KARSU ve CUKUNFT

Biz bu Festivali, gençlerle kapattık. Bu yazı ile de 2015’de, 25 yılda buluşmak üzere, “Şehrin Caz Hali” ne ara veriyoruz. Caz devam ediyor. Gittikçe de yaygınlaşıyor. İzlediğimiz konserlerde salonların dolu olması, bunun en açık delili oluyor.

Caddebostan Kültür Merkezi. Salonun akustiği yetersiz olsada, bu salonda Festival’in bazı programları yer alıyor. İki yıldır gazeteler de haberlerini izliyorum. Türkiye de konserleri de oldu. Geçtiğimiz dönemde bir CD’si de çıktı. Tanımak ve izlemek, bu Caz Festivali’n de gerçekleşti.

Sahnede bir genç kız, Daha 24 yasında. Heyecanlı. Pozitif enerji ile yüklü, alabildiğine sevimli mi sevimli. Sahneye ilk kez çıkan genç bir öğrenci gibi. İddiasız, kendinden emin ve sıcak. Hollanda’da yaşıyor, bir Türk. Türkçe’yi, konuşurken aksanından hemen kendini de ele veriyor. KARSU. Gitar, saksafon, davul ve bas dan oluşan dört kişilik bir grubu var. Saksafonun yerini bazen klarnet alıyor. Orkestrası içinde, klarnet ve saksafonu kullanan, Daniel Mester sürkleyici. Programa alınan eserler çoğunlukla bizden. Bir Ege’ye bir karadeniz’e uzanıyoruz. Dğudan Hazar kıyılarına kadar da gidiyoruz. Türküler, şarkılar, caz tınılarına karışmış, yeniden yoğrularak bize dönüyor.

KARSU, çoğunlukla piyanosunun başında, bazen eline melodikasın alıyor. Mikrofon ortada, piyanonun başında, şarkılarını söylüyor. Sahnede diğer ennstrümanların yanına, orkestra elemanlarının arasında dolaşıyor. Heyecanlı, ama rahat. Sürekli gülmseyen, sevinç çığlıkları atan, haylaz bir öğrenci görünümü de var.

Hollanda’dan, ABD’den ve Türkiye’den anılarını aktarıyor, müzik yolculuğu ile birleştirerek. İçten ve sıcak. Yukarıdan bakan değil, içimizden biri. Sokak da beraber yürüyoruz bazen. Bazen bisikleti ile o Hollanda sokaklarında pedal çeviriyor.

Genç yaşına karşın, değişik ülkelerde değişik sahnelerde yer almış, festivallere katılmış. Besteliyor, aranje ediyor, piyanosu ve melodikası ile çalıyor ve söylüyor. Çocuksu bir sevimlilik, coşku ve heyeceni ile de seyirci ile hemen diyaloğunu kuruyor. Sesi caza uyumlu ve bizden eserleri caza uyarlayarak yorumlaması da, sesinin rengine uygun. Ancak bazen biraz ölçü kaçıp, bağırma noktasına gelebiliyor. Bundan çok kısa sürede hemen vazgeçmesi gerekir diye düşünmeden kendimi alamadım.

Bende asıl bıraktığı izlenim ise bir kabare-caz sanatçısı. Bizde ki, Nardis ya da Babylon benzeri küçük caz klüplerinde soyesi, oyun ve müzik, birlikte çok uyumlu olur diye de düşündüm. Sahne hakimiyeti, vücud dilini kullanışı, konuşurken yüz mimikleri ve vurgulayışı, bir tiyatro sanatçısı gibi aynı zamanda.

Konser den çıktıkdan sonra, Aziza Mustafa ZADEH’i düşündüm. 20 yıl kadar önce Ankara’da, Sevda Cenap And Müzik Festivali’n de izlemiştim. Geçtiğimiz ay Ankara da yine izledim. Müthiş güzel bir ses ve piyano hakimiyeri. Tuşların üzerinde adeta dansediyor. Caz formunda sesinin rengini alabildiğine kullanarak söylediği, Aşık Veysel’in “Uzun İnce Bir Yoldayım” i yorumlayışı, 20 yıl önce de, geçen ayda harika bir yorumdu. Bunu CD’sinde de seslendiriyor, ancak sahnede adeta o yolculuğa çıkıyor ve katılıyorsunuz. Azeri sanatçı, bu türküyü yorumlarken Türkçeyi de son derece iyi kullanarak yorumluyor. Sesinin yavaşlığı ile yüksekliğinide iyi ayarlıyor.

