Kars’ta binlerce kaz neden öldü

YUSUF YAVUZ / AÇIK GAZETE – Geçtiğimiz yaz 20 binden fazla kaz ölümünün gerçekleştiği Kars’taki üreticiler, yetkililerden bu sorunun yanıtını bekliyor. Küçük üreticinin kaz ve tavuk üretimi azalınca tırlar dolusu endüstriyel et ve yumurta kente girerken, üretim artınca tırlarla dışarıdan gelen ürünler azaldı…
Türkiye’nin en önemli hayvancılık merkezlerinden biri olan Kars ve çevresi küçük üreticilerin geçim kaynağı olan kazıyla da ünlü. Lezzetiyle Kars kazı, özellikle kış aylarında yöre insanı için önemli bir besin maddesi olmasının yanında aynı zamanda küçük üreticilerin de geçim kaynağı. Ancak geçtiğimiz yaz yaşanan kaz ölümleri üreticilerin kâbusu oldu. Kars ve Ardahan’da Temmuz ayında binlerce kazın ölmesinin ardından yetkililer kuş gribi şüphesiyle kazları toplayıp imha etti. Üreticiler 20 binden fazla kazın öldüğünü dile getirirken, olayın üzerinden dört ay geçmesine karşın yetkililerden resmi bir açıklama yapılmadı. Endüstriyel yem, ilaç ve vitamin desteğine ihtiyaç duymadan kendi ürettikleri yemlerle kaz besiciliği yapan üreticiler, kent dışından getirilen kazların ‘Kars kazı’ diye satılmaya başladığını belirterek, “Bu bir oyun, Kars ve çevresindeki kaz üretimini yok etmek istiyorlar” görüşünü dile getiriyor.
 
‘473 KAZIM TELEF OLDU, 200’DEN FAZLASINI ÇÖPE ATTIM’
Karsta kaz yetiştiriciliği yapan Yasin Çetin, geçtiğimiz yaz yaşanan toplu ölümlerden en çok mağdur olan üreticilerden biri. Temmuz ayında yaşanan toplu ölümlerde 500’e yakın kazının öldüğünü dile getiren Yasin Çetin, “Bu yaz Kars ve çevresinde 20 binin üzerinde kaz telef oldu. Kuş gribi var dediler başka da bir açıklama yapılmadı. Benim 473 tane kazım telef oldu. 200’den fazlasını çöpe attım, bunlar hesaba girmedi. Yetkililer bize bir kâğıt verip, ‘üretim durdurulmuştur’ diyorlar ancak neden durdurulduğunu açıklamıyorlar. Üretici ne yapacak, Çok özür dilerim, hırsızlık mı yapsın. Kazları telef olan çoğu üreticinin paraları ödenmemiş” diye konuştu.
‘HASTALIK VARSA YETKİLİLER AÇIKLAMA YAPSIN’
Bize kimse bir bilgi vermiyor, kaz üretimine de engel koyuyorlar” diyen Çetin, toplu ölümlerin ardından Kars dışından getirilen kazların ‘Kars kazı’ diye kentte satıldığını, ayrıca internetten de pazarlandığına dikkat çekerek, şunları söyledi: “İnternet üzerinden Kars kazı diye satılan kazlar buradaki üretimi olumsuz etkiledi. Fiyatların da düşmesine neden oldu. Kars’ta gerçekten bir hastalık varsa; bu kaz olabilir, sığır ya da başka bir hayvan olabilir, yetkililer çıkıp açıklama yapsınlar ve ‘Şu hastalıktan dolayı biz komple kaz üretimini durdurduk’ desinler. Ancak böyle bir açıklama yok. Eğer kaz üretimine yasaklama getirilecekse dışarıdan getirilip de Kars kazı diye satılanlara da yasaklama getirilsin. Biz de halk olarak anlayalım. Benim kazlarım imha ediliyor, çöpe atılıyor, bir başkasınınkine bir şey yapılmıyor. Bir şey daha söyleyeyim, ben hastalık var dedikleri kazlardan en az 20-25 tanesini yedim. Benimle birlikte onlarca kişi de yedi. Eğer bir hastalık olsaydı ben ölmüş olurdum. Ancak hiçbir olumsuzluk yaşamadık.”
 
‘KARS ÇEVRESİNDEKİ KAZ ÜRETİMİNİ YOK ETME PLANI’
Kars’ta endüstriyel kanatlı hayvan üretimi yapılması için girişimlerin olduğu yönünde duyumlar aldıklarını dile getiren kaz üreticisi Yasin Çetin, “Biz bu yaşananların çiftçiyi zor duruma sokarak Kars ve çevresindeki kaz üretimini yok etme planları olduğunu düşünüyoruz. Burada doğal ortamında kaz yetiştiren insanların elinden ekmeğini alıp büyük firmaların önünü açmak istiyorlar. Ben her yıl binin üzerinde kaz yetiştiriyorum. Sadece arpa ve ot ile besliyorum. Dışarıdan herhangi bir hazır yem almıyorum. Kendi ürettiğimiz arpamızla kendi kazımızı besliyor, geçimimizi sağlıyoruz. Biz şaşkın durumdayız. Burada çoğu ailenin 200-300 civarında kazı var. Küçük çiftçiler iflas edip bitecek ardından hormonlu, ilaçlı ürünler gelecek. Biz bunu görüyoruz” diye konuştu.
‘ÇOCUKLARIMI KAZ ÜRETİP SATARAK OKUTTUM’
Yetişkin ağırlığının 2, 2,5 kilogramı bulan yağıyla ünlü Kars kazının bölge halkının ekmek kapısı olduğunun altını çizen Çetin, kazın yumurtası, tüyü ve ciğeri gibi değerli ürünlerinin de değerlendirilemediğine işaret ederek, “İnsanlar kaz yetiştirip satarak çocuğunu okutuyor, elektrik faturasını ödüyor, harçlığını çıkarıyor. Ben de kaz üretip satarak çocuklarımı okuttum. Benim çevremde en az 50 kişi çocuğunu kaz parası ile okuttu. İnsan kendi bindiği dalı nasıl keser. Bunu anlamıyoruz. Üretim olmasa hiçbir şey olmaz. Bunlar bir oyundur. Üreticiye destek verilirse kazın yumurtası, tüyü ve ciğerini de değerlendirebiliriz. Neden kaz tüyünün de ekonomiye katkısı olmasın. Kaz ciğerinin kilosu 75 dolara kadar satılabiliyor. Kaz ciğer B12 vitamini deposudur, azot içerir. Azot olmasa yeryüzünde hiçbir şey yaşamaz. Ama bizim burada bütün bunlar heba oluyor, kazımızın hiçbir şeyini değerlendiremiyoruz. Biz hepimiz bu bölgenin çocuklarıyız. Ürünlerimizi burada değerlendirebilsek bizim dışarıda ne işimiz var?” görüşünü dile getirdi.
KOÇULU: ‘ÜRETİMİ KORUMANIN YOLU TEDBİRLİ OLMAKTAN GEÇİYOR’
Kars bölgesinin yerel lezzetleri konusunda organik üretimden çiftçi örgütlenmesine çalışmalar yapan Boğatepe Çevre ve Yaşam Derneği Başkanı İlhan Koçulu, kaz ölümleri ve tarımsal üretim konusunda sorularımızı yanıtladı. Kırsaldaki üretimi kendi koşullarında korumanın yolunun tedbirli olmaktan geçtiğinin altını çizen Koçulu, “Yirmi yıldır gıda egemenliği konusunda yerel bir ekonomi hedefledik. Adım adım da bunu yapmaya çalışıyoruz. Bize önceleri Macar fiği satıyorlardı, önce hibe olarak verdiler, ardından satmaya başladılar. Ancak bu tohumlar hibritti, ikinci yıl tohum vermiyordu. Bunu anlayınca kendi yerel tohumlarımıza döndük. Biz Şu aşamada 570 üreticiyle birlikte çalışıyoruz. Bu çalışma neticesinde çok az ürünü dışarıdan almaya başladık. Tohumumuzu kendimiz üretiyoruz, gübreye para vermiyoruz. Tohuma ve gübreye para vermediğimiz için ilaç alımı da bitti. 16-17 yıldır çiftçilerle konuşa konuşa bu bilince vardık ve tarımsal ilaçlardan uzaklaştık. Bu yüzden ben ne düşündüğümüzden çok ne yaptığımız üzerinden konuşmayı tercih ediyorum. Biz kendi kendimize yeten, doğayı sömürmeyen ve üzerinde baskı kurmayan; doğayı sevip, okşayıp destekleyen bir gıda sistemi kurmaya çalıştık. Bizimkisi bu. Yapılacak şey de bu. Şimdi köyde turizm yapıyoruz. Ne kadar eski bina varsa hepsini düzenledik. Birini müze, birini bitki kurutma atölyesi, birini de misafirhaneye dönüştürdük” diye konuştu.
‘YEREL ÜRETİM KURUTULUNCA TIRLARLA ET VE YUMURTA GELİYORDU’
Kars bölgesinde yaşanan kaz ölümlerine de değinen Koçulu, şüpheli ölümlerin ardından yetkililerden tedaviye yönelik bir müdahale beklentisi içinde olduklarını ancak kazların itlaf edilmesi yoluna gidildiğini belirterek şöyle konuştu: “Kaz ölümlerinin görünen yüzü bu. Ancak bu ölümlerin görünmeyen tarafında başka şeyler olduğunu düşünüyorum. Kuş gribi iddialarıyla yerel üretimi kuruttukları dönemden sonra Kars’a dışarıdan endüstriyel üretim olan 4 tır et, en az 6 tır dolusu da yumurta geliyordu. Ancak bu kırımın ardından köylüler benim de hiç beklemediğim bir performansla yeniden üretmeye başladı. Herkes 50-100 tavuk yaptı. Geçen yıl kış aylarında köylerden haftalık 5-6 bin yumurta sadece bana geliyordu. Bu üretim yeniden canlanınca kendi kendime ‘gidip bir bakayım hele gene dışarıdan tırlarla yumurta geliyor mu?’ dedim. Baktım bir iki zincir markete ve çok az yumurta geliyor. Endüstriyel tavuk satışları düşmüş, dışarıdan gelen etin de yumurtanın da eski satışları yok. Ardından kendi kendime ‘yeniden bir hastalık çıkar buralarda, getirirler’ diye düşündüm. Geçen kış içimden geçti, yazın da hastalık geldi buralara.”
 
‘KAZ ETİ YOKSUL AİLELERİN PROTEİN İHTİYACINI KARŞILIYOR’
Hayvan ölümleri belirli yerlerde olduğuna dikkati çeken Koçulu, Susuz ve Arpaçay’da ölümler olurken Göle’de olmadığını, iç kesimlerdeki dağ köylerinde ise kaz ölümleri yaşanmadığını belirterek, “Kaz, Kars bölgesinde yoksul ailelerin temel protein ihtiyacını karşılayan bir üründür. Kaz kesilir, ayağından ciğerine her şeyi tüketilir. Haftada bir tane kaz bir ailenin bütün protein ihtiyacını karşılar. Diğer taraftan da kadının ev harçlığıdır. Yılda 50 kaz satar, bir tanesi 150-160 lira; toplamda 7-8 bin lira yapar. Bu kadının ev harçlığı, çoluk çocuğunun, kocasının kışlık cep harçlığı çıkıyor. Her ev birer küçük aile üretimi yapıyor. İşte bunun önüne geçmek için aklımızdan geçen, belki doğru belki yanlış şeyleri yaşıyoruz. Ama ateş olmayan yerden de duman çıkmaz. Bunun için ne konuşacağımızdan çok ne yapacağımız daha önemli. Gıdana egemen olacaksınız” dedi.  
Konuyla ilgili bilgisine başvurduğumuz Kars Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü yetkilileri, açıklama yapma yetkilerinin bulunmadığını dile getirmekle yetindi.
*(Fotoğraflar: İHA)
2146190cookie-checkKars’ta binlerce kaz neden öldü
Önceki haberHem AKP’nin hem de Ensar Vakfı’nın yetkilisi!
Sonraki haberGediz Deltası UNESCO yolunda
YUSUF YAVUZ
YUSUF YAVUZ (GAZETECİ-YAZAR) Isparta, Sütçüler'de doğdu. 1990’da edebiyatla ilgilenmeye başladı. Deneme ve inceleme tarzındaki ilk yazıları 1996 yılında 'Atatürkçü Ses' Dergisi’nde yayımlandı. Aynı yıl yerel ölçekte yayın yapan kanallarda 'Dönence' başlıklı radyo ve televizyon programları hazırlayıp sundu. 1999 yılında Antalya'da kurulan Müdafaa-i Hukuk Dergisi’nde yazmaya başladı. 2001’de Gazete Müdafaa-i Hukuk’ta Muhabir-Temsilci olarak görev aldı. Daha sonra adı 'Yeniden Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk' olan dergiyle bağını temsilci-yazar olarak sürdürdü. 2001-2007 yılları arasında Kaş Kitap Şenliğini organize ederek başta çocuklar ve gençler olmak üzere yöre insanının kültür, sanat ve edebiyat çevreleriyle buluşmasını sağladı. 2005 yılında Muğla ve Antalya arasındaki sahil bandında yaşanan yabancılara toprak satışına ilişkin yaptığı araştırmalar önemli etkiler yarattı. Deneme, inceleme, röportaj, düz yazı, haber ve yorumları; Cumhuriyet Akdeniz, Odatv, Yeni Harman, Edebiyat ve Eleştiri, Yolculuk, Evrensel, Atlas, Magma, Aydınlık, Birgün, Açık Gazete gibi dergi ve gazetelerde yayımlandı. Antalya merkezli VTV Televizyonunda, Pelin Gel Ağan'la birlikte 'İki Ağaç İçin' adıyla 16 bölümden oluşan bir program hazırlayıp ve sundu. Kanal V Televizyonunda, Biyomühendis Çağlar İnce ile birlikte, Yörük kültürünü ve tarihsel köklerini ele alan 'Islak Çarıklar' adlı belgesel haber programı hazırlayıp sundu. Araştırma yazılarından bazıları, 'Yer Bize Çimen Verdi' ve 'Darağacına Takılan Düşler' adıyla belgesel filmlere de konu olan Yavuz, şu sıralar 'Islak Çarıklar' adlı bir belgesel haber programı için çalışmalarını sürdürüyor. Ağırlıklı olarak arkeoloji, çevre, kentsel dönüşüm ve tarım konularını ele alan çalışmalar yapmayı yazılı ve görsel medyada sürdüren Yavuz, yıkım politikalarıyla tarımdan hayvancılığa, kültürden mimariye kırsal yaşamın dönüşümünü ele alan araştırma yazılarıyla tanınıyor. Ziraat Mühendisleri Odası Basın Ödülü, Çağdaş Gazeteciler Derneği Belgesel ödülü, Türkiye Ziraatçılar Derneği Tarım ödülü, Kubaba Derneği kültür hizmeti ödülü'nün yanı sıra Türkiye Ormancılar Derneği gibi çeşitli meslek odası, kurum ve kuruluşlar tarafından ödüle layık görülen Gazeteci Yusuf Yavuz, Likya'dan Teke yöresine uzanan coğrafyadaki su kültürüne ilişkin uluslararası bir sanat projesinin de danışmanlığını ve metin yazarlığını üstleniyor.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.