Bunca virüs varken, bunca mikrop havalarda uçuşurken, rahatsızlanmamak mümkün mü? Muafiyet de yok… Bu kadar hizmetten sonra, göz göre göre eriyip gidiyor koskoca kamu vicdanı…
Tüyü bitmemiş yetimi zaten yitirmiştik, sütten çıkmış ak kaşıkların da çoğu paslanmıştı, aklıselimin ise ne aklı, ne de selimliği kalmıştı… Ama muhtaç olunmaması gereken o meşhur namertler ise mitoz bölünme ile çoğalmaktaydılar…
Kamu vicdanı, müzmin rahatsızlığı sonunda artık bağışıklık sistemini de yitirdi, ne şok tedaviler iyi geliyor, ne antikor takviyesi, ne de organ nakli tutuyor…
Kendisini 80 milyar dolar çarpan hortumcuların, damardan hortumla girip katater tedavisi gerektirdiği ve devlet hastanelerindeki bir dizi yanlış operasyonlar sonunda yatağa düşen kamu vicdanı, son zamanlardaki muktedir yolsuzluklara dokunulmazlık sendromundan enfeksiyon kapıp tedavi edilmekteyken, şimdi de bünyeyi içerden kemiren semptomlar nedeniyle yoğun bakıma alındı…
Rahatsızlığı arttıkça bir de hassaslaştı ki sormayın… Virüsler şimdi de doku uyumsuzluğu gösterip, en sağlam organlara bulaşmaya başladı kanserojen bir etkiyle…
Yaşar mı, yaşamaz mı zaman gösterir ama yaşarsa ve büyük bir anıt gibi dimdik durursa bu bulaşıcı hastalığı yener 6 ay içinde…
Diğer tarafta radyasyonlu yolsuz para yağmurları ile sulanmaktan vıcık vıcık hamur haline gelen kurtlu un stokları, çevre kirliliğine yol açıp, mikrop saçarlarken, devleti kullandığı sabit bir başbakan eskisi, zaman aşımından dolayı sıyırıp mutlu mesut yaşarken konağında, bir diğeri kendi partisinde nefes darlığı yaratıp, yaş haddinden dolayı yalısında ağırlanırken, ama diğer tarafta 50 yılını bu ülke için dağda bayırda düşman hücrelerle mücadeleye vermiş bir büyük anıta, daha önce üniversiteye bulaşmış antilaisist sarılık mikrobu sıçratılarak by pass yolu açılıyorsa,
Vah benim güvencesiz, aşısız , muafiyetsiz kamumun haline…
Artık ya ölecek vicdan , ya yargılanacak savları savcının…
