Şubat başında Kalkan Kalamar koyundaki villa skandalını haberleştirip belgeleriyle yayınlamıştık. Bu haberimizin ardından konu meclisin gündemine taşınmış, CHP Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllü, İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın yanıtlaması istemiyle TBMM’ne yazılı soru önergesi vermişti.
Anımsayanlar olacaktır ancak kısaca anımsatmakta yarar var… Kalamar koyundaki imar alanı dışındaki zeytinlik 130 dönüm tarım arazisine, yasalar dolanarak 34 tane villa yapılmış, bununla da kalmayıp yasal düzenleme olmadan ilk yüz metreye çivi dahi çakmanın yasak olduğu kıyıya tecavüz edilmiş, villaların kıyıya doğru uzanan bölümlerine havuzlar ve iskeleler yapılarak kıyı yasası da delinmişti. Tarım arazisi niteliğinde olan imar dışı alanlarda yalnızca “tarımsal amaçlı yapı”lara izin verilmesini hükme bağlayan yönetmelikler de hiçe sayılarak; kümes, mandıra, tarım ürünlerin işlenebileceği küçük üretim atölyeleri ve çiftlik evi gibi yapılar olması gerekirken Kalamar koyuna mesken ruhsatı verilerek 34 tane villa yapımına başlanmıştı.
Villaların büyük bölümü eski ANAP ve AKP Muğla Milletvekili ve TBMM Çevre Komisyonu Üyesi Hasan Özyer’e ait bir şirkete aitti. Bir kısmı eski bir bakan’ın kardeşine, geriye kalanıysa Kalkan’ın AKP’li eski Belediye Başkanı Mustafa Şalvarlı’nın iş ortağına ait olduğu söylenen şirketin üzerine kayıtlıydı.
KALAMAR’DAKİ PARSELDE DÖRDÜNCÜ ORTAK KİMDİ?
Haber için yaptığımız araştırma sırasında dikkat çeken unsurlardan birisi de, Kalamar koyundaki beşer dönümlük parsellerden ikisinin, eski ABD Kongre Üyesi ve birkaç yıldır Kalkan’daki yazlığında yılın bir bölümünü geçiren Stephan Solarz ve diğer üç Amerikalı’nın bulunmasıydı. Solarz’ın parsel ortakları arasında, dünyayı yöneten örgüt olarak tanımlanan CFR (Dış İlişkiler Konseyi) yöneticisi ve ünlü bir Yahudi tarihçisi olan Jehuda Reinharz ile New York Times yazarı ve aynı zamanda Ortadoğu uzmanı olarak bilinen Richard Bernstein adı öne çıkıyordu. Ancak kayıtlarda adı geçen dördüncü kişinin kimliği hakkında kayda değer bir ipucuna ulaşamamıştık. Solarz’ın parsel ortakları bir şekilde onunla işbirliği yapmış olan isimlerden oluşuyordu. Ve sonunda bir kadın olan dördüncü ortağın gizemi de çözüldü…
KAYITLARDAKİ YANLIŞLIK BİLİNÇLİ Mİ YAPILDI?
Tapu kayıtlarında adı “Margaret Mary Griele” olarak geçen Amerikalı kadın asıl adı
“Margaret M Grieve”di ve uzun yıllar Bank of America’nın Genel Hukuk Danışmanlığı görevini yürütmüştü. Kayıtlardaki bu yanlışlığın bilinçli yapılıp yapılmadığını bilmiyoruz ancak Grieve’in Solarz’la olan bağlantısı, Solarz’ın bir dönem başkanlığını yürüttüğü Asya Fonu’na, ya da diğer bilinen adıyla Orta Asya-Amerikan Girişim Fonu’na (CAAEF) dayanıyordu. Grieve’in bir kartviziti de Asya Fonu’nun yönetim kurulunda görev almasıydı. İsterseniz Asya Fonu’nun resmi web sayfasından edindiğimiz izlenimlerle kuruluşun amaçlarını kısaca aktaralım…
1994’te kurulan fon, Sovyetler Birliği sonrası Avrasya ülkelerinde demokrasiyi geliştirme ve serbest piyasa ekonomisine geçişi Amerikan çıkarları lehine yönlendirme amacı güdüyordu. Kırgızistan, Özbekistan, Türkmenistan, Kazakistan ve Tacikistan gibi ülkelerdeki Amerikan yatırımlarından tutun da, sivil toplum örgütlerinin yönlendirilmesine, öğrenci burslarından küçük işletmelere kredi sağlamaya kadar birçok alanda faaliyet yürüten kuruluş, milyonlarca dolar fonu manüple ederek bölgede Amerikan çıkarlarını temsil etti.
