ilk kez ortaokul öğrencileri kendi organize ettikleri eyleme, yine kendileri ürettikleri pankartlarla katıldılar. Bu tarihi yürüyüşe 14 yaşındaki ikiz kızlarım Su ve Defne de tamamen kendi istekleriyle katıldılar. O sabah heyecanla uyanan kızlar, pankart hazırlamak için erkenden ellerinde keçeli kalem ve mukavvalarla arkadaşlarının evinin yolunu tuttular
Eylemin haberini hazırlarken kızların kendi yorumlarını da (herhangi bir katkı sunmadan) şöyle aktarmıştım.
“Küresel ısınma geleceğimizi tehdit ediyor. Bilimciler bu sorunun çözümünü biliyor fakat yöneticiler bir şey yapmıyor. İngiltere gibi çok zengin bir ülke, küçük bir çabayla küresel ısınmaya karşı ciddi bir adım atabilir. Bir şey yapılmamasına çok kızgınız. Bu yıl okulda GSCE’ye hazırlanıyoruz. Derslerimiz bizim için çok önemli ama dünyanın geleceği çok daha da önemli olduğu okula gitmeyip için eyleme katıldık…”
Bir süre önce yitirdiğimiz dostumu Metin Şenergüç’ün 9 yaşındaki oğlu Efe de annesine çocuklar niye yürüyorlar ki? Dünyayı siz kirlettiniz, siz temizleyin. Siz yürüyün demiş. Aferin Efe. Efe bu sözüyle krala çıplak demiş işte. “Dünyayı kirletenler niye temizlemiyorlar ki?” Ya da “Neden hala kirletmeyi sürdürüyorlar ki?” Aslında zurnanın zırt dediği yer bu.
***
Sanırım 1997’de Amerikalı yeşil anarşist Murray Bookchin’in Londra’daki toplantısını izlemiş ve kendisiyle de Nokta için söyleşi yapmıştım. Bookchin özetle şunları söylemişti:
“Kapitalizm tüketimi körükleyerek dünyayı felakete sürüklüyor. En çok gereksiz tüketen de kapitalistlerin kendisindir. Bir işçinin evinde bir den fazla televizyon ve otomobil yoktur. Oysa her üretim karbon salımıyla dünyanın sonunu hazırlıyor. Bu aşamadan sonra üzerinde yaşadığımız gezegeni kurtarmak için dil dökmek yerine kapitalizmin üretim mekanizmasını parçalamak gerekir…”
***
Biz ailecek kendi çapımızda küresel ısınmaya karşı çaba gösteriyoruz. Her şeyden önce evde geri dönüşüm yapıyoruz. Hatta belediyeyle kavga gürültü, site içine geri dönüşüm bankası bile koydurttuk. Elektrikleri gereksiz kullanmıyoruz. Kâğıt kullanımında çok hassasız. Poşetler paralı olmadan da çanta kullanıyorduk. Gideceğimiz yer uzaksa kesin toplu ulaşımı tercih ediyoruz.
Belki inanmayacaksınız ama Türkiye’de yapılan geri dönüşüm rakamları pek çok Avrupa ülkelerinden çok daha iyi. 2000’de İstanbul Hürriyet’te bu konuda yaptığım haberde geri dönüşüm konusundaki bir yetkili, “Sağ olsun toplayıcılar bu konuda önemli bir işlev yükleniyorlar. Vatandaşlar geri dönüşebilecek atıkları farklı torbalara koyup çöpe atsınlar ki akan kokan çöp bulaşmasın” demişti.
Neyse dostlar buradan restoran, cafê ve market işleten toplum üyelerine “Lütfen geri dönüşüm yapın” çağrısı yapmak istiyorum. Üstelik başvurmanız durumunda belediye geri dönüşüm için ücretsiz torbalar da gönderiyor. Biz evde kılı kırk yarıp haftada bir torba geri dönüşüm biriktirirken, cafêci arkadaşımın günde 2-3 torba atığı çöp diye kapıya bırakması içimi acıtıyor doğrusu. “Kapitalizm ekonomik nedenle yani sineğin yağını çıkarmak için geri dönüşümü teşvik etse de biz dünyayı kurtarmak adına bunu yapalım ve az tüketelim” diyorum.
Hani Bookchin’e uyup fabrikaları parçalayamayacağımıza göre, elimizden gelen neyse onu yapalım bari…