KARSU’nun ses rengi ve bizim türkülerimiz ve şarkılarımızı düzenlemesi, tınılarımızı yorumlayışını değişik ve güzel bulduğumu da belirtmek isterim. Sesini kontrolü geliştirdiği oranda, neden bir ZADEH gibi olmasın. Genç sanatçımız KARSU’yu izlemeyi sürdürmek gerek. En azından sahnde onun heyecanına kapılarak, tınıları ile yolculuğa çıkma güzel. Ona bu yolculuğunda başarılar dileyelim. Türkiye’ye geldiğinde sahnede de bir izlerseniz, CD’de ki yorumları ile sizde onunla yolculuğunuzu sürdürebiirsiniz.

“Şehrin Caz Hali” sadece İstanbul da sürmüyor. Geçtiğmiz yıllarda da, Ankara’ya da bazı etkinlikler taşınıyordu. Şimdi ise İstanbul’dan çıkış gençlere yönelik gerçekleşiyor. Değişik kentlerdeki üniversitelerin kampüslerinde, gezici caz da var. 9 ayrı kentte, 9 Üniversite de, 9 konser. Bu hafta Edirne, Çanakkale, İzmir ve Denizli ile devam ediyor. Cuma akşamı, Eskişehir de, Anadolu Üniversitesi’nin Sinema Salonunda konserlerini gerçekleştirdiler. Konser gününden önce, biletler bitmişti. Bilet bulamayıp bekleyenler de dışarıda kalmadı, gelmeyen veya ayrılan yerleri, doldurdular.

Kampüste Caz’ın konuğu her konserda aynı. Polonyalı genç bir grub,CUKUNFT Gruba birde bu konserler dizisine, Türkiye’den bir bateri daha katılıyor. Elektro Gitar, davul, klarnet ve trompet’den oluşan 4′ lu grub, böylece beslenmiş oluyor. Sanki seçilen eserlerle, Polonya’dan Makedonya’yı dolaşıp, tanıdık tınıların yer aldığı bir saati geçen bir konser gerçekleştirdiler. İzleyiciler dinamik öğrenci gençler olunca, sahnedeki gençler de doğal olarak coşuyorlar. Grubun sürükleyicisi Klarnet, Pawel Şzamburski, sahne hakimiyeti, klarneti kullanımı ve seyirci ile iletişimi son derece başarılı bir sanatçı. Grubun diğer üyeleri de bir uyum içinde ve başarılılar. Kendi sololarını yaparken de bunu bir kez daha gösterdiler.

Konser süresince caz tınıları bize hep adeta tanıdık geldi. Bir coğrafya da yoğrulan müzik gerçekleştirdiler diyebiliriz. Konser programı için hazırladıkları eseri icra ederken öylesine başarııydılar ki, eser sanki bir türkü melodisi değil, caz için düzenlenmiş gibiydi. “Bitlisde Beş Minare”yi kendilerine özgü bir caz dili ile yeniden düzenlemişlerdi. İzleyicilerin yoğun alkışları, bu başarılı düzenlemenin gerçekleştiğinin, bir başka göstergesiydi.

Sanatçıların yanlarında getirdikleri sınırlı sayıda ki CD’lerin, kelimenin tam anlamıyla kapış kapış gitmesi ve bitmesi, kurulan diyaloğun bir başka güzel örneği oldu.. Sanırım, Eskişehir buluşmasındaki bu yoğunluk ve sıcaklık, önceki konserlerde de gerçekleşmiştir. Bundan sonra ki konserlerde de gerçekleşecektir. Kampüste Caz için, bu grubun seçilmesi, doğru ve başarılı bir seçim olmuş diye de düşünüyorum.

Bir çeyrek döneme ulaşmak üzere, 25 yıl da daha geniş bir programla karşılaşacağımızı şimdiden söyleyebiliriz. Zorlu Center’ın büyük salonunu bile dolduran (izleyemediğim) programlar da bunun bir göstergesi.

Bu caz Festivali’n de, örneğin trompet sanatçımız Erden Bilgen’in, arp sanatçımız Çağatay Akyol’un, piyano sanatçımız Hakan Ali Toker’in gruplarının yer almasının, doğru bir seçim olacağını ve festivale ayrı bir renk katacağını da, düzenlyicilerin hoşgörülerine sığınarak, belirtemeyi bir görev addediyorum.
24.yıla noktayı böylece, bu sütunda koyuyoruz. 2015 sonbaharında da, 25.Yıl Akbank Caz Festivali etkinliklerini, “Şehrin Caz Hali”ni paylaşmak üzere diyelim.

______________

Ankara. 10 Kasım 2014. Pazaretesi [email protected]

1567330cookie-checkKARSU ve CUKUNFT

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.