Kavga etmeyi bilmek

Bu ülkenin insanları kavga etmeyi bilmiyorlar. Biliyorlar dediğinizi duyar gibiyim. Biliyorlar da öteye bile geçiyorlar diyorsunuz, öyle mi? Her gün akan oluk oluk kanlar bu ülke insanının kavgacılığını ortaya koymuyor mu? Kör kurşunlarla vurulanlar, boğazı kesilenler, arkadan hançerlenenler, yanlışlıkla kurşun yağdırılanlar bu ülkenin insanları değil mi? Dostlarım ben kavga etmek derken başka bir şeyi anlatmak istedim. Yoksa öbür anlamda kavganın en iyisi bizde var. Kansız kavgalar da az değil. Sövgüler, suçlamalar, aşağılamalar, bağırıp çağırmalar hiç eksik değil. Haklılık terbiyesizleşmeyi zorunlu kılmaz. Bizim insanımız kadınıyla erkeğiyle çocuğuyla haklılığı terbiyesizlikle aynı şey gibi görüyor. Sakın o son derece zarif görünümlü ve baygın bakışlı, o dudaklarını büze büze konuşan, bardak tutarken küçük parmağını fino kuyruğu gibi dikleştiren, süzüm süzüm süzülmeyi bilen “bayan”ı kızdıracak bir şey söylemeye kalkmayın, alimallah üstünüze saldırır, bir güzel canınıza okur sizin. Bana bak bana, sana ne söylüyorum, seni öyle bir yaparım ki ömrün boyu unutamazsın. Sen kimsin ulan alçak herif. Vallahi bir söz daha söyle seni şurada evire çevire dövmezsem bana da Şahingillerin Süeda demesinler…

Kabalıkta erkeklerimiz elbette kadınlarımızdan daha gelişmiş durumdadır. Onlar kabalığı bir de erkeklik simgesi olarak görürler. Herkesin rahatça kaba davranabildiği bir ortamda siz inceliğinizi koruyabilir misiniz? Beni sakın şu satırlarda incelik satan biri diye algılamayın, ben de özellikle haklı olduğuma inandığım zaman pek güzel kabalaşabilenlerden biriyim. Ali’ye kaç kere bir daha yapmamak konusunda söz vermiş olsam da ne yalan söyleyeyim bazen kendimi tutamıyorum. Herif kentin en civcivli yerinde yoğun trafikte otomobil sürüyor. İnsanlar yaya geçidinden karşıya geçmek için binbir çaba gösterseler de ancak birbirlerine çarparak ilerliyorlar. Beyimiz yaya geçidinin ortasında durup kornaya asılmaz mı? O zaman Afşar’ın tepesi atmaz mı, tepesi atınca da o dağdan inmişe, o insan bozuntusuna, o nalsız eşeğe, o yaya geçidinin ne anlama geldiğini bilmeyen sefile “Ne korna çalıp duruyorsun ulan eşek oğlu eşek” diye bağırmaz mı? Neyse, yumruk yumruğa gelmeden konu kalabalıkta eridi gitti. Bu benim birinci olayım değildir. Kavga ettikten sonra pişman olurum. Bir adamı kendini bilmez biri de olsa incittiğim için üzülürüm. Bir daha yapmamaya söz veririm. Gelgelelim tutamam sözümü. Hele haksızlığa hiç dayanamam, bir haksızlık karşısında içimin yayı gerilir ve ben hemen yaya bir ok sürüveririm. Bu kavgacılık benim sokak çocukluğu günlerimden kalmadır. Ben eşek demeyi bile ayıp sayan bir babanın kavgacılıkta ve sövgüde usta olan oğluyum. Belki de babaya tepki olarak…

Benim başta söylediğim kavga bu kavga değil. Bu sokak kavgacılığını kısmet olursa yetmiş iki yaşımdan sonra hayırlısıyla bırakmak istiyorum. Kendini bilen herkese de bu tür kavgalardan kaçınmayı öneririm. İnsan yaşamının değeri yok, biri birine bıçak saplamak için, biri birine kurşun yağdırmak için bahaneye bakıyor. Benim söylediğim kavga bir konuyu enine boyuna tartışabilmek anlamındadır. Karşıdakinin gücenmeyeceğini bileceksiniz ki tartışmayı sonuna kadar götürebilesiniz. Bir bakıyorum adam çok yakın davranıyor. Ne iyi, diyorum, demek ki artık anlıyor beni, bana artık surat asmayacak, kırk renkli tavırlar içine girmeyecek. Sonunda insanın olgununa çattık işte. O beni eleştirecek ben onu eleştireceğim. Ben eleştirilmekten sıkılmam, eleştirmekten de yorulmam. Karşımdaki ne demek istiyorsa açık açık söylesin isterim. Ben de ona gerekeni söyleyebileyim. Gerekirse beni yerden yere vursun, hesap sorsun bana. Eleştiri bekleyen ruhum bu bekleyişinden eli boş döner. Beyimiz ya o güzelim kavgayı hık mık ederek, ne şiş yansın ne kebap anlayışıyla geçiştirmek ister ya da üstüme saldırır. Kavga etmeyi bilmeyenlerin başında benim felsefenin incelikli çarklarında yontulmuş olması gereken meslektaşlarım vardır. Bunlardan biri bir gün size bir tartışma sırasında “Git oku da öyle gel” diyecek kadar kabalaşabilir. Ne olursa olsun onun görüşlerini olduğu gibi benimsemeniz gerekiyor. Üstelik onun görüşleri çok zaman hiçbir toprağa ayak basma gereği duymayacak kadar temelsiz görüşlerdir. Size oku da gel diyen adam bu konulardan pek de haberli değildir. Birinin görüşlerine karşı çıkmak onun kişiliğini ayaklar altına almak olarak anlaşıldığı sürece işimiz zor. Düşünce üretmiyoruz ama yalan yanlış düşüncelerimizi de titizlikle koruyor ve savunuyoruz. Kavga etmeyi bilmeyişimiz cahilliğin bir ürünüdür desem yanlış bir şey söylemiş olur muyum?

643560cookie-checkKavga etmeyi bilmek

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.