Kalkanlı Solarz, neden Ankara’ya ABD büyükelçisi olamadı?

Kalkan’daki villanın Kürt açılımıyla olan ilgisini geçen hafta yazmıştık. Ancak adeta Türk devletinin lobicilik için ödediği paralarla inşa edilen bu villanın her taşının altından yeni bir olay ortaya çıkıyor. Daha doğrusu her taşın altında bir olay yatıyor.

Eski ABD Kongre üyesi yeni Kalkanlı Solarz ailesinin Türk siyaset adamlarıyla ve Türkiye’nin dış politikasıyla ilgilerini aktarmıştık. Ama bu ilişkinin yerel boyutlarına fazla değinmemiştik. Tabi Asya’dan Afrika’ya, Kafkaslardan Ortadoğu’ya Stephan J. Solarz’ın ilişkilerini aktarırken, gerçek bir Türk dostu (!) olan eşi Nina Solarz’a neredeyse hiç değinmemiştik.

Patara’nın koruyucu melekleri!

Nina Solarz, Kalkan’daki villalarından kuş uçumu 15 dakikalık mesafede bulunan antik Patara kentindeki Likya Federasyonu meclis binasının Amerikan demokrasisine esin kaynağı olduğunu öğrenir öğrenmez, hızla kolları sıvayıp, 2005 yılında Washington’da bir vakıf kurar.

Vakfın adı da ilginçtir: “Patrons of Patara- Patara Hamileri”

Vakfın adından da anlaşılacağı üzere, Patara’nın hamiliğine soyunan Nina Solarz, Amerika’da Patara kazılarını desteklemek için değişik etkinlikler düzenler ve para toplamaya başlar.

Nina Solarz’ın kazıları desteklemek amacıyla Patara adına kurduğu vakıfta ne kadar para topladığını ve bu paraların nasıl kullanıldığını kesin olarak bilmiyoruz. Ancak Nina Solarz’ın para toplama konusundaki sicilinin pek de parlak olmadığını biliyoruz.

Bayan Solarz’a zimmet suçlaması

Patara Hamileri, Nina Solarz’ın Türkiye’ye ilişkin kurduğu ilk yardım kuruluşu değildir.
Bayan Solarz, 1990’ların başında Türkiye’deki kadın örgütleriyle yakın ilişkileri olan Türk Kadını’nın Amerikalı Dostları Derneği’nin de yöneticisidir. Ancak 1992 yılında beklenmedik bir gelişme olur ve bir sabah Amerikan gazeteleri Bayan Solarz’ın adının karıştığı zimmet skandalıyla çalkalanmaya başlar. Haberlerin ayrıntılarında, Türk Kadınının Amerikalı Dostları Derneği’nin yöneticisi ve Brooklyn senatörü Stephan J. Solarz’ın eşi Nina Solarz’ın derneğin topladığı yardım paralarının bulunduğu hesaptan 7500 doları zimmetine geçirdiği ve o dönem 63 yaşında olan Bayan Nina K. Solarz’ın; 1 yıl göz hapsi, 50 saat toplumsal sorumluluk hizmeti ve 25 bin 300 Dolar para cezasına çarptırıldığı aktarılır. Ayrıca 1,5 yıl hapis cezası alabileceği de aktarılan ayrıntılar arasında yer alır.

Wyman Enstitüsü’nün danışmanı…

Bayan Solarz’ın adının karıştığı bu skandal Amerikan siyasi çevrelerinde büyük eleştirilere neden olur. Çünkü Bayan Solarz, Amerikan Yahudi toplumunun yakından tanıdığı göz önündeki bir isimdir ve David S. Wyman Soykırım Araştırmaları Enstitüsü’nün de Danışma Kurulu Üyesidir. Bu gelişme Türkiye’yi de yakından ilgilendiren ayrıntılar içerir. Çünkü Türk devleti o günlerde Nina Solarz’ın kocasıyla Ermeni lobisine karşı Türkiye’nin çıkarlarını kollamak adına lobicilik anlaşmasını yinelemek üzeredir. (Bu lobicilikle ilgili ayrıntıları daha önceki yazıda aktarmıştık.) Zimmet skandalının ardından başlayan hukuki süreçle ilgili haberler Amerikan basınında yer almaya başlayınca, o dönem Hürriyet’in Washington Temsilciliğini yürüten Esen Ünür, gelişmeleri içeren bir haber hazırlar ve haber, “Zimmetçinin eşi Türkiye’nin lobicisi” başlığıyla 17 Ekim 1997 tarihli Hürriyet’te yayınlanır.

Rahmi Koç’u kızdıran haber…

Hürriyet’te yer alan bu haber Solarz’ların Türkiye’deki dostlarını çok kızdırır. Aslında haberde yer alan skandalın ayrıntılarından çok haberin Türkiye’de kullanılmasıdır kızdıran.

Solarz’ların 20 yılık dostu işadamı Rahmi Koç, Hürriyet’e bir açıklama gönderir ve bu haberin yayınlanmasını eleştirir. Yalçın Bayer Rahmi Koç’un açıklamasının önemli bölümünü 23 Ekim 1997 tarihli Hürriyet’teki köşesinde “Solarz gerçek bir Türk dostudur” başlığıyla yayınlar. Rahmi Koç sitem dolu açıklamasında; “Dostum Şükrü Elekdağ Bey Washington Büyükelçisi iken, Kongre üyesi Steven Solarz’ı, tahminen 20 sene evvel bana gönderdi ve ilk defa bizim evde yemekte tanıştım. Sonradan Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı oldu. Türk dostudur ve Türkiye’nin çıkarlarına ve ehemmiyetine samimi olarak inanmış ve buna gönül vermiştir. Her platformda memleketin menfaatini koruduğu gibi, ambargonun kalkmasında, Ermeni lobisinin susturulmasında, Kongre’yi Türkiye aleyhine herhangi bir karara gidilmemesine ikna etmede önemli roller oynamıştır. Bugün İsrail ile yakınlaşma, kendisinin vaktiyle temelini attığı girişimlerden doğmuştur. Dolayısıyla böyle bir manşetin atılması, hem Türk hem de şahsi dostumuz olan Steven Solarz’ı eminim ki rencide etmiştir” sözleriyle
üzüntüsünü dile getirir.

Ankara’ya büyükelçi olacaktı

Rahmi Koç’u oldukça üzen bu zimmet skandalı, Amerikan yönetimi tarafından da göz ardı edilmeyecektir. Clinton döneminde Beyaz Saray’ın Ankara’ya büyükelçi olarak atamayı planladığı isim olan Stephan Solarz’ın koltuğu eşi Nina Solarz’ın adının karıştığı zimmet skandalının ardından sallanmaya başlar. Ardından da ABD vizesi almak isteyen ancak suç dosyası hayli kabarık olduğundan dolayı bu isteğini gerçekleştiremeyen Hong Kong’lu bir işadamının yaptığı para yardımıyla adı gündeme gelir ancak dönemin Amerikan basınında çıkan yorumlara göre Solarz bu işten ustaca sıyrılmayı başarır. Ardından Beyaz Saray Solarz’ı Sudan’a özel elçi olarak atamayı düşünür. Ancak Solarz Amerika ile ilişkileri geliştirmek isteyen işadamlarına “özel danışmanlık” yapmayı daha uygun bulur. Bir danışmanlık şirketi kurar ve yılın bir bölümünü Kalkan’daki villasında geçirmeye başlar.

Bayan Solarz’ın kurduğu Patara Hamileri vakfına geri dönersek, vakfın Patara kazılarına nasıl bir destek sağladığını bilmemekle beraber, adı böylesine skandallara karışan bir yardım meleğinin (!) öncülüğünü yaptığı girişimin ayrıntılarını bilmenin hem bölge insanının hem de Türk kamuoyunun hakkı olduğunu dile getirmek durumundayız…
*Bu konudaki gelişmeleri aktarmayı önümüzdeki günlerde sürdüreceğiz.

1195910cookie-checkKalkanlı Solarz, neden Ankara’ya ABD büyükelçisi olamadı?
Önceki haberGenelkurmay’a Jitem sorusu
Sonraki haberTürk vatandaşına motosikletli pusu
YUSUF YAVUZ
YUSUF YAVUZ (GAZETECİ-YAZAR) Isparta, Sütçüler'de doğdu. 1990’da edebiyatla ilgilenmeye başladı. Deneme ve inceleme tarzındaki ilk yazıları 1996 yılında 'Atatürkçü Ses' Dergisi’nde yayımlandı. Aynı yıl yerel ölçekte yayın yapan kanallarda 'Dönence' başlıklı radyo ve televizyon programları hazırlayıp sundu. 1999 yılında Antalya'da kurulan Müdafaa-i Hukuk Dergisi’nde yazmaya başladı. 2001’de Gazete Müdafaa-i Hukuk’ta Muhabir-Temsilci olarak görev aldı. Daha sonra adı 'Yeniden Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk' olan dergiyle bağını temsilci-yazar olarak sürdürdü. 2001-2007 yılları arasında Kaş Kitap Şenliğini organize ederek başta çocuklar ve gençler olmak üzere yöre insanının kültür, sanat ve edebiyat çevreleriyle buluşmasını sağladı. 2005 yılında Muğla ve Antalya arasındaki sahil bandında yaşanan yabancılara toprak satışına ilişkin yaptığı araştırmalar önemli etkiler yarattı. Deneme, inceleme, röportaj, düz yazı, haber ve yorumları; Cumhuriyet Akdeniz, Odatv, Yeni Harman, Edebiyat ve Eleştiri, Yolculuk, Evrensel, Atlas, Magma, Aydınlık, Birgün, Açık Gazete gibi dergi ve gazetelerde yayımlandı. Antalya merkezli VTV Televizyonunda, Pelin Gel Ağan'la birlikte 'İki Ağaç İçin' adıyla 16 bölümden oluşan bir program hazırlayıp ve sundu. Kanal V Televizyonunda, Biyomühendis Çağlar İnce ile birlikte, Yörük kültürünü ve tarihsel köklerini ele alan 'Islak Çarıklar' adlı belgesel haber programı hazırlayıp sundu. Araştırma yazılarından bazıları, 'Yer Bize Çimen Verdi' ve 'Darağacına Takılan Düşler' adıyla belgesel filmlere de konu olan Yavuz, şu sıralar 'Islak Çarıklar' adlı bir belgesel haber programı için çalışmalarını sürdürüyor. Ağırlıklı olarak arkeoloji, çevre, kentsel dönüşüm ve tarım konularını ele alan çalışmalar yapmayı yazılı ve görsel medyada sürdüren Yavuz, yıkım politikalarıyla tarımdan hayvancılığa, kültürden mimariye kırsal yaşamın dönüşümünü ele alan araştırma yazılarıyla tanınıyor. Ziraat Mühendisleri Odası Basın Ödülü, Çağdaş Gazeteciler Derneği Belgesel ödülü, Türkiye Ziraatçılar Derneği Tarım ödülü, Kubaba Derneği kültür hizmeti ödülü'nün yanı sıra Türkiye Ormancılar Derneği gibi çeşitli meslek odası, kurum ve kuruluşlar tarafından ödüle layık görülen Gazeteci Yusuf Yavuz, Likya'dan Teke yöresine uzanan coğrafyadaki su kültürüne ilişkin uluslararası bir sanat projesinin de danışmanlığını ve metin yazarlığını üstleniyor.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.