İNGİLTERE… Referandum sonucunu tahmin etmek bu defa zor

 Türkiye’de seçmenler, 16 Nisan’da ülkelerinin geleceğini belirleyecek halk oylaması için  sandık başına gitmeye hazırlanırken, yarışta kimin önde gittiğini güvenilir bir şekilde şimdiden kestirmek imkansız.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a neredeyse sınırsız yetki tanıyacak anayasal değişiklik paketi üzerindeki oylama öncesinde, kamuoyu, ağırlıklı olarak iktidar partisinin görüşlerini dinledi. Adil ve eşit koşullarda yarışma şansı tanınmayan muhalefet ise, baskıyla susturulmaya çalışılmakla kalmayıp, aynı zamanda alay konusu edildi.

Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı’nın Demokratik Kurumlar ve İnsan Hakları Gözlem Komisyonu’nun ara raporunda, Türkiye’deki referandum kampanyasında muhaliflere yönelik yıldırma girişimleri ve medyaya ulaşımın engellenmesi  başta olmak üzere bir çok anti-demokratik uygulamaya dikkat çekildi.

Devlet kaynaklarının iktidar partisinin kampanya faaliyetleri için kullanımı ve toplu açılış törenleri kisvesi altında ‘Evet’ propagandası yapılması eleştirildi.

Kamuoyu yoklamaları, iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi’nin muhalifleri karşısındaki haksız üstünlüğü ve Olağanüstü Hal koşullarının getirdiği sınırlamalara rağmen, tarafların referandum öncesindeki son haftada başa baş gitmekte olduğuna işaret ediyor.

Bu belirsizlikten rahatsız olduğu görülen “Evet” tarafının, kullandığı dil ve taktikler de her geçen gün sertleşiyor.

Ana muhalefet Cumhuriyet Halk Partisi’nin lideri Kemal Kılıçdaroğlu başta olmak üzere, karşıt kamptaki liderler, kampanya boyunca hep hedef tahtasındaydı. Ancak oylamaya bir haftadan az kala, sözlü saldırılar doruğa ulaştı.

Bugünün Türkiye’sinde yapılabilecek en ağır hakaret de, Gülen hareketiyle bir şekilde bağlantılı olmakla suçlanmak.

Nitekim, Cumhurbaşkanı Erdoğan, darbe girişiminin hemen ardından verdiği destek için teşekkür ettiği CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nu şimdi, 15 Temmuz gecesi “havalimanında darbecilerle iletişim kurmakla” suçluyor;  iktidar yanlıları da Kılıçdaroğlu’nun neden tankların üzerine çıkmadığını sorguluyor.

Kemal Kılıçdaroğlu’ndan gelen sert tepki ardından ise, Cumhurbaşkanı yeniden meydan okuyor ve bu defa da, başkanlık sisteminin onaylanması ardından Meclis gündemine taşınacağını söylediği idam cezasının geri getirilmesi önerisi Kılıçdaroğlu tarafından kabul edilmezse, bir referendum daha düzenleneceğini vaat ediyor.

Ne var ki, söylemin sertleştirilmesi, her zaman beklenen sonucu vermiyor. Kampanyanın başlarında tanık olduğumuz “hayırcıların” teröristlerle özdeşleştirilmesi ya da Almanya ve Hollanda’ya karşı kullanılan diplomasi dışı dilin beklenen desteği getirmemesinde, hatta ters tepmesinde görüldüğü gibi.

Kampanyanın son günlerinde, getirisi garanti görülen konu ise, güvenlik.

IŞİD, PKK gibi demokratik düzeni baltalamaya dünden hazır tehdit unsurları varlığını sürdürdükçe, aslında hükümetin özel bir çaba göstermesine de gerek yok.

Referandumdan hemen önce belirebilecek ciddi bir güvenlik tehdidinin, “Evet” oylarını artırması, kararsız seçmeni hükümet kanadına yöneltmesi kuvvetle muhtemel.

Deneyimli gazeteci Amberin Zaman’ın Diken’de Salı günü yayınlanan yorumunda da belirttiği gibi “AK Parti seçmeni otokrasiden korkmuyor. Kaostan korkuyor.”

Bu gözlemin ne kadar doğru olduğunu, en son genel seçimde de görmedik mi?

2081950cookie-checkİNGİLTERE… Referandum sonucunu tahmin etmek bu defa zor

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.