Irkçılık sıradanlaştı..

Bir üniformalı görene kadar. Üniforma sınıflandırmayı anlattığını düşündüm. Üniforma giyen ben eşit değilim, farklıyım imgesini peşin olarak söylüyordu.


Doktora girmek için muayenehanede bekleme odasında oturuyordum, orada da dikkatimi çekmişti. Oda da oturan her kişi doktorun muayene edeceği bir hastaydı, kimin hangi meslek kökeninden geldiği önemli değildi. Eşitti herkes. Sırası gelen hiçbir ayırım olmadan doktor ile görüşmeye giriyordu. Muayene içinde dikkatimi çeken yine üniforma olmuştu, hemşire ve doktorun giymiş oldukları kıyafetler. Evet, onlar bizden farklıydı, farklılıklarını sembolize ediyordu.


Bir tiyatro eserini izlemek için tiyatro salonuna girdim. Elbette önceden bilet alınarak giriliyor, yolda geçerken aa burada şu oyun varmış, girip seyredeyim diyemiyor insan, önceden bilgi alıyor, okuyorsun ve sonunda bilet alıyorsun. Ben de bilet aldım ve oyuna girdim. Orada dikkatimi çeken bir şey olmuştu. Bütün seyirciler eşitti. Önde oturan ve arkada oturan arasına bir fark yoktu. Önündekinin kafasını görüyor insan. Ve sahne. Sahnede oyun oynayanların hepsinin yüzü bize dönüktü, bizim ise kafalarımız o tarafa dönüktü. Seyirci olarak hepimiz eşittik, yoktu aramızda ayırım. Genelde oyunu beğenende, beğenmeyen de istisnalar dışında sonuna kadar izler. Her biri farklı algılamıştır oyunu, fakat o algılayış farkı eşitliğimizi bozmuyor.


Yukarıda saydığım tüm eşit toplumun eşit bireyleri olarak algılarız, fakat bu toplulukların ortak bir özelliği vardır. Bir zaman ile sınırlıdır, belli bir mekan ile kısıtlıdırlar. İnsanlar kendi başlarına tercihleri ile oradadırlar. Her şey sabittir. Ancak herkes kendi ayrı varlığının bütünüyle farkındadır. Bu ortamda her birey aslında aynı gerçeği yaşadıklarının farkındadır. Burada her birey sürekli dalgalanan, çok çeşitli ve yoğun duyguların içinde olduğunun farkındadır. O grubun içinde bulunanlar ortak duyguların oluşmasını sağlayan havadan etkilenirler ve ortak duygular hissederler. Örneğin bir müzik konserinde ritme uygun olarak başlar ve eller bir anda kimse söylemeden ortak hareket eder. Ancak burada aşırı tepkiler görülmeyen göz ile yasaklanmıştır ve belirli hareketi ortak yapabilirler. Memnuniyetlerini alkışları ve ıslıkları ile belirtirler.


Üniformalar eşitsizliği gösteriyor. Peki, askeri birliklerde durum ne olur? Orada da sivil insan eşitsizliği belirler! Alman ırkı içinde Yahudi, eşitsizliği belirtir. %99 Müslüman olan ülkede başka dinden olmak eşitsizliği belirtir. Eşitlik yoktur. Yani toplumlar homojen değildir. Homojen olmayan toplumlarda çatışma kaçınılmaz mıdır?


Farklı olmak çatışmayı davet eder mi? Beyaz şapka giyerek gidip bir tanımadığı adamı, sırf kendisi gibi düşünmediği ve kendisi gibi dini inancı yok diyerek vurması acaba bu heterojen yapının ürünü mü? Çünkü ırkçı davranış içinde olanlar, ırkçı olduklarının ve ırkçı düşündüklerinin dahi farkında değiller. Irkçılık acaba toplum içinde ne zamandan beri sıradanlaştı ve doğal karşılanır oldu?


Gazetelere bakıyorum bir de okuyucu mektuplarına. Bir cinayet ve cinayeti savunanların yazılarına. Bir kına yakmadıkları kalmış, sanırım yakında kına yakılmış kıçlar haberlerine de rastlarız gazetelerde. Üniforma senden olmayan ve farklı olmayı belirtir, seçilmiş ayrı olmak anlamındadır. Seçilmiş olmak demek ne demektir? Kutsal kitaplarda da vardır seçilmiş olmak kavramı, üstünlük mü, yoksa alçaklık mı simgeler. Duruşuna göre değişir, bu üst ya da alt olma durumu. Seçilmiş bir halk, üstün bir halk adına işlenen cinayetler henüz tarih sahnelerinde kanayarak dururken, şimdi de seçilmiş insanların işledikleri cinayeti savunan bir kesim ortaya çıktı. İşlenen cinayet bir seçilmiş cinayetti ve cinayeti seçilmiş biri işliyordu, peki bu işi savunanlar ve hep bir ağızdan katil olduğunu haykıranlar seçilmiş miydi? Kanayan bir yara var ve o yara kanaması durmadı, aksine daha da artmış durumda. Ölen katildir, öldüren masumdur anlayışı hala bu topraklar üzerinde hayat bulmaya devam ediyor. Sanırım en kısa zamanda öldüren kişi bir şekilde tutuklu olduğu yerden çıkarılacak (bu kaçırma yöntemi ile de olabilir, af ile de olabilir) ve Ağca olayında olduğu gibi yeni cinayetlere yol açacaktır.


Cinayete direkt sahip çıkmadan da sahip çıkılır, o da ulusal söylem altında milliyetçilik karışımı gurur duyduğu ırkın söylemleri ile olmaktadır. Irkçılık yaptığının farkında dahi değildir. Irkçı söylemin bu kadar doğal karşılandığı başka ülke göremedim. Onlar geldi ve huzurumuz bozuldu diye bakan ve ne mutlu diye başlayan söylemler de ırkçı söylemler olduğunun farkında değildir. Bu ülkenin birliği için milliyetçilik önemlidir diye beyan verenlerde farkında değil ırkçı olduklarının. Irkçılık günlük yaşantımızda artık sıradan olmuş ve bir arada yaşamı değil, benim gibi yaşamı savunur olundu. Farklılıklar çeşitlilik ve zenginlik olarak algılanmaz hale geldi, birer tehdit olarak görülüyor.


Sokakta insanlara bakıyorum, değişik kıyafetler içinde ve hepsi eşit durumda. Bir anda üniformalı birini gördüm kalabalık arasında ve eşit olmadıklarını hissettim. Eşitlik kavramı da acaba göreceli bir kavram mıdır?


 
—————————
http://www.cemoezkan.de
http://cemoezkan.sitemynet.com
http://www.blogcu.com/cemoezkan

697150cookie-checkIrkçılık sıradanlaştı..

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.