Tamam, kabul; bu virüs bizi fena çarptı, hepten şaşırttı, insanlığımızdan çıktık.
Biz eskiden ne güzel dedikodu eder, verip veriştirirdik.
Şimdi öyle mi ya, 2 metre uzaktan konuşmanın tadı mı kaldı!
¨E, yazıyorsun ya işte!¨ demeyiniz, rica ederim yazmayan mı var şimdi; onun da kıymeti eksik.
Virüsle beraber bildik o eski dünyamıza ait ne varsa hepsi elimizde alınacak diye korktuk; korkuyoruz.
Ne güzeldi, eskiden neler konuşur, neler yazardık!
‘Yeni Normalimiz’ bu olacak diye bunu devrimci bir değişim sanmak gafleti modernleşmecilerimizi hemen sarıverdi.
Onlara Marshall Berman’ın ¨Katı Olan Her Şey Buharlaşıyor¨ başlıklı kitabını salık vermeli; lakin baştan sona okurlar mı, emin değilim…
Bizim bildik eski dünyamızda Kanada’nın First Lady’si, of course yani, Kraliçe II. Elizabeth’tir; şüphe mi var!
Bir de başbakanlık yarışındaki muhafazakâr ve liberal partilerin liderlerinin eşlerini dikkate almalıdır. Onlar, günlük siyasetin baş hanımefendileri…
Onların gölgede kaldığını sanmayınız, asıl oylar sanki bu hanımefendilere veriliyor.
Alın, mesela, şimdiki Başbakanın, hani ilk seçildiği zamanlarda enerjisi fazla olduğundan sık sık amuda kalkan, şınav çeken, boks maçı yapan, tek el üzerinde hop hop zıplayan, o yakışıklı delikanlı Justin Trudeau’nun eşi Stephanie, ne yazık ki düşük bir kamusal profil çizdi, ortalıkta hiç gözükmedi.
Bizler de onun hangi ojeyi sürdüğünü, topuklu ayakkabısının yüksekliğini, eteğinin mini mi yoksa midi mi olduğunu konuşamadık; tadı damağımızda kaldı. Stephanie’nin Kanada kamusuna bunu yapmaya ne hakkı vardı, Allasen; bizi mahrum etmeseydi.
Ancak, ümidi kesmemeli, Trudeau’nun rakibi geliyor: İlerlemeci Muhafazakâr Parti’nin adayı olacağı hemen hemen kesinleşmiş gibi görünen 1965 doğumlu Peter MacKay!
Bu arada ilerlemeci muhafazakâr nasıl olunur demeyin, olur.
MacKay tabii henüz partinin başına geçmiş değil, fakat neredeyse Reis gibi onun sözünü herkes dinliyor, öyle ki şimdi parti başında olan fakat gidici Andrew Scheer’in esâmesi bile okunmaz olmuştur.
Ortanın Solunda duran Liberal Parti’nin şimdiki Başbakanını terleteceği belli; hızlı geliyor. Onun gelişine eşlik eden ise Başbakan seçilir seçilmez, Kraliçe II. Elizabeth’in hükümet başkanının eşi olarak First Lady ilan edilecek olan Nazanin Afshin-Jam Kay’in üzerinde dikkatler şimdiden toplandı.
Nazanin Afshin, hani Türkçeyle söylesek, Nazenin Afşin Hanım, İran asıllı Kanada vatandaşı.
2003 yılında Dünya Güzellik Yarışmasında Kanada’yı temsil etmişti, ne yazık ki, listeye giremedi ama Kanada Güzeli olarak unvanı bulunuyor.
O yarışmada benim favorimdi müstakbel First Lady’imiz; beni dinleyen yok zaten.
Tuttular, birinciliği İrlanda güzeli Rosanna’ya verdiler; fakat bu ayrı bir mevzudur, lafzımın direksiyonunu kırmayalım, lakırdıyı asfalttan çıkartmayalım.
İran asıllı Nazenin Hanım Katolik olarak yetişmiş, üniversitede siyasal bilimler okumuş, insan hakları üzerine eylemci-örgütleyici olarak ön saflarda adı geçmiş, entelektüel bir kadın. Trudeau’nun rakibini, MR.MacKay’in elini bu yönleriyle kuvvetlendiriyor.
Üstelik gözü pek, Kanada Hava Kuvvetleri’nden yedek subay derecesinde pilot brövesi de var, uçak uçuruyor ki, bana mısın demiyor.
Biraz mankenlik, foto modellik de yapmış; e, yakışır tabii…
MacKay’in Başbakanlık hevesine daha üç sene var; gelecek seçimler 2023’de. Erken seçim olmazsa elbette…
¨Olmaz buralarda anacığım o dediğiniz¨ diyesim var; demokratik krizler yaşanmaz da, o yüzden hayal kurmayınız.
Ancak üç yıl sonra Kanada’nın First Lady’si olacak görünen Nazenin Hanım bunun işaretlerini doğru okumuş, anlamış, görmüş ve hissetmiş olmalı ki şimdiden adımlarını ona göre atıyor.
Podyumdaki manken kızların Cat Walk-Kedi Yürüyüşü değil bu dediğimiz, eşini makamına hazırlıyor.
¨Yuvayı yapan dişi kuştur¨ sözüne mealen, denilebilir ki, adama başbakanlık yolunu açan da karısıdır.
Şimdi, ¨Kadın adamı vezir de eder, rezil de!¨ diye lakırdımıza biraz daha yama yaparsak haddimizi aşacak ve hem feministleri kızdırıp hem de atasözleriyle konuşan Sancho Panza’nın durumuna düşeceğiz.
Perdeyi yıkıp eylemeden viran, iyisi mi sözümüze burada nokta koyalım hemân…
