Irkçı olmak için devletlu olmak şart değil

Eski Sovyetler’de yaşayan halkların her birinin Sovyet siyasi terminolojisine uygun bir sıfatı vardı.
Kimisi “millet”ti. Onların bir cumhuriyeti olurdu.
Kimisi “milliyet”ti. Milliyetler özerk cumhuriyet statüsüne sahipti.
Kimisi “etnik grup”tu. Onlara kültürel otonomi verilirdi.
Bir kısmı da “etnografik grup”tu. Yani, bir nevi ne idüğü belirsiz halk. Onlara da “gönüllü” asimilasyon uygun bulunmuştu.

Bu tanımlamaları referans alan “sosyalist” sıfatını kuşanmış milliyetçiler Sovyetler’de yaşayan halkları darma duman ettiler. Ulus-devletlerin acımasızca uyguladıkları asimilasyonist politikaları sosyalist teoriye uygun kılıflar geçirerek aynen hatta fazlası ile uyguladılar.
Sesini çıkarmak isteyenleri de “proleteryanın çıkarları” gereği susturdular, sürdüler, idam ettiler, kurşuna dizdiler.
Bu süreç bütün dünyada üç aşağı beş yukarı böyle işledi. Güçlü olan, iktidarı elinde bulunduran zayıfı ezdi. Asimile etti. Irkçılığı esas alan iktidarlar dünyayı kana buladı. Elbette Türkiye de bu sürecin bir parçası…

***
…’li ……., TBMM’de yapılan parti grup toplantısında “Ama birileri Türkiye’ye kendi isteğiyle bu topraklara yerleşmiş. Gürcüsü, Arnavutu, Karadenizlisi, Lazı… Bunlar kendisine tanınan hakları kullanmak üzere bu ülkede yaşayan azınlıklardır. Ama 15 milyon Kürt, 4 bin yıldan beri bu coğrafyada yaşayan, bu ülkenin geçmişinden günümüze kadar Türkiye Cumhuriyeti’nin temel taşlarından olan, iki halktan biridir” demiş bir aralar.

…. milletvekili …. …. …, “Türk ulusuyla Kürt milliyetini eşit, eş değerde gördüremezsiniz.” demiş.

Bu söyleme karşı çıkan …. milletvekili …., “”Çanakkale’ye bakın. Orada sadece sizin atalarınız savaşmadı. Sonradan bu ülkeyi kendisine vatan edenler, Kafkaslardan, Boşnaklardan gelenler, siz bu ülkenin sahipleri değilsiniz. Haddinizi bileceksiniz. ” demiş.

Her üç söylemin de bir sahibi var. Ama ben bilerek isimlerini ve partileri yazmadım. Bu ifadelerin başına aklınızdaki isimleri koyun.
Sonuç değişir mi?
Bu ifadelerin kimin ağzından çıktığının bir önemi var mı?
Her bir ifade dışlayıcı, ötekileştirici, incitici, korkutucu ve ırkçı değil mi?
Şimdi bunları kimin söylediğini sırası ile yazalım; Ahmet Türk, Birgül Ayman Güler ve Sırrı Sakık.

***
Birine “haddini bileceksin” demek açık bir tehdittir. Üstelik bu bir kişi değil, hatta tek bir halk da değil.
Balkan göçmeni halklar; Boşnak, Arnavut, Türk, Makedon…
Kafkas göçmeni halklar; Abhaz, Adige, Çeçen, Gürcü, dağıstanlı…

Lazlar bu iki grubun dışında. Lazlar tarihin kaydettiği zamanlardan beri bugün yaşadıkları coğrafyanın yerlileri; otokton bir halk. Hoş, Sırrı Sakık bunu bilmiyordur. Bilmesine de gerek yok zaten. Nasıl olsa söylediği her yanlış için puanı kesilmiyor.

***
Bir halkın aslı unsur olması için hangi yıldan beri bu topraklarda yaşıyor olması gerekir?
Türkler 1000 yıldır bu coğrafyada. Ama bu Türkleri göçmen, yabancı, tali unsur, azınlık vs. yapmaz.
Kuzey Kafkasyalılar 150 yıldır Anadolu’da yaşıyorlar.
Balkan göçmenleri huzur içinde, korkusuzca yaşayabilecekleri bir vatan olarak gördükleri için Anadolu’dalar.
Onlar bu toprakların öz evlatları değil mi?
Mesela Çingeneler, kaç yıldır, nicedir buradalar? Bilen var mı?
Mesela, Çingeneler de haddini bilsin mi?
Ya Hemşinliler… Sayıları milyonlarla ifade edilmiyor. Peki, Hemşinliler bu ülkenin temel taşlarından biri değil mi?

Çok nüfuslu ya da az nüfuslu, büyük ya da küçük, göçmen ya da değil, bir halk için “sen asılsın, sen talisin, sen temel taşsın gibi ayrımcı, aşağılayıcı sınıflandırmalar yapmak ırkçılık değil de nedir?

Irkçı olmak için illa da devletlu olmak mı lazım?

***
Adamın biri kahveye dalar. “Var mı bana yan bakan” diye bağırır.
Kimseden ses çıkmaz.
Tekrar bir hışımla bağırır.
Bu sefer arka taraflardan cılız bir ses; “ben varım.” der.
Bizimki adamın yanına gider, kolunu omzuna atar ve tekrar bağırır; “var mı bize yan bakan?”
Ahmet Türk ve Sırrı Sakık’ın halleri de aynen böyle.

***
“En asıl unsur biziz. Türkler geleli henüz bin yıl oldu ama olsun. Onların bileğini bükemiyoruz, onlar da asıl unsur. Diğerleri de haddini bilsin, ayağını denk atsın.”
Birgül Ayman Güler’in söyleminden dolayı CHP’den açık bir özür bekledik, ama gelmedi. BDP’li Sakık’ın sözlerinden dolayı sanırım kendisi ve partisi özür dilemiş.
Ne olursa olsun, özür dilense de dilenmese de bütün bu söylemler bir fikrin dışa vurumudur.
“Toplumları tasnif eden o ırkçı-ulusalcı laflarla birini ötekinden üstün görüyorsanız bal gibi ırkçısınız.”
Demokratım diye avunmanız sizi asla demokrat yapmaz.

* yayıncı, Lazca sözlük yazarı

763190cookie-checkIrkçı olmak için devletlu olmak şart değil

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.