Kasımlar Barajı: beklentiler ve gerçekler…

Isparta ve Antalya sınırlarında inşa edilmesi planlan Kasımlar Barajı ve HES projesine ilişkin tartışmalar sürüyor. Sütçüler ve Manavgat ilçeleri sınırlarında uygulanması düşünülen projeyle ilgili ÇED Yönetmeliği kapsamında gerçekleştirilmesi gereken ‘Halkın Katılımı Toplantısı’ 22 Aralık 2011 tarihinde gerçekleştirilmişti ancak toplantı ‘usul hataları’ nedeniyle yapılan itirazın ardından ileri bir tarihe ertelenmişti. Resmi olmayan bilgilere göre Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, ertelenen toplantının 27 Ocak 2012 tarihinde yeniden yapılması için düğmeye basmış. Kasımlar’da yapılması planlanan ÇED toplantısı bir çok açıdan yakında izlemeyi gerekli kılıyor. Çünkü ilk toplantıda, su altında kalması beklenen Darıbükü köyünden hiç kimse katılmamış, ‘yetkililer’, projeyle ilgili halka ayrıntılı bilgi vermekten çok, dilek ve temennileri not etmiş, ‘yaparız, ederiz’ türünden vaatlerden öteye geçilmemişti. Çünkü toplantıda bulunması gereken firma yetkilileri ‘kar yağdı’ gerekçesiyle Kasımlar’a gelmemişlerdi.

KOLAYCA GÖZDEN ÇIKARILMAMASI GEREKEN VADİ

Bölgenin kaderini derinden etkileyecek böylesine kapsamlı bir proje için yöre halkının sadece kulaktan dolma bilgiler ve vaatler üzerinden bir kanaat yürütmesi büyük bir handikap. Bölgenin nüfus ve üretim dengelerinin son derece kırılgan olması bir yana, eşsiz güzellikteki doğası ve biyolojik zenginliği barajın projelendirildiği Yukarı Köprüçay Havzası’nın, -getirisi ne olursa olsun- kısa vadeli yatırımlar uğruna kolaylıkla gözden çıkarılmaması gerektiğini ortaya koyuyor.
Bölge halkının projeyle ilgili beklentileri ve ortaya çıkabilecek olası sorunları irdelemek için Kasımlar Barajı’yla ilgili yüklenici firma tarafından hazırlanan ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na sunulan ‘ÇED Başvuru Dosyası’nın içeriğini incelemek, ÇED süreci başlayan proje için sağlıklı bir fikir yürütmeye katkı sağlayacaktır. Çünkü Kasımlar Barajı’yla ilgili yüklenici firmanın a’dan z’ye taahhütlerini içeren başvuru dosyası, aynı zamanda konuyla ilgili halka yönelik yapılması gereken bilgilendirmeleri de kapsıyor.

BÖLGE HALKI PROJEDEN NE BEKLİYOR

Projenin etkileyeceği Kasımlar, Darıbükü, İbişler ve Bucakdere köylüleri proje hakkında neredeyse hiç bir bilgiye sahip değiller. Ancak ‘suyun yüksekliği nereyi bulacak’ tahminleri yürütmenin yanında, istimlak edilmesi beklenen arazilerinin bedelini nasıl alacakları konusu en önemli sorunlarını oluşturuyor. Bölgede tarım yapan az sayıdaki köylü de barajda tutulacak sulardan yararlanıp yararlanamayacağını merak ediyor. Ancak bölge halkının genel görüşü, küçükbaş hayvancılığın, orman işçiliğinin ve kısıtlı tarımın bitmesiyle köylerinin kısa süre sonra tarihten silineceği yönünde. Bu nedenle barajla ilgili yapılacak istimlak çalışmalarından alacakları parayı bir ‘kurtuluş’ gibi görenler var.

