Kalkan izlenimleri (1)

Ege ve Akdeniz şeridinde yer alan Kaş-Kalkan ve Datça’yı hem denizsuyu temizliği, hem de doğanın en az bozulmuş yöreleri olarak bilirdim ama Kalkan’ın böylesine “bakir” kalacağını
beklemezdim.
Hem çevre…
Hem doğanın muhafazası…
Sonra doğal denge, yapılaşma ve bitki-ağaç örtüsüne saygı gösterme…
Arsız ve gözü kara siyasetcinin nüfuz edemediği nadir cennet köşelerden biri Kalkan.
Ama hiç bir zaman Cote d’azur veya Cannes sahilleri değildir sanırım.
Herkesin bir cenneti vardır.
Kendisine göre tanımlar ve o yöreler dünyada bilinir.
Görmedim ama ukalalık da etmemeliyim.
Cote d’azur Fransızların ve Avrupalıların cenneti olabilir.
Ama Kalkan bizim cennetimiz.
Herkesin cenneti kendine.

Sanırım 12 yıl kadar önce bir gün konaklamak zorunda olduğum ve sadece “göz değdirme” mertebesinde gördüğüm Kalkan’ı ilk keşfedenlerden biri olan ünlü sanatcı Erkut Taçkın’ın yerinde rakı-balık-kalamar üçlemesiyle geç saatlere kadar laflamış ve bu şirin beldenin “havasına-suyuna” bayılmıştık.
Sudan kasıt, içme veya şehir suyu değil.
Deniz suyu.
Denizin böylesina mavi-lacivert kıvamında olanına nadir rastlanır sanırım.
Böylesine cennet bir koy çevresinde ise belde suyunun olmaması ayıplanacak bir durum.
Çünkü Kalkan’ın su sorunu ayyuka çıkmış.
Herkes yeni seçilen belediye başkanının gözünün içine bakıyor:
“Hani verdiğin sözler…” dercesine.
Bir önceki belediye başkanının ihmallerini, hatalarını, vurdumduymazlığını hatırlatıyor halk yeni başkana..

Evet konuyu dağıtmayayım.
Kalkan’a Ağustos ayı başında ikinci gidişim bilinçli tercihimizdi.
Ailecek bir kısa tatil niyetiyle uzandık Kalkan’a…
Çok sevdiğimiz bir aile dostumuz Kerim Karacaoğlu’nun tavsiyesi ve ısrarı ile Patara Prince Oteline yerleştik.
Meğer Patara Prince ve Clup Patara kompleksi ödül alan bir mekanmış.
Bilmeden geldik ve öğrendik ki, İstanbul’lu Yüksek Mimar Turhan Kaşo Patara Prince ve Club Patara Evleri projesiyle İtalyanlar tarafından “Devlet Liyakat Nişanı” ile taltif edilmiş.
Yani ödüllü Turhan Kaşo, Kalkan’a emsalsiz bir mekan kazandırmış.

Bu yazıda Prince Otel ve Club Patara evlerinden çok çok bahsedeceğim ama bu alandaki bitkilerin çeşitliliğini, deniz kıyısındaki platoların nasıl değerlendirilmiş olduğunu, koyu mavi sulara dalarken “deniz gibi deniz” diyebileceğiniz bu pastoral tabloyu herkesin görmesi gerektiğini baştan söylemeliyim.
“Anlatmak değil, yaşamak lazım” derler ya aynı türden bir kompleks burası…
Güvenli.
Personeli güleryüzlü.
Misafirleri mutlu.
Otel değil, adeta kendi eviniz…
(devam edecek)

1626720cookie-checkKalkan izlenimleri (1)

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.