Kaz Dağları’ndan geriye ne kaldı?

Kaz Dağları’nda doğayı tahrip eden Kirazlı altın madenine karşı başlatılan direnişin üzerinden bir yıl geçti. Peki, talepleri karşılandı mı? 300 bin ağacın kesildiği bölge ne durumda? DW Doğa savunucularına sordu.

Kanadalı şirketin, yerli taşeronu Doğu Biga Madencilik ile yürüttüğü altın madeni projesi, tertemiz havