Türkiye’de hukuksuzluk aldı başına gidiyor. TBMM’nin devre dışı bırakılarak alınan Kanun Hükmündeki Kararnamelerle (KHK) medya organları, dernekler kapatılıyor. Gazeteciler eften püften gerekçelerle cezaevlerine tıkılıyor. Hukukun rafa kalktığı Türkiye’yi kaygıyla izliyoruz. Bu kara günler de geçecek tabii…
Daha önce de yazmıştım cümlesiyle cemaat sempatizanlarını vebalı gibi davranarak işten atmak, devletin orantısız gücünu kullanarak onları sindirmek yanlış deyü… FETÖ dünyanın en sinsi örgütlenmesi. Cemaate samimi inananları kesinlikle ayrı kefeye koymalı ve örgütten bağını kesmek için de uğraşmalı.
Türkiye’de olup biten bizim küçük toplumumuza da yansıyor haliyle. Türkiye’de iktidarın “kuşun kanadı kırdık, yan gelip yatalım” dönemi geçen yüzyılda kaldı. Londra’da toplum üyelerinden Türkiye’ye yönelik hergün bir protesto, her gün bir eylem var. Toplumun bu refleksini İngiliz politikacılar ve Londra Merkezli Uluslararası Af Örgütü’nde de görmek olası… Af örgütü cezaevindeki gazetecilerin derhal serbest bırakılması için Başbakan Binali Yıldırım’a gönderilmek üzere acil eylem çağrısıyla bir imza kampanyası başlattı. İsteyen http://acileylem.org.tr/eylem/tuerkiyede-basina-yoenelik-agir-baski adresinden kampanyaya katılabilir.
Türkiye’nin bir başka yansıması da bizim toplumdaki cemaat kurumlarına karşı hukuksuz tavırlar. Geçen pazar günü Eğitim Konsorsiyumu Genel Kurulu’nda Konsorsiyumu başkan adayı Ertanç Hidayettin, 6 cemaat okulunun Konsorsiyum’dan usülsüz ihraç edildiğini ve bunun sonuçları olacağını belirterek adaylıktan çekildi.
Demokrat kimliği ile bilinen Hidayettin, “Eğer bir okul Konsorsiyum’dan ihraç edilecekse tüzüğe ve yasalara uygun olarak suçlanan üyelere savunma hakkı da vererek olmalıydı” diyor. Doğru söze ne denir? Biz Londra’da yaşıyoruz. Burada OHAL yok. Hangi renkten olursak olalım Türkiye’deki anti-demokratik uygulamaları eleştirme cesaretimiz olmalı. OHAL’i Londra’ya taşımak, üstelik bir eğitim oluşumuna… Doğru değil. Yeni başkan Necmi Hasan’ın “nasıl yapar” bilmiyorum ama bu yanlışı düzeltmesini umuyorum.
TURİZMCİNİN KORKULU ELEŞTİRİSİ
Londra’da her yıl düzenlenen Dünya Turizm Fuarı’na (WTM) geleneksel olarak bu yıl da katıldım. Türkiye bölümü geçen yıla ve Yunanistan bölümüne kıyasla oldukca sakin ve katılımcısı azdı. KKTC ise Kıbrıs evi ile çarpıcı bir dekorasyonla WTM’de yer aldı. Türkiye bölümünde görüş aldığımız turizmciler 2016 sezonunun çok kötü geçtiğini ve önümüzdeki sezon iyileşme olmazsa sektör için felaket yaşanacağı ortak görüşünde birleştiler.
Mikrofon tuttuğum adını yazmamı istemeyen deneyimli bir turizmci AKP iktidarının sektörü fuhuş ve alkol olarak gördüğünü öne sürerek gerekli acil önlemleri almakta imtina ettiğini belirtti. Hükümetin eleştiri ve gerçeklerle yüzleşmekten hoşlanmadığı için ismini vermediğini belirten deneyimli turizmci şunları söyledi:
“Sektörde iç ve dış borçlarla yapılan yatırımlar korunmalı. Turizmciler borçlarını döndürmekte çok zorlanıyorlar. Mafya ve tefeciler tıpkı bir akbaba gibi bu güzide yatırımları kapmak için gerçek turizmcilerin tepelerinde. Ne yazık ki devlet elini uzatmaz ve önümüzdeki sezon herhangi bir iyileşme olmazsa akbabalara gün doğacak, daha kötüsü turizmci intiharlarına tanık olacağız. Turizm tek başına 20’ye yakın sektöre katkı sağlıyor. Domino etkisi şimdiden kendini gösterdi. ‘Turizmdeki S.O.S’i duyun!’ diyoruz.”
Turizmcinin adını verememesi AKP iktidarının kin ve intikam güdüsüyle hareket ettiğini, vatandaşın da korktuğunu gösteriyor. Türkiye’de olup bitenler gördüğünüz gibi Londra’daki bizim küçük dünyamızı da etkiliyor. Biz de “Şimdi OHAL kalksın” diyoruz…