Beş gün sonra bir “12 Eylül” daha geçecek. 27 yıl önce “Türkiye’yi karartan”, “bir kuşağı yok eden”, “insan haklarını ayaklar altına” alan 12 Eylül Cuntası ile Türkiye’nin hala hesaplaşamamış olması “AB üyesi olma yolunda kendini demokratik olarak tanımlayan” bir ülke için yüz karası bir durum.
12 Eylül Cuntacıları güya “irtica tehlikesine” karşı koruduklarını iddia ettikleri ülkede yobazları güçlendirmekten bile çekinmediler. Cumhuriyet için “baş düşman” olarak gösterdikleri örümcek kafalı yobazları gençlik hareketini, işçi hareketini ve ülkede demokrasiden yana tüm çabaları ezmek için kullandılar.
Aynı ABD’nin SSCB’ye karşı yaratıp, beslediği “El-Kaida Canavarı” gibi onlar da tüm anti-demokratik planlarını daha kolay gerçekleştirebilmek için gerektiğinde bir takım krallıkların parasıyla finanse edilen yobazları saldılar ülkeye.
Türkiye’de beş bine yakın trajı olan bir gazetenin Avrupa baskısına verilen ilanlara bakacak olursak durumun ne derece vahim olduğunu da görebiliriz: “Dünyaca ünlü medyum Şehzade Hoca-Politika, ekonomi, spor ve iş dünyasının vazgeçilmez ismi Şehzade Hoca-Sevgi, aşk, para, iş, kısmet açma, nazar, büyü bozma ve ailece her türlü soru ve sorunlarınıza, sırlarınıza, çözüm ve çareler bulmada tecrübem ile yardımcı olurum. Yıldızname, astroloji ve dünyada ilk kez fotoğraftan bakım-…”. Yanlış okumadınız bu ilan Türkiye’nin en iddialı gazetelerinden birinde basılabilmekte.
Bir başkası neden olabileceği sorunlar açısından çok daha düşündürücü: “Medyum Ahmad-Evlilik danışmanlığı, evlilikte yaşanan tartışmalar-Kara büyü ile iflas, düşman korkusu, çocukların söz dinlememesi-Ruhani liderimizin gücü ve dualar sayesinde her türlü derde deva olunur-Dikkat: Kutsal dualar ile şeker hastalarına ve de migrende kesin çözüme ulaşıyor inşallah-…”.
Bir gazete bu ilanları basıyor. Okurları da okuyup sorunlarının çözümü için bu ilanları verenlerin zilini çalıyorsa ve de onlar da “her derde deva olup” bol para kazanıyorlarsa ben de ancak “Kenan Paşa’ya maşallah” diyebilirim. İşte “12 Eylül’cülerin” Türkiye’yi getirdikleri nokta bu! 1980 ve 1984 yılları arasında ülkenin bu hale gelmesi için gerekli temellerin atılmasına yardımcı olanlardan hesap sorulabilmesi için “ben de Medyum Ahmad’a mı, yoksa Şehzade Hoca’ya mı gitsem acaba?” Onların yardımı ile belki onlara dünyanın parasını verenleri ikna eder de “12 Eylül Zulmü’nden” hesap sorulmasını sağlayabiliriz!
İşte 12 Eylül sonrası “Yeşil Sermaye” böyle soyabildi Avrupa’da yaşamakta olan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını. Ve o yobazlar hala dini ustaca kullanarak soyabilmekteler bu insanları. Korkarım bu durum sadece Türkiye dışındaki TC vatandaşları için de geçerli değil.
Beceriksizlikleri ile boşalmasına neden oldukları barajları dua ederek doldurmaya çalışan yöneticilerin tekrar, tekrar seçilebildikleri bir ülkeyi bu hale getirenler lütfen öyle “laikliği savunuyoruz” falan diye konuşmalar yapmasınlar.
12 Eylül Cuntacıları eserleri ile ne kadar gurur duysalar azdır! Yazık ettiler bu güzel ülkeye!
