Kadın olduğum için

Dünyayı bilerek bakan kadınlar anlar…O nedenle yaşama yaşam katan kadın ölümsüzdür…

Başlangıçta bütün inanışlarda kadın doğurganlığı kutsanmış. Süreç içerisinde belki de bu yolla ve bilinç çarpıtılmasıyla kendi iç körlüğüne tutsak edilen insan, kendi gerçeğinden ve geleceğinden uzaklaşmış ve kadına cinselliği ayıbı sayılmıştır.

Evet bir ‘’Kutsal Kase’’, ‘’ters piramit’’ olarak tarif edilerek romanlara konu olan kadın rahmi üstündeki esrar perdesinin aralanışı, Dan Brown’nın ‘’Da Vinci Şifresi ‘’ romanının son satırlarında ifadesini bulur :

‘’Unutulmuş sözler, karanlıkta hayalet mırıltıları gibi yankılanıyordu. Kutsal Kase arayışı, Magdalalı Meyrem’in kemikleri önünde diz çökme arayışıdır. Dışlanan kadının ayakları dibinde dua etmek için çıkılan bir yolculuktur.

Robert Langdon içinde uyanan ani bir saygı dürtüsüyle dizlerinin üstüne çöktü.

Bir an için bir kadın sesi duyduğunu sandı…yüzyılların getirdiği bilgelik…toprağın derinliklerinden yukarı doğru fısıldıyordu.’’

Bu alıntıdaki son sözler beni ilgilendiriyor. Kendi sesimi duyuyorum.

Sıradanlık bana sıkıntı veriyor…

Erkek olsun, kadın olsun fark etmiyor sıradan insan bu çağın insanı değil… İnsan değil…

Sıradanlıktan kastım kendine ve çevresine karşı ciddi olmayan , yaşama duyarsız ve ilgisiz kalan, yanıbaşında insanlar ölürken o kendi öz beninin derdinde olan, kurulmuş ve tüketime hazır insan halidir…yani insan olmama halidir…Bunlar aynı fabrikadan çıkmış mal gibiler gözümde…sanki yüzleri yok…her türlü şekilsizler…ne dersen de duymazlar seni , hissetmezler seni, acını sevgini anlamazlar. Bunlar beni ilgilendirmiyor artık.

Bir de son günlerde Sıradanlaşmaya canıgönülden atlayıp duygularından beslendikleri halkın gözünde intihar edenlerin durumu daha da kötü…bunlar ‘’yıldızlı semanın altında uyuyanlara’’ uyuşturucu satan mafya elemanları gibi benim için… Bunlar sevgili Ahmet Kaya’nın sözüyle Şerefsiz bile sayılamazlar Kürt halkının nezdinde …

Beni biz ilgilendiriyor…İnsanı insan yapan tüm değerler ilgilendiriyor beni. Bu değerler de kadın değerleridir artık…Erkeğin baskın devri bitmiştir…

Günlük hayatta çevrenize iyi bakın , kim ne söylüyor ? Neyi nasıl söylüyor ? Neyle ilgili ? Nasıl oturuyor ? Nasıl kalkıyor ? Ne bekliyor ? Ne istiyor ? Ne veriyor ? Ne alıyor?

Konuştuğunuz insanın Şiddet var mı söyleminde ? Her iki lafın başında kadına küfür eden bir insanla kunuşulur mu ? Siz bu insanları gündelik yaşamınızda tanımasanız bile duyduğunuzda ikaz ediyor musunuz ?

Konuştuğunuz insan Evinde nasıl ? Eşiyle çocuklarıyla ilişkisi sizi rahatsız ediyor mu ? Ediyorsa uyarıyor musunuz ?

Anket gibi oldu ama gerçekten sıradanlık bana sıkıntı veriyor…

Artık gündelik ilişkilerimizde sık sık karşılaştığımız ve farkında olmadan kendimizde, konuştuğumuz dilimizde bile izlerini taşıdığımız gizli şiddete dur demenin vakti zamanı gelmedi mi ?

Geldiyse o zaman karşımızdaki insana barışın dilini öğretmek boynumuzun borcudur. Bilmiyorsak öğreneceğiz…Barış kültürünü yaymak için her cümlemizi dikkatli kuracağız…yeni bir dünya kurar gibi…insan sevgisiyle insana yeniden yoldaş olacağız…

Bizim Toplumda ezilenler , ayrımcılığa uğrayanlar, dışlananlar ve yaşamları boyunca kendilerini ikinci sınıf hissedenler kadına kadın mücadelesine yakındırlar. Bu kesimler de çoğunluk olarak cinsiyetçi ataerkilliğin kıskacındadırlar. Ancak yine de kadının: yaşamın her anında üretilen ve bir kadermiş gibi yaşamasına izin verilen bu insanlık dışı durumunda kendilerini görürler. Tek zorluk sisteme karşı bütüncül bir karşı duruş eksikliğidir. Sistem yaşamlarına sinmiştir bunun farkında değildirler. Düşüncede Sisteme karşıdırlar ama farkında olmadan özel ve kamusal alanlarında sistemin yıkıcı etkilerini silme zahmetine girişmezler.. .Kadının cinselliğinden ötürü mağduriyetine, tecavüzlere, recmlere, aile iş yaşamında kadın ve çocuk istismarcılığına, töre cinayetlerine karşıdırlar, ama bir bütün olarak dillerine, kültürlerine hatta din ve ahlak kalıplarına sinmiş ataerkil düşünce va davranışlarını sorgulama ihtiyacı hissetmezler. Büyük bir aymazlıkla böyle gelmiş böyle gider tarzında yaşarlar ama insan haklarını da savunurlar bu arada..

Kadın benliğine ve kadın cinsiyetine ilişkin kültürel ve ideolojik yaklaşımların kendilerini tekrar, tekrar gözden geçirmeleri gerekiyor. Evet gerçekten de dönem geçmişe oranla , hatta bundan birkaç yıl önceki geçmişe göre çok, çok değişti. Aterkil toplumsal zeminin de devri kapanacak ama öylesine sinsi ve parçala böl yöntemiyle devirler tüketmişler ki alışkanlıkların gücünü kırmak kolay olmuyor. Kadın olmak ve son nefesine kadar hücrelerine kadar kadın kalmak mücadelesi biraz zaman alacak.

İçinde bulunduğumuz sürecin dinamikleri bana umut veriyor. Bu güne kadar ve bir süre daha öyle olacağa benzeyen erkek egemen ve sömürgeci süreci tersine çevirmek ancak kadın direnişiyle birlikte insan olma mücadelesinde toplumun tüm kesimlerinde sıradanlaşmaya karşı çıkarak verebileceğimize inanıyorum.

Kadın olmak özgürlüktür !

Nuray Bayındır
nuraybayindir.blokspot.com

753890cookie-checkKadın olduğum için

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.