Irak’ta 7 Mart 2010’da, ülkenin üçüncü demokratik parlamenter seçimleri yapıldı. Dört yıl boyunca otorite boşluğu, güvenlik açmazı ve patlamaların durdurulması, öte yandan ülkenin barışa kavuşması için Nuri El Maliki hükümeti tarafından yeterli adımlar atıldığını söylemek doğru olmayabilir. Çünkü bu dört yılda devletin üst kurumu olan hükümetin güçlenmesi konusunda ciddi bir şekilde hareket edilmemiştir. Sorunlu bölgelerde yanlış politikalar izlenmiştir. Son seçimlerde El Irakiye Listesi, Kanun Devleti Listesi, Ulusal Irak İttifakı ve Kürdistan İtilafı Listesi başarı elde etmişlerdi.
Seçimlerde, yukarıda saydığımız koalisyonların salt çoğunluğu elde edememesi Irak’ta koalisyon hükümetinin kurulacağı sinyallerini vermekteydi. Farklı etnik, mezhep, ideolojiye ait olan, öte yandan farklı siyasi programlara sahip olan grupların, hükümet kurma konusunda bir türlü anlaşamaması ülkedeki kriz oranının artmasına neden olmuştur. Seçimlerin yapılmasının üstünden tam dört ay geçmesine rağmen hükümet kurulamamaktadır. Siyasi parti başkanları ve yöneticiler, ulusal söylem çerçevesi altında birleşmeyi deneyip koalisyon hükümet kurma girişiminde bulunmuşlardı. Ancak günümüze kadar, bu müzakerelerden başarısızlıktan başka bir şey elde edememişler çünkü her grup pastadan en büyük parçayı almak peşindedir. Öte yandan Maliki’nin tekrardan başbakan olmaya ısrar etmesi ülkedeki istikrarsızlık oranını arttırmaktadır.
Bağdat’ın (Sünni bölge olan) El Azamıyya semtinde birkaç gün önce ordu mensuplarına karşı saldırıların başlaması Sünnilerin, artık Maliki’yi istemediklerini göstermektedir. Öte yandan Maliki’nin, semti kuşatıp, sivil halka karşı askeri operasyonları başlatması, ülkede tekrardan mezhepsel çatışmaların başlama olasılığını ortaya atmaktadır.
Gruplar arasındaki anlaşmazlıklar, halk üzerinde etkilerini göstermektedir. Hükümetin sosyal hizmet konusunda yetersiz kalması halkın tepkilerinin artmasına neden olmuştur. Basra, Kerkük, Bağdat ve başka bölgelerde başlayan protesto yürüyüşleri gün gittikçe artış göstermektedir. Maliki hükümetinin güvenlik, sosyal hizmetler konusunda kötü performans sergilemesi ülkede, hem şiddet dalgasının yükselmesi hem de halkın hükümete karşı isyana başlamasına neden olabilir. Yukarıda belirttiğimiz Basra, Kerkük ve Bağdat’taki bunun bir başlangıç noktası konumundadır. Bu gibi durumda olayların hızla gelişmesi, ülkeyi çöküş eşiğine götürebilir. Son zamanlarda meydana gelen olumsuz gelişmeler hem Irak’ı hem de bölgeyi etkileyebildiği için ABD yetkililerinin önümüzdeki günlerde, hükümetin kurulması yönünde, Iraklı siyasetçilere baskı yapması girişimi söz konusu olabilir.