ÜRETİMDEN KOPAN HALKIN TRAJİK TESLİM OLUŞU

Projenin ayrıntısını bilmeseler de barajla ilgili beklentileri bir hayli fazla. “Baraj olursa iklim değişir, seracılık yaparız, köyümüz barajla birlikte güzelleşir” diyen de var, “baraj gölünde balık tutarız” diyen de. Bir çok kişinin görüşü baraj yapılacak olan suyun boşa aktığı yönünde. Kısacası bölge halkının son otuz yıl içinde üretimden kopması, trajik bir teslim oluşu adım adım hazırlamış. Buna karşın daha çok kentlerde yaşayan ve doğdukları coğrafyanın kıymetini daha iyi bilen yöre köylüleri, baraj projesine daha temkinli yaklaşıyor. Projenin uygulanmasına karşı olduğunu belirtenlerin satısı da her geçen gün artıyor.

KASIMLAR BARAJIYLA İLGİLİ AYRINTILAR NELER

Kasımlar Barajı ve HES projesi kamu tarafından 1980’li yıllarda geliştirilen kapsamlı projelerden biriydi. Ancak ‘su kullanım hakkı anlaşması’ kapsamında özel sektöre devredilen projenin, Köprüçay’ın ana kaynaklarından biri olan Ayvalı Çayı üzerinde, 828 maksimum su seviyesi ile 476 kuyruksuyu kotları arasında uygulamaya kanulması planlanıyor. 13. 10. 2010 tarihinde ÇED olumlu kararı verilen ancak Mart 2011’de yapılabilirliğinin zor olacağı düşüncesiyle ‘revize fizibilite raporu’ hazırlanarak çalışmalar durdurulan projeye göre Kartoz Çayı’nın sularıyla

KAMU PROJESİ, ÖZEL ŞİRKET TARAFINDAN RANTABL BULUNMAMIŞ

Yapılabilirliği açısından daha rantabl hale getirmek amacıyla revize edilen projeye göre geçmişte 450 metre olan ana aks uzunluğu, inşaat süresinin daha hızlı ve ekonomik olması amacıyla 265 metreye indirilmiş. Kısaca ilgili firma kamu tararınfan geliştirilen projenin yapılabilirliğini zaman ve ekonomik olarak pek de uygun bulmamış.

PROJE KAPSAMINDA NELER YAPILACAK

Proje başvuru dosyasında, “proje konusu faaliyet kapsamında, İbişler Regülatörü, Kasımlar Barajı ve Kasımlar I HES (etek santrali tipinde), Kasımlar Regülatörü ve Kasımlar II HES, 3 adet şantiye sahası, 2 adet depo sahaları ile şantiye sahası sınırları içerisinde 3 ayrı kaya malzeme ocağı ile 3 adet kum-çakıl sahası düşünülmekte” bilgisine yer veriliyor. Bu, projenin başlamasıyla birlikte bölgenin büyük bir bölümünün şantiye haline geleceğini gösteriyor.

BARAJDA BALIK TUTULABİLECEK Mİ?

Bölge halkının beklentileri arasında önemli bir yazlık dinlence yeri sayılan Kasımlar ve çevresinde, oluşturulacak baraj gölünden balık tutulacağı, sellerin önleneceği ve tarım arazilerinin sulanacağı yönünde. Bir anlamda baraj gölünü bir çeşit ‘rekreasyon alanı’ olarak algılıyor bölge halkı. Oysa firmanın başvuru dosyasında projenin amacı şöyle açıklanıyor: “Proje, sadece enerji amaçlı bir proje olup, sulama ve taşkın kontroli gibi amaçları bulunmamaktadır.”

