Toplum gazeteleri ücretsiz dağıtılıyor. Bu gazetelerden bizim toplumun yanı sıra içinde yaşadığımız ülkede neler olup bitiyor öğrenebilir. İyi bir okur sanatsal etkinlikler hakkında da bilgi edinebilir.
Örneğin gözünüzün değdiği bu gazetede Londra’da bu yıl 17’nci kez düzenlenecek East End Film Festivali’nde Fatih Akın’ın Altın Küre ödüllü Paramparça filmi de gösterildiğini okudunuz. Türkiye’de çok ses getiren “Daha” filminin 25 Nisan 2018 Perşembe günü saat 18.30’da Rio Sinemasında (107 Kingsland High St, London E8 2PB) gösterileceğini de okumuş olmalısınız.
Toplum gazeteleri ücretsiz dağıtılıyor ama ücretsiz oldukları için değersiz değiller. Bazen bakkalların gazeteleri yağmurun altında bırakmaları ya da top halinde ipleri çözülmeden elma armut raflarının arkasında unutmaları beni üzüyor.
O gazetelerde emek var, özveri var, cesaret var. O gazetelerde sağlık, sanat, eğitim haberleri var, perde arkasını yazan köşeler var, değişen yasalar, derneklerin çağrısı, etkinlikleri var… Her şey var, ama gazetelerin bütün bu faaliyetleri karşısında hak ettikleri kazanç yok. Belki reklam gazetesi diye küçümseyebilirsiniz ama yaratılan değer, ekonomik getirinin çoook üstünde böyle biline…
***
Türkiye’de AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Saray’da MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile gerçekleştirdikleri görüşmeye sonrasında erken seçimin 24 Haziran 2018’de yapılmasına karar verildiğini açıkladı. Erken seçim tarihi MHP’yi ikiye bölen İYİ Parti’nin seçime katılamaması üzerine kurgulandığını herkes biliyor.
Türkiye’de politika gerçekten kirli. Türkiye siyasetinde kir var, entrika var, ayak kaydırma var, üç kağıt var… İnsan haklarına ve seçmene saygı yok, şövalyelik yok, mertlik yok, dik duruş yok…
24 Haziran seçimleri için Birleşik Krallık’ta da oy kullanılacak. Şimdiden söylüyorum, toplumdaki seçmenin yüzde 80’i sol partilere oy verdiği için onları sandığa götürmemek için Başkonsolosluk yine sandığı Batı Londra’da kuracak. Yüksek Seçim Kurulu’nun “her 500 seçmenin bulunduğu yere yakın sandık kurulur” ilkesi yine çiğnenecek.
Londra’daki seçmenin yüzde 80’i yaşadığı Kuzey Londra’dan Batı Londra’ya oy vermek için taşınacak. Engelli, yalnız anne, yaşlı ve işçiler oy vermeye gidemeyecek. Bundan dolayı Birleşik Krallık’ta seçime katılma oranı yurtdışı oranının altında gerçekleşecek. (Yüksek Seçim Kurulu’na göre 1 Kasım 2015 seçimlerinde yurtiçi katılım oranı yüzde 87,34, yurtdışı katılım oranı yüzde 44,78 oranındaydı. Ne yazık ki Birleşik Krallık’taki bu oran yüzde 40’da kalmıştı.)
Peki ne yapmalı? “Bu bir haksızlık”, “Seçim hilesidir” diye düşünen STK, göçmen dernekleri ve siyasi parti temsilcileri Ankara’da YSK’ye dilekçe ile başvurup, aksi halde yasal girişim haklarının saklı olduğunu belirtmeli. Ankara’da bağlı oldukları siyasi partilere durumu aktarmalı. Başkonsolos ziyaret edilerek, durumun önemi belirtilmeli ve Ankara’daki YSK’nin Londra’daki nüfus yoğunluğu konusunda doğru bilgilendirilmesi gerektiği vurgulanmalı. “Sandık güvenliği için Batı Londra” ya da “Uygun oy verme salonu bulmakta zorlanıyoruz” gibi saçma sapan söylemler çürütülmeli.
Peki ne zaman yapılmalı? Hemen bu hafta! Bütün muhalif güçler “AKP’ye Hayır Platformu”nda bir araya gelip, ilk iş olarak da seçim sandığının batı Londra’nın yanı sıra Kuzey’e de kurulması için kolları sıvamalı. Yoksa bir daha hiç sandık kurulmayabilir…