İsrail’e de antisemitizme de karşı olmak: ABD’nin Erdoğan’ı kınaması

Dostlar bu hafta Filistin’de kanayan yara ve yanlış bakış açısını anlatmak istiyorum. Filistin sorunu yalnız Filistinlilerin değil hepimizin sorunu. Sorunun kökeni bir asır öncesine uzanıyor ve sürpriz olmayacak biçimde yine İngiltere’nin parmağı bulunuyor.

BBC Türkçe’de yer alan yazıya göre; İngiltere, eski dışişleri bakanlarından Arthur Balfour’un* kendi soyadıyla anılan 1917’deki “Balfour Deklarasyonu” ile bugün Ortadoğu’da yüzyılı aşkın çözülemeyecek kanlı bir sorun da bırakmış olur. Balfour Deklarasyonu içinde 67 kelimeyle, o dönemde Osmanlı İmparatorluğu’nun bir parçası olan Filistin topraklarında bir “Yahudi ulusal anayurdu” kurulmasının destekleneceği duyurulur. Filistin’in 1948’de, bir Yahudi devleti olarak İsrail ve Filistin Bölgeleri olarak ayrılması da, dünyanın en uzun süren ve en çözülemez siyasi düğümü olan İsrail-Filistin Sorunu’nun yolunu açan süreci başlatmış olur.

Dostlar İsrail, ABD Emperyalizmi ve onun kankası Birleşik Krallık’ın zengin petrol bölgelerini kontrol edebilmek için Filistinlilerin ana yurdunda yarattıkları yapay bir devlet. Haritaya baktığınızda işgalci İsrail’in sınırları içindeki Filistinliler yok denecek kadar azalmış durumda. Filistinlilerin yurt savunması aynı zamanda emperyalizme karşı bir duruştur. Ne yazık ki Filistin Ulusal Yönetimi’nde seçimle belirlenmiş Filistin Parlamentosunda Filistinli paramiliter örgüt ve Sünni İslamcı siyasi parti Hamas (İslamî Direniş Hareketi) çoğunluğu ele geçirmiş durumda. Hamas 1987’de Mısır’daki Müslüman Kardeşler örgütünün Filistin kanadı olarak kuruldu. Hamas’ın güçlenmesiyle birlikte anti emperyalist yurt savunması ağırlıklı olarak Yahudi düşmanlığına (antisemitizm) evrildi.

Aklıselim birisinin İsrail’e karşı çıkarken, günümüzde “nefret suçu” diye de tanımlanan antisemitizme de pirim vermemesi gerekir. Ne yazık ki antisemitizm Filistin’in haklı mücadelesini saptırırken Filistin’in mazlum halkına da zarar veriyor. İsrail protestolarındaki tekbir sesleri bu cehaletin uzantısı. İsrail, ABD ve Avrupa’lı devletlerin her halükarda desteğini alsa da halkların ve STK’lerin protestolarıyla rahat değildi. Şimdi bu sentetik devlet antisemitizm kartını kullanarak anti-İsrail bloğunu parçalamaya çalışıyor. Türkiye’de buna çanak tutuyor. Nasıl mı? Anlatayım dostlar…

Çok değil geçen hafta İsrail, Gazze’ye orantısız güç kullanarak, savaş suçu işleyerek çocuklarda içinde 250’ye yakın sivili katlederken Türkiye de tepki gösterdi. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan 17 Mayıs Pazartesi günü Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde yapılan kabine toplantısı sonrasında yaptığı açıklamada Yahudi bir başbakanın kendisine, “Generalliğimde ne zaman ki Filistinlileri öldürüyordum, bana en büyük zevki o veriyor” dediğini anlattı. Erdoğan “Bunu ziyaretimde Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanına, şahsıma söylüyordu. Bunların cibilliyetinde bu var. Bunlar kan emmekle ancak doyar” diye konuştu.

Erdoğan’ın “İsrailli bir başbakan” yerine “Yahudi bir başbakan” tanımını kullanması ve cümlesini Yahudileri kan emici olarak göstererek sürdürmesi “antisemitizm”dir. İsrail’e böyle karşı çıkılmaz. “İslamcı terörist” tanımına karşı çıkan Erdoğan’ın Yahudilere karşı söylemi ABD ve Batı’daki ciddi basında haber oldu haliyle. Dahası ABD Dışişleri Bakanlığı, Erdoğan’ın bu açıklamalarını antisemitizm olarak niteleyerek Türkiye’nin cumhurbaşkanını kınadı**.

Erdoğan da çok geçmeden bu kınamaya cevap verdi.*** Dostlar Erdoğan’ın yanıtı kendisinin neden kınandığını anlamadığını düşündürttü. Cumhurbaşkanı diyor ki; “Dünyaya hukuk, özgürlük vaazı veren kurumlar ve devletler ise bu zulmü sessizce seyrediyor. Öbür taraftan bize ‘Erdoğan bu şekilde konuşmamalı’ diyorlar. Ne yapmalı? Alkış mı tutmalı? Biz zulmü gördüğümüz yerde en yüksek eda ile haykıracağız… Bir bedel ödenmesi gerekiyorsa bunu da ödemekten asla çekinmeyeceğiz. Bölgemizi kana, ateşe bulayanlara karşı mücadele etmeye devam edeceğiz.”