ORMANLAR, HES ŞİRKETLERİNE ÖDÜL, KEÇİ ÇOBANLARINA CEZA

Proje dosyasında, proje konusu alanın büyük kısmı orman arazisi içerisinde kaldığı be bahse konu alanlar için kamulaştırma yapılmasının söz konusu olmadığı belirtiliyor. Çünkü devlete ait ormanlar üzerindeki tasarrufları belirleyen 6831 sayılı yasada belirtildiği üzere ilgili bakanlığa bilgi verilmesi suretiyle ormanlık alanlar bedelsiz olarak ilgili firmalara tahsis ediliyor. İlgili yasada, enerji, yol ve alt yapı gibi hizmetler için öngörülen ‘kamu yararı’ kavramı, yöre insanının kendi yaşamını idame ettirebilmesinin en önemli araçlarından biri olan ‘keçi yetiştiriciliği’ için uygulanmıyor. Kısacası kredi ve teşviklerle desteklenen HES şirketlerine ‘bedelsiz’ olarak tahsis edilen ormanlar, devletten tek kuruş destek almadan varlığını sürdürmeye çalışan keçi üreticilerine yasak! Üstelik HES şirketlerine ödül gibi sunulan ormanların, keçi çobanlarına ‘ceza’ olarak görülmesi anlayışı sosyal adaletsizliği de katmerli hale getiriyor.

CAN SUYU NE OLACAK

Yine firmanın proje dosyasında, her yerde en çok tartışılan konu olan ve kimi yerde nehirlerin kurumasına neden olan ‘can suyu’ ve ‘su kullanım hakı’ konusunda şu bilgilere yer veriliyor: “Can suyu, su kullanım hakkı anlaşması kapsamındaki yüzde 10 çerçevesinde bırakılacak. Proje kapsamında su kullanım hakkı anlaşması kapsamında Yema Enerji Yatırımları Sanayi ve Ticaret AŞ ile DSİ arasında ‘su kullanım hakkı’ anlaşması imzalanacaktır. Proje alanının içme ve kullanma suyu temin edilen kıta içi yüzeysel su havzasında kalıp kalmadığı ve Kartoz ve Ayvalı Çayı’nın herhangi bir içme suyu kaynağını besleyip beslemediği veya içme ve kullanma suyu alınıp alınmadığına dair DSİ 13. ve 18. bölge müdürlüğüne görüş sorulacaktır.”

ÜRETİLEN ENERJİ BÖLGE HALKI YARARINA KULLANILACAK MI?

HES projelerinde en çok tartışılan konulardan biri de üretilen enerjinin yerinde kullanılıp kullanılamayacağı. Kasımlar Barajı ile ilgili başvuru dosyasında bu konuda şu bilgilere yer verilmiş: “Kasımlar Barajı ve HES Türkiye ekonomisine ve enerji pazarına katkıda bulunacaktır. Bunun yanısıra Türkiye’nin ürettiği ‘yeşil enerji’ miktarına katkıda bulunacak, Kyoto Konferansı kayıtlarına göre, halihazırda enerjilerinin yüzde 22’sini ‘yeşil enerji’ olarak tüketmeleri gereken Avrupa ülkelerine enerji ihracatı imkanına da katkı sağlayacaktır. 15 kilometrelik nakil hattı ile Kasımlar HES şaltına bağlanacak enerji, buradan da 52 kilometrelik enerji nakil hattıyla Sütçüler trafo merkezine bağlanacaktır.”

‘AVRUPA’NIN ENERJİ İHTİYACINA KATKI SAĞLAMA’ BEKLENTİSİ

HES’lerin ‘yeşil enerji’ olduğu savı, bir çok uzman tarafından reddediliyor. Ancak hızlı bir sürecin içinde geçilen bu dönemde ‘temiz enerji’ kaynağı olarak sunulan HES projeleriyle ilgili tam tersini savunan uzmanalar da var. Bir diğer gerçek ise ‘Avrupa’ya enerji ihracatına katkı sağlama’ beklentisi. Enerji yönünden Türkiye’nin enerji yönünden dışa bağımlılığını azaltacağı savıyla halka anlatılan HES’lerin, ‘dışarıya enerji satmayı’ da hedefleyen birer ticari proje olduğu gerçeğini de gözardı etmemek gerekiyor. Her ticari projede olduğu gibi, doğası gereği önceliğin daha çok kazanca verildiğini de…

‘HES’LER YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAĞI DEĞİLDİR!’

Kasımlar Barajı konusunda hazırlanan ÇED başvuru dosyasını ‘maskaralık’ olarak tanımlayan (http://www.odatv.com/n.php?n=bu-rapor-degil-maskaraliktir-1101121200) Prof. Dr. Ali Demirsoy, HES’lerin ‘yenilenebilir enerji kaynağı’ olarak görülmesini eleştiriyor.

Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Biroloji Bölümü Öğretim Üyesi olan Demirsoy, resmi web sayfasında yayınladığı konuyla ilgili makalesinde şunları söylüyor: Her ağzını açan, ilk olarak yenilenebilir enerji kaynaklarımızı devreye sokmalıyız diye söze başlıyor ve örnek olarak da hidroelektrik santrallerinin kurulmasını savunuyor. Bir defa şunu öğrenmemiz gerekiyor. Önüne bir set çekmek suretiyle (barajla) yapılan hiçbir hidroelektrik santrali yenilenebilir enerji kaynağı değildir. Aynen, kömür, petrol ya da doğal gaz gibi tükenen enerji kaynağıdır. Nasıl ki, canlıların jeolojik dönemlerde naaşlarından oluşan bu karbonlu kaynaklar kullanıldığı zaman tükeniyorsa, su güzergâhlarında jeolojik dönemlerde aşınma ile oluşan ve enerji elde edilmesini sağlayacak yükseklik farkı da, aynen petrol, kömür, gaz gibi tükenir. Çünkü çevrenin durumuna göre, bu setin arkasında kalan ve belirli mevsimlerde büyük miktarlarda gelen suyun depolandığı set arkası hacim, er ya da geç çökeller ile dolarak, bir bataklık haline geçer. Su depolama yetisi yitirilir. Düzenli enerji elde etme şansı hemen hemen yok olur. Su depolama gücü ortadan kalktığı için havzaya düşen suyun büyük bir kısmından yararlanma şansı ortadan kalkar.”

KASIMLAR BARAJI’NIN ÖMRÜ NE KADAR OLACAK

Yapım aşamasının 3,5 yıl olarak hedeflendiği Kasımlar Barajı’nın, 43 milyon metreküp hacminde bir baraj gölü olacağının belirtildiği başvuru dosyasında, rezervuar alanının ise 1.806 kilometrekare olacağı bilgisi veriliyor. 2. derece deprem kuşağındaki bölgede inşa edilmesi planlanan Kasımlar Barajı ve HES’i oluşturan tesislerin ekonomik ömürlerinin 50 yıl, santralin ise için 35 yıl olarak hesaplandığının belirtildiği dosyada, proje maliyetininse yaklaşık 290 milyon lira olacağı vurgulanıyor.

BARAJ, BÖLGE HALKINA İSTİHDAN SAĞLAYACAK MI?

Kasımlar ve bölgede yaşayan insanların beklentilerinin başında gelen ‘istihdam’ konusu da proje dosyasında ele alınmış. Projenin uygulanması esnasında yöre insanına öncelik verileceği belirtilen dosyada, “İnşaat çalışmaları kapsamında toplamda 200, aynı anda çalışacak işçi sayısı 100 olarak sınırlandırılmıştır” bilgisine yer veriliyor. Ancak projede çalışacak personelin büyük kısmının ‘teknik’ elelan ya da ‘mühendis’ düzeyinde olacağı gerçeği bölge halkına istihdam yönünde önemli bir katkı yapılmasını engelliyor.

TÜRKİYE’DE ÇED SÜRECİ ÜZÜCÜ DÜZEYDE

Kasımlar Barajı özelinde proje dosyasını inceleyen Türkiye’nin en önemli ekoloji uzmanlarından biri olan prof. ünvanlı akademisyen dostumuz, ÇED raporunda ilgili firmanın hazırladığı inşaat ve diğer teknik proje bilgileri sıralandığını ve doğal yapı ile ilgili yayınlardan derlemeler yapıldığı görüşünü savunuyor. “Bunlar her çalışmada yapılır” diyen adademisyen dostumuz, “ancak arazideki orman ekosistemleri ve diğer doğal ekosistemler incelenmemiş. Çünkü arazi çalışmasını yapacak zaman yok. Derleme ile de olmuyor.Yapılacak işlerden ortaya çıkacak artık ve atıklar ‘cektir, caktır’ ifadeleri ile toparlanmış. İyi de yapılacak işlerin orman ve akarsu/vadi ekosistemlerine nasıl etkileri olabileceği incelenmemiş ve irdelenmemiş. ÇED raporunda imzaları bulunan arkadaşları incitmek üzmek istemiyorum. Bir emek sarfetmişler ve ücretlerini firmadan almışlar. Onlara da dil uzatmak istemiyorum. Sadece Türkiye’deki ÇED raporu hazırlama sürecinin hangi düzeyde ele alındığını düşünüyor ve üzülüyorum. Böyle olmamalıydı. Ayıp olmuş…” diye yorumluyor.