İşte Bayan Grieve’in böylesi bir kuruluşun yöneticilerinden biri olduğu ortaya çıktı. Peki Grieve’in Kalkan’la ne ilgisi olabilir?
WASHİNGTON’DA ‘TÜRK EMLAK PİYASASINDA FIRSATLAR’ PANELİ
Bu sorunun yanıtını aramak için de 2006 Mart’ında Washington’un gösterişli otellerinden Mandarin Hotel’in lobisinde verilen bir davete uzanalım. Türk Amerikan İş Konseyi’nin her yıl düzenlediği etkinliklerin içinde dikkat çekici bir yemek vardı. Türkiye’nin Amerikalı Dostları ve Patara’nın destekleyicilerine verilen Gala yemeğinde “Patara’yı Yeniden Keşfetmek: Şöhretli bir Geçmiş ve Parlak bir Geleceğe Giden Yol ” başlıklı etkinliğin yanında dikkat çeken bir diğer oturum ise “Türk Emlak Piyasasında Fırsatlar” başlığını taşıyordu. İşte Türk ve Amerikan iş dünyasının yanı sıra, savunma sanayinden askeri çevrelere, diplomatlardan siyasilere kadar en üst düzeyde ve geniş bir katılımın olduğu Mandarin Otel etkinlikleri, dönemin Amerikan Genelkurmay Başkanı Peter Pace’in iki ülke şerefine kaldırdığı kadehin ardından süren ritüellerle son bulmuştu. Ve bu etkinliklerin önemli konukları arasında Nina ve Stephan Solarz’ın yanında Margaret M Girieve’in adı dikkat çekiyordu.
YURTTAŞ’A ÇİVİ ÇAKMAK YASAK, SİYASİLERE VİLLA YAPMAK SERBEST
Türk emlak piyasasındaki fırsatların bir oturuma konu edilmesinin çarpıcılığını bir kenara not edip, Kalkan’a geri dönelim. Solarz’ın Beyaz Saray olarak tanımlanan Kalkan’daki villasında her yıl yüzlerce konuğu ağırladığını söylüyor Kalkanlı emlakçılar. İş ve siyaset çevreleri, gazeteciler, diplomatlar ve diğerleri… Solarz’ın son birkaç yıldır Kalkan’ı yaşamakla kalmayıp, “yaşatmak” için de uğraştığını biliyoruz. Yapıp sattığı villaların ünü okyanus ötesine aşmış bile. Kalamar koyunda yükselen villaların ihtişamı bunun göstergesi niteliğinde ancak gelin görün ki, sıradan yurttaşın çivi çakmasına bile izin verilmeyen güzelim kıyılarda nüfuzlu siyasiler ultra lüks villa kondurmakta bir beis görmüyorlar.
Sonuç olarak toparlayarak söylersek, Patara’yı Amerikan demokrasisinin kaynağı olarak gösteren habere imza atan New York Times yazarıyla, CFR yöneticisi ve eski iş arkadaşlarının ahbap çavuş ilişkisiyle Kalkan’ın Kalamar koyunda buluşması ne garip tesadüf değil mi? Üstelik eski bakanlar, milletvekilleri ve daha birçok yerli figüran da bu oyunda boy gösteriyor.
Acaba hangi üçüncü dünya ülkesinde böyle bir oyun sadece seyredilirdi?
Bu sorunun yanıtı, başta bölgedeki yöneticiler olmak üzere tüm yetkililerin boynunda kamu vicdanı adına asılı duracaktır.