Kavga ve Yangın

Dünyada iki şeyin başladıktan sonra nerede duracağı bilinemez: Kavga ve Yangın!

İkisi, bir kez başlamıya görsün, varacağı yeri kestirmesi zordur.

İsrail ve Filistin’de, Gazze şeridinde başlayıp devam eden çatışmalar, kavga ve yangın misalidir; şimdi, hiç kimse nerede duracağını, arkasından ne çıkacağını kestiremiyor.

Askerlik edenler bilir: Harp Stratejilerinde, tarafların ¨insan kellesi hesabıyla¨, adam başına ne kadar kayıp vermeye tahammüllü olduğuna dair bir taktik bulunur.

Sanırım, Gazze’deki demokratik seçimle işbaşında bulunup terörist eylemleri askerî strateji yerine ikâme eden Hamas’ın tahammül sınırı, epeyi geniştir.

Bu yazı kaleme alındığı sıralarda, daha şimdiden Gazze’de çoğu çocuk, kadın, yaşlı ve genç sivil insanlardan hayatını kaybedenlerin sayısı sekizyüz elliye ulaşmıştır.

Ortadoğu’daki şu âna ait dengeleri ele alacak bir yoruma kalkışmıyoruz; sıkılıp, yazıyı terk etmeyiniz. Tersine, oradaki kavganın, çıkan yangının Kanada ve ABD’deki yalazından, bir başka görüntüsünden söz edeceğiz.

Gazze’ye yönelik hava ve kara-deniz harekâtı başlatan İsrail’in barutuna ateş tutmuş Hamas‘ın İran’dan gönderilmiş roketleri, mesela, Kanada’da Yahudi ve Müslüman gençler arasında askere yazılma telaşesine yol açtı.

Olayların patlak verdiği günden bugüne, kanlı savaş 3.haftasını doldururken, sadece Kanada’lı Yahudi gençlerden 177’si savaşa gönüllü katılmak üzere İsrail’e koşturdu. Gidenlerin 63’ü Kanada’da doğup büyümüş Yahudi kızlarıdır.

Hemen hepsi yüksek eğitimli ve İbranice başta olmak üzere, en az iki dil konuşan, birçoğu meslek hayatına atılmış bu gençlerin yaş aralığı, 19-24 olarak veriliyor.

Toronto kentinde Yahudi ailesiyle yaşayan 19 yaşındaki Nett Gelbi adlı genç kız, şu sıralarda İsrail Ordusu’nun gönüllüler tugayındadır, başlamış ve nerede sonlanacağı bilinemez bir yangının itfaiye eri olmuştur.

Yine 19’unda bir Yahudi güzeli olan Orli Broer, Kanada vatandaşı olarak devam ettiği üniversite eğitimini dondurup askıya alarak postal giymek üzere İsrail’e uçmuş, kısa süreli eğitim birliğine derhal katılmıştır.

Örnekleri pek fazla, bunların ortak noktası ise İsrail’i savunmaya giden bu Yahudi gençlerin aynı zamanda İsrail vatandaşı olmasıdır.

Aksi hâlde, İsrail yasaları, gönüllü dahi olsa uluslararası veya başka devlet kimliği taşıyanları silah altına alamaz. İsrail, şimdi, Kanada’dan ve ABD’den kendisine gelen çifte vatandaşlı gençleri askere almaktadır.

Benzer şeyi, Filistin cephesinde görmek mümkündür. Ancak İsrail gibi kaydı kuydu tutulmadığından, oralara ne kadar Arap asıllı Kanadalı, ABD’li gidiyor; bunu bilemiyoruz.

Ayrıca, hem Hamas’ın hem başka İslamcı örgütlerin, İsrail gibi ¨Benim vatandaşım değilsen, gelemezsin!¨ demiyeceğini de tahmin ederiz. Hamas savaşçıları içinde Abhaz‘lardan Afganistanlı El-Kaide üyesine kadar yedi milletten insan gezinir. Sayısını dahi bilemiyoruz…

İsrail Ordusu’ndan yetkililer ise, özellikle-münhasıran, Kanada’dan gelen gönüllü askerlere, ¨Bu bir Hollywood filmi değildir, ucunda gerçek ölüm var, Ramboculuk oynamaya geliyorsanız başka yere gidin!¨ diye ölümü gösterip sıtmaya razı ediyor.

Buna rağmen gidenlerin ardında sıraya girmiş altıyüz yetmiş civarında, çantasını toplayıp ailesiyle vedalaşan İsrail-Kanada vatandaşı gencin olduğu haberi bize ulaşıyor.

Bu askere alınış ve gidişlerin Kanada’da, ABD’de kamuoyu üzerinde şaşırtıcı etkisi olduğunu aktarmalıyım.

Zira aynı mahallede aynı okula gitmiş, Batı Kültürü, münhasıran Kanada-Amerikan eğitimi almış bu Yahudi ve Arap delikanlıları, kızları savaş sonrasında, dileriz ve umarız ki hayatta kalıp geri dönünce, yine komşuluk edecekler midir?

Biraz zor görünüyor…

Zira başlayan yangın komşu evlere de sıçramakta gecikmeyecektir; örneği, Kanada-ABD’dir…

Bu gençlerin, daha sonra, ¨Ne güzel savaştık, değil mi?¨ demiyecekleri, ¨Siz İran füzesi atarken, biz Amerikan yapımı Hawk füzeleriyle tepenize binmiştik!¨ diye dalga geçip bir ötekisinin damarına basacakları tahmin edilmelidir.

Daha şimdiden, özellikle Arap nüfusun biriktiği Kanada’da anti-semitizm ve Yahudi düşmanlığına kıvılcım sıçramış bulunuyor. Geçtiğimiz hafta, 2014 Temmuzunun son haftasının Cuma günü, Calgary kentinde karşılıklı kaldırımları ele geçirmiş İsrail ve Gazze-Filistin yanlısı taraflar, kısa sürede kavgaya tutuşmuşlar, bu işlerin Gezi Parkı gibi yerlerden tecrübelisi olmayan Kanada polisi ne yapacağını şaşırmış, öldüresiye dayağı zar zor durdurmuştur.

Her iki taraftan onlarca ağır yaralı, kolu kaburgası kırık insan hastanelere taşınmış, orada yani Acil Servis’te birbirlerine merhaba demişlerdir. Zira birisi diğerinin Yahudi veya Arap olduğunu bilmeksizin aynı işyerinde çalışan insanlar çıkmıştır.

Protestoculardan kavgaya karışan Garin Zabar adlı Yahudi delikanlısı, öldüresiye dövdüğü Arap hasmının aslında liseden arkadaşı olduğunu, adının Hadji Sameet diye söylendiğinde hatırlamış, ¨Yahu, biz ne yaptık, hani hepimiz kardeştik!¨ falan da filan demiştir.

Falan filan deyişlerin bir yararı yok!

Zira kavga ve yangın bir kere başlamıya görsün, her tarafa zarar veriyor.

1593430cookie-checkKavga ve Yangın

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.