1196340cookie-checkKasımlar Barajı: beklentiler ve gerçekler…
Önceki haberDemokrasi lüks mü ? (IV)
Sonraki haberHer şey ortada adalet nerede?
YUSUF YAVUZ
YUSUF YAVUZ (GAZETECİ-YAZAR) Isparta, Sütçüler'de doğdu. 1990’da edebiyatla ilgilenmeye başladı. Deneme ve inceleme tarzındaki ilk yazıları 1996 yılında 'Atatürkçü Ses' Dergisi’nde yayımlandı. Aynı yıl yerel ölçekte yayın yapan kanallarda 'Dönence' başlıklı radyo ve televizyon programları hazırlayıp sundu. 1999 yılında Antalya'da kurulan Müdafaa-i Hukuk Dergisi’nde yazmaya başladı. 2001’de Gazete Müdafaa-i Hukuk’ta Muhabir-Temsilci olarak görev aldı. Daha sonra adı 'Yeniden Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk' olan dergiyle bağını temsilci-yazar olarak sürdürdü. 2001-2007 yılları arasında Kaş Kitap Şenliğini organize ederek başta çocuklar ve gençler olmak üzere yöre insanının kültür, sanat ve edebiyat çevreleriyle buluşmasını sağladı. 2005 yılında Muğla ve Antalya arasındaki sahil bandında yaşanan yabancılara toprak satışına ilişkin yaptığı araştırmalar önemli etkiler yarattı. Deneme, inceleme, röportaj, düz yazı, haber ve yorumları; Cumhuriyet Akdeniz, Odatv, Yeni Harman, Edebiyat ve Eleştiri, Yolculuk, Evrensel, Atlas, Magma, Aydınlık, Birgün, Açık Gazete gibi dergi ve gazetelerde yayımlandı. Antalya merkezli VTV Televizyonunda, Pelin Gel Ağan'la birlikte 'İki Ağaç İçin' adıyla 16 bölümden oluşan bir program hazırlayıp ve sundu. Kanal V Televizyonunda, Biyomühendis Çağlar İnce ile birlikte, Yörük kültürünü ve tarihsel köklerini ele alan 'Islak Çarıklar' adlı belgesel haber programı hazırlayıp sundu. Araştırma yazılarından bazıları, 'Yer Bize Çimen Verdi' ve 'Darağacına Takılan Düşler' adıyla belgesel filmlere de konu olan Yavuz, şu sıralar 'Islak Çarıklar' adlı bir belgesel haber programı için çalışmalarını sürdürüyor. Ağırlıklı olarak arkeoloji, çevre, kentsel dönüşüm ve tarım konularını ele alan çalışmalar yapmayı yazılı ve görsel medyada sürdüren Yavuz, yıkım politikalarıyla tarımdan hayvancılığa, kültürden mimariye kırsal yaşamın dönüşümünü ele alan araştırma yazılarıyla tanınıyor. Ziraat Mühendisleri Odası Basın Ödülü, Çağdaş Gazeteciler Derneği Belgesel ödülü, Türkiye Ziraatçılar Derneği Tarım ödülü, Kubaba Derneği kültür hizmeti ödülü'nün yanı sıra Türkiye Ormancılar Derneği gibi çeşitli meslek odası, kurum ve kuruluşlar tarafından ödüle layık görülen Gazeteci Yusuf Yavuz, Likya'dan Teke yöresine uzanan coğrafyadaki su kültürüne ilişkin uluslararası bir sanat projesinin de danışmanlığını ve metin yazarlığını üstleniyor.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.