Kınamaya tepki de tam bir hamaset! Cumhurbaşkanı yüzlerce danışmanına haybeye para ödüyor. Yazık! Üstelik lafla peynir ekmek gemisi yürümez. Tepki, Türkiye’nin İsrail ile yaptığı bütün anlaşmaları iptal etmesi ve ticareti durdurmasından geçer. İlginç olan AKP döneminde ikili ticaret katlanarak büyümüş hep.****
_________________

*1978/80 yılları arasında TC.Kudüs Başkonsolosunun güvenlik görevlisi olarak görev yaptığım başkonsolosluğumuzun bulunduğu sokağın adı da BALFOUR dur. Esen kalın
Hüseyin Doğan

** https://www.dw.com/tr/abd-erdo%C4%9Fan%C4%B1n-yahudi-d%C3%BC%C5%9Fman%C4%B1-a%C3%A7%C4%B1klamalar%C4%B1n%C4%B1-%C5%9Fiddetle-k%C4%B1n%C4%B1yoruz/a-57576599

*** https://www.gercekgundem.com/siyaset/275369/erdogandan-abdye-israil-yaniti-bedel-odemekten-asla-cekinmeyecegiz

**** https://www.evrensel.net/yazi/88708/filistin-yansa-da-ticaret-hep-saglam-israille-ekonomi-hep-tikirinda

 

2516430cookie-checkİsrail’e de antisemitizme de karşı olmak: ABD’nin Erdoğan’ı kınaması
Önceki haberEFLATUN’LA SOHBET
Sonraki haberİsmail Saymaz: Çakıcı’nın sağlık raporunda yazıldığı gibi gelişiyor her şey…
FARUK ESKİOĞLU
Faruk Eskioğlu, (1958, Akşehir) gazeteci ve yazar. 1985'ten bu yana yaşadığı Londra'dan Türkiye'deki ulusal medyaya yönelik muhabirlik, temsilcilik yaptı. Londra'da yayınlanan Türkçe toplum gazetelerinde çalıştı ve bazı gazetelerin kuruluşunda yer aldı. Halen sosyolojik değeri olan haber ve araştırmalara ağırlık veren yazar, halen 2004'te kurduğu Açık Gazete'yi (acikgazete.com) yönetiyor ve köşe yazarlığını sürdürüyor.Eskioğlu, 13'üncü yüzyılın sonunda Horasan'dan Akşehir Maruf köyüne yerleşerek tekke kuran Hasan Paşa soyundan geliyor. Hasan Paşa'nın oğlu Şeyh Hacı İbrahim Veli Sultan'ın "Mülk Allahındır" felsefesiyle Anadolu'da bir ilk sayılan kendine adına kurduğu yoksullara yardım vakfı ise halen faaliyettetir.Eskioğlu, ilk ve orta öğrenimini Akşehir'de tamamladıktan sonra 1979’da AİTİA Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Yüksek Okulu’nu bitirdi. 1984’te Gazi Üniversitesi Ekonomi Fakültesi’nde "master" yaptı. THA’da gazeteciliğe başladı. Aralık 1985’te kendi deyimiyle "siyasi sürgün" olarak geldiği Londra’da ilk 2 yıl baba mesleği kasaplık yaptı. İngilizce öğrendikten sonra medya okudu. Uzun yıllar Nokta dergisi İngiltere Temsilciliği, Hürriyet Londra bürosunda habercilik yaptı. Gazeteciliğin yanısıra 1986-98 arasında grafiker tasarımcı olarak çalıştı. Ayrıca pek çok siyasi afiş ve logo tasarladı.1998’de Türkiye’ye döndü. Hürriyet Gazetesi Ekonomi Servisi’nde haberci ve star.com.tr’de ekonomi editörü olarak görev yaptı. “Basında etik ve toplam kalite yönetimi” üzerine araştırmalar yaptı, bu konudaki konferans ve panellere katıldı.Türkiye’deki 2001 ekonomi krizinde Londra’ya dönerek grafiker tasarımcılık ve gazeteciliği sürdürdü. Toplum gazetelerinden Olay’da genel yayın yönetmenliği yaptı. Londra’da ilk Türkçe internet gazetesini çıkardı ve toplum gazetelerine ilk ajans hizmeti sundu. 2004’te dünya haberleri veren acikgazete.com’u kurdu. İki ayrı toplum gazetesini yayına hazırladı. Türkiye’deki bazı tv kanallarına haber geçti, uzun süre Akşam Londra Temsilciliği’ni üstlendi.Londra'da 2004’te "İçimizden Birisi: Vanunu" başlıklı bir kısa film çekti. Londra'daki toplumu anlatması açısından bir ilk sayılan "Aşkolsun! Adı Aşkolsun" başlıklı belgesel romanı 2007’de Türkiye’de yayımlandı. Türkiye'den 150 ve Kıbrıs'tan 100 yıllık İngiltere'ye göçün anlatıldığı 3 ciltlik "Londra'da Bizim'Kiler" başlıklı araştırması 2019 sonunda çıktı. Eskioğlu’nun Su ve Defne (2004) adlı ikiz kızları bulunuyor.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.