Kalkan İzlenimleri… (II)

Patara Prince Oteline bir kere giren kolay kolay dışarı çıkamaz derler ama bal gibi çıkılıyormuş meğer.
Kalkan’ın çevresindeki koylarda ve yakın ada sahillerinde yüzmek için…
Yeni yeni yerleri görmek için…
Patara sahillerini keşfetmek için.
Bir de 27 yıldır Kalkan’da “tek kişilik ordu” gibi mücadele veren sevgili dostum ve Açık Gazete’deki köşedaşım Önder Elitez’in Türkevi’ni ziyaret için…

“Eski Ev” veya Türkevi’nden çok, Önder’in hayatının ön plana çıkarılması farz galiba.
Çünkü hayatı roman gibi gerçekten…
Gerçi biraz Cervantes’in Don Kişot’unu andırır yaşamı var geçmişten kalan, ama tam değil.

Herkes ezbere bilir…
Cervantes’in romanında Don Kişot, İspanya’da yaşayan bir köy asilzadesidir.
Cesurdur ve haksızlıklara karşı mücadele verir.
Bizim Önder de cesur ve mücadelecidir…
Üstelik köylüdür.
Ama asilzade değil, halk çocuğu köylü.
Öyle kıytırık köylü değil, Kadıköy’lü.
Kalkan’da, İspanyadaki gibi yeldeğirmenleri olmasa bile bizim yerli Don Kişot’umuz, yörenin gelişmesi, güzelleşmesi için yerel yöneticilerle devamlı karşı karşıya gelir.
“Tek Kişilik Ordu”nun hem komutanı ve hem neferi olarak onlara karşı mücadele bayrağını her zaman dalgalandırmak ister Önder.
Sorunları dile getirirken kaleminin ucunu daima sivriltir.
Kalkan sevdalısıdır.
Onun için doğruları yazıp çizmeye gayret eder.
Dikinedir ama doğrucu Davut’tur aynı zamanda.
Ne yapıp yapar Kalkan’ın sorunlarını dile getirmek için çırpınır durur.
Tabii arkasında güçlü kadın Selma’sı olduğu için de çoğunlukla başarılıdır Önder Elitez.
Hem de şanslıdır Selma’yı bir tesadüf eseri bulduğu ve evlendiği için…
Bir başka şansı, “ortak ürünümüz”dedikleri kızı Zirve’nin varlığıdır Önder ve Selma’nın.
Haksızlık etmeyeyim, Selma ve Önder’in ilk evliliklerinden olan evlatları da mevcut mutluluk fotoğrafını tamamlamaktadır.

Gelelim Türkevi’ndeki yaşantıya yönelik enstantanelere..
Küçücük ama sıcacık Türkevi pansiyonunda yerli-yabancı misafirleriyle hemhal olur Selma ve Önder Elitez.
Tabii kızı ve oğlu da yaz mevsimi boyunca lojistik desteği eksik etmezler anne-babalarından.
Türkevi bir sembol mekandır Kalkan’da.
Yediden yetmişe herkesin bildiği.
Herşeyin doğallıkla sunulduğu, paylaşıldığı bir mekan.
Selma Elitez’in söylediği gibi, “Paylaşıldıkça çoğalmanın” mutluluğunu tatmak üzerine inşaa edilmiştir karı-kocanın yaşam felsefesi.

Burada bir soluk almam gerekiyor.
Karı-koca Elitez’ler bizi bir gece bu mekanın bahçesinde, doğal bir ortamda ailecek ağırladılar.
Eski büyükelçilerimizden Sadi Çalışlar’ın da bulunduğu gecede karides güveç, ahtapot salatası, deniz börülcesi ve Çupra’nın eşliğinde içtiğimiz rakı ve beyaz şarabın tadı damağımızda kaldı.
Sohbetin tadı daha başkaydı….
Sayın eski büyükelçi ve diplomat Çalışlar’ın görüşlerinin de…
Hem de ne sohbet…
Siyasetinden ekonomisine kadar.
Derin mi derin bir sohbet.
Keyif veren bir sohbet.
Güzel insanlar tanıdığımız için Türkevi’nden mutlu ayrıldık ailecek.
Yine gideceğimize de söz verdik ayrılırken.
Galiba bağımlılık yaptı güzel gecenin sohbeti.
Rakı masasındaki mezelerin muhteşem aroması da bağımlılığı katmerleştirdi galiba.
Hem de kat kat…
(devam edecek)

1626730cookie-checkKalkan İzlenimleri… (II)

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.