Kaçmak mı, yönlendirmek mi ?

Küre, TDK Sözlüğüne göre, bütün noktaları merkezinden aynı uzaklıkta ola bir şekil ya da yüzey alanıdır. Dünya, hiçbir zaman küre olmadı. Olmayacak da. Peki, “küreselleşme” deyince ne anlıyoruz?


Küreselleşme, dünya üzerindeki iletişimin, para ve mal akışının hızlanması sürecidir. Bu açıdan küreselleşme, hızlı bir değişim ve dönüşüm süreci, bir kültürel etkileşim ve iletişim devrimi çağıdır.
Küreselleşme, ekonomik, sosyal, teknolojik, kültürel, siyasal ve çevresel açıdan bütünleşmenin, entegrasyon ve dayanışmanın artması anlamına gelmektedir. (http://tr.wikipedia.org).
Küreselleşmenin hız kazanarak gündeme taşınması ve kavram üzerinde tartışmalar yapılma başlaması, özellikle son yüzyılda gerçekleşti.


Son yüzyılda tartışılmaya başlasa da küreselleşmenin tarihi çok eskilere gider. Küreselleşmeyi yaratan en büyük olay, tekerleğin kullanılmaya başlaması ve yazının bulunmasıdır. Ulaşımda ve iletişimdeki bu devrimler, küreselleşmenin temellerini oluşturmuşlardır.


Bugün anladığımız anlamda küreselleşmenin ortaya çıkmasında, yazı makinelerinin keşfi ve kullanılmaya başlaması ile telgraf haberleşmenin önemi çok büyüktür. Matbaanın bulunması ve telgraf direklerinin dikilmeye başlaması ile iletişimde küreselleşme açısından büyük bir atılım gerçekleştirilmiştir.


Matbaa ve telgraf devrimi sonrasında telefonun icadı, hava ve deniz ulaşımının kolaylaşması, televizyon haberleşmesi ve canlı yayınlar, küreselleşme için çok önemli kaynaklar oluşturmuştur.


Küreselleşmenin son boyutunda iletişim sektöründeki yenilikler ve başta da internet iletişiminin keşfi gelir. Bu süreç, dünyanın küçük bir küreye dönüştürülmesi anlamında çok önemli bir atılım olmuştur.


Küreselleşmenin birçoklarımızca tepki duyulan diğer boyutu, ekonomik anlamda ülkeler arasındaki mal ve para alışverişinin önündeki sınırların kaldırılması olmuştur. Ulus-ötesi şirketlerin ortaya çıkması, uluslararası para transferinin ve bankacılığın gelişmesi, borsaların küreselleşmesi, IMF ve WTO gibi küresel ekonomik ve ticari örgütlerin etkinliklerinin ve güçlerinin artması, dünyayı her parçası birbirine yakınlaşmış küçük bir küreye dönüştürmüştür.


Küreselleşmenin önem verilmesi gereken bir boyutu da “küresel değerler” olarak “küresel kavramlar”ın yaşamımıza hızla girmesi olmuştur. Katılımcı demokrasi, insan hakları, ekoloji, çevre bilinci, hayvan hakları ve nükleer silahsızlanma gibi küresel değerler, bütün dünyanın her köşesindeki birey ve kurumların ve özellikle sivil toplum örgütlerinin birbirleriyle aynı idealler uğruna mücadele etmesi ve örgütlenmelerine kaynaklık etmiştir. Bu süreçte küreselleşme, sivil toplumun güçlenmesine, demokratik katılıma ve modernite ötesi kavramların tartışılmaya başlamasına da kapıyı aralamıştır.


Sözün Özü, küreselleşme, yalnızca ekonomide yaşanan bir süreç değildir. Ona tavır alarak bir yere varamayız. Her alanda küreselleşen ve küçülen bir dünyada yaşadığımızın bilincinde olmalı, küreselleşmeyi eleştirerek bu değişimi önleyeceğimiz yanılgısına düşmemeliyiz. Küreselleşmiş bir dünyada yaşadığımızın bilincinde olmalı, bu süreci yönlendirmeli ve iyiye doğru dönüştürmeli, değişime ve dönüşüme sırtımızı dönmemeliyiz.

705170cookie-checkKaçmak mı, yönlendirmek mi ?

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.