İNGİLTERE… Londra Sanat Forumu hayırlı olsun

KKTC Londra Temsilcisi Büyükelçi Zehra Başaran’ın ev sahipliğinde Londra Sanat Forumu’nun tanıtım resepsiyonu dün akşam (25 Ocak) yapıldı. İngiltere’de toplumla içiçe olduğu kadar toplumdan uzak yaşayan ciddi sayıda Kıbrıslı Türk sanatçı olduğu biliniyor.

Londra Sanat Forumu’nun amacı sanatçıları biraraya getirerek kendi faaliyetlerinde sinerji yaratmak hem de Kıbrıslı Türk’ün varlığını sanatsal üretim aracılığıyla içinde yaşadığımız ülkede duyurmak.

Londra’da yaşayan toplum üyesi ressamlardan bazıları geçmişte, Anglo Turkish Association gibi entellektüel oluşumların yanı sıra çok uzun ömürlü olmasalar da (1990 ve 2000’lerde) Sanat Çevresi, Rainbow Art, Turkuaz ve Kıbrıslı Sanatçılar Kollektifi gibi sanat ağırlıklı oluşumların kuruluşunda ya da çalışmalarında aktif olarak yer almışlardı. Umarız Londra Sanat Forumu bütün sanatçıları, hatta yazarları kapsar ve uzun ömürlü olur.

Temsilci Zehra Başaran’ı toplum avukatı olarak bu duyarlılığından dolayı kutlamak istiyorum. Sayın Başaran geçen yılbaşında da toplumdaki basın emekçilerine çoban armağanı göndermişti. Bu konuda da kendisine açıkca teşekkür ederim. Bir gazete sahibi arkadaşımla sohbet ederken, “Onca yıl büyükelçiliğin, temsilciliğin, derneklerin ya da şirketlerin açıklamalarına sayfa ayırırız, bir kez telefon açıp teşekkür etmezler” diye hayıflanmıştı. Başaran bir ilke daha imza atmış oldu.

Türkiye’nin 2000-2002 yılları arasında Londra Büyükelçisi Korkmaz Haktanır da sanata ve sanatçıya çok önem verirdi. Londra’da yaşadığım 33 yıl içinde büyükelçiliğin kapılarını sanatçıya sonuna kadar açan tek büyükelçi olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Haktanır aynı zamanda Türkiye kökenli 16 derneği İngiltere Türk Dernekleri Federasyonu çatısı altında birleştirmeyi başarmış bir büyükelçi olarak da anılıyor.Sanatçılar damıtılmış, duyarlı ve duygulu insanlar olduğu için genellikle resmi kurum ya da resmi ideolojilerin gömlekleri kendilerine çok dar gelir. Sanırım bu nedenle de çoğunlukla muhalif kanatta kalırlar. İktidarların bu kesimi “kullanma” yerine üretkenliğini artıracak, her türlü özgürlüklerine saygı duyacak, sorunlarını çözecek dostane yaklaşımı artı puan sayılabilir. Bu da “ne ekersen onu biçersin” sözünde olduğu gibi kendilerine olumlu bir geri dönüş sağlayacaktır. Kendi küçük toplumumuzdaki bir avuç sanatçı Türkiye ve Kıbrıs’taki baskı ve haksızlıklara, İngiltere’deki sosyal yardımlarındaki kesintilere karşı toplumun gösterdiği reflekslere de cesurca katıldığını eklemeliyim. Ayrıca kültürler arasındaki etkileşim, bilişim, dostluk ve barış adına yapılan en iyi yatırım sanat, bunun mimarı da sanatçılardır.

Toplumda müzik dalında yetenekli gençlere yardım etmek ve onlara sponsor bulmak amacıyla Canan Maxton tarafından kurulan “Talent Unlimited” vakfı, 10 yıldır faaliyet gösteriyor. Vakıf nitelikli konserlerden elde ettiği gelirle geleceğin sanatçılarını okutmaya çalışıyor. Gönül ister ki toplumda konser organizasyonlarına yapılan destek kadar Maxton’un çabalarına da omuz verilsin.

Sanattan söz açılmışken 2011’de 48 yaşındayken yaşamını yitiren sevgili ressam dostum Kağan Güner’den de söz etmek istiyorum. Kağan Güner iyi bir baba, uluslararası bir sanatçı olarak yaşadığı Londra’da Türkçe konuşan toplumun gelişmesi, bilinçlenmesi ve kendi kültürüyle var olmasında yadsınamaz katkıları oldu. Protesto eylemlerinin tanınmış siması olan Güner, İngiltere’de “Göçmen sanatçı” kavramına karşı çıkarak, bir alt sanat dalı yaratılarak farklı kültür kökenli sanatçıların küçümsenmeye çalışıldığını öne sürmüştü… Hasta olmasına karşın 2011’de Kars’a giderek dönemin başbakanı Tayyip Erdoğan’ın “ucube” dediği “İnsanlık Anıtı”nın yıkılmasını önlemeye çalışan sanatçı eylemine katılan Güner, Türkçe gazetelerdeki sauna reklamı karşıtı kampanyalara kadar pek çok toplumsal eylemin aktif katılımcısı ya da örgütleyicisiydi.

Keşke diyorum, hep sanattan yazıp çizdiğimiz kavgasız, savaşsız, sömürüsüz bir dünya yaratabilsek…

2160040cookie-checkİNGİLTERE… Londra Sanat Forumu hayırlı olsun
Önceki haberİNGİLTERE… Yalnızlara müjde…
Sonraki haberİNGİLTERE… Sağlık olsun…
FARUK ESKİOĞLU
Faruk Eskioğlu, (1958, Akşehir) gazeteci ve yazar. 1985'ten bu yana yaşadığı Londra'dan Türkiye'deki ulusal medyaya yönelik muhabirlik, temsilcilik yaptı. Londra'da yayınlanan Türkçe toplum gazetelerinde çalıştı ve bazı gazetelerin kuruluşunda yer aldı. Halen sosyolojik değeri olan haber ve araştırmalara ağırlık veren yazar, halen 2004'te kurduğu Açık Gazete'yi (acikgazete.com) yönetiyor ve köşe yazarlığını sürdürüyor.Eskioğlu, 13'üncü yüzyılın sonunda Horasan'dan Akşehir Maruf köyüne yerleşerek tekke kuran Hasan Paşa soyundan geliyor. Hasan Paşa'nın oğlu Şeyh Hacı İbrahim Veli Sultan'ın "Mülk Allahındır" felsefesiyle Anadolu'da bir ilk sayılan kendine adına kurduğu yoksullara yardım vakfı ise halen faaliyettetir.Eskioğlu, ilk ve orta öğrenimini Akşehir'de tamamladıktan sonra 1979’da AİTİA Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Yüksek Okulu’nu bitirdi. 1984’te Gazi Üniversitesi Ekonomi Fakültesi’nde "master" yaptı. THA’da gazeteciliğe başladı. Aralık 1985’te kendi deyimiyle "siyasi sürgün" olarak geldiği Londra’da ilk 2 yıl baba mesleği kasaplık yaptı. İngilizce öğrendikten sonra medya okudu. Uzun yıllar Nokta dergisi İngiltere Temsilciliği, Hürriyet Londra bürosunda habercilik yaptı. Gazeteciliğin yanısıra 1986-98 arasında grafiker tasarımcı olarak çalıştı. Ayrıca pek çok siyasi afiş ve logo tasarladı.1998’de Türkiye’ye döndü. Hürriyet Gazetesi Ekonomi Servisi’nde haberci ve star.com.tr’de ekonomi editörü olarak görev yaptı. “Basında etik ve toplam kalite yönetimi” üzerine araştırmalar yaptı, bu konudaki konferans ve panellere katıldı.Türkiye’deki 2001 ekonomi krizinde Londra’ya dönerek grafiker tasarımcılık ve gazeteciliği sürdürdü. Toplum gazetelerinden Olay’da genel yayın yönetmenliği yaptı. Londra’da ilk Türkçe internet gazetesini çıkardı ve toplum gazetelerine ilk ajans hizmeti sundu. 2004’te dünya haberleri veren acikgazete.com’u kurdu. İki ayrı toplum gazetesini yayına hazırladı. Türkiye’deki bazı tv kanallarına haber geçti, uzun süre Akşam Londra Temsilciliği’ni üstlendi.Londra'da 2004’te "İçimizden Birisi: Vanunu" başlıklı bir kısa film çekti. Londra'daki toplumu anlatması açısından bir ilk sayılan "Aşkolsun! Adı Aşkolsun" başlıklı belgesel romanı 2007’de Türkiye’de yayımlandı. Türkiye'den 150 ve Kıbrıs'tan 100 yıllık İngiltere'ye göçün anlatıldığı 3 ciltlik "Londra'da Bizim'Kiler" başlıklı araştırması 2019 sonunda çıktı. Eskioğlu’nun Su ve Defne (2004) adlı ikiz kızları bulunuyor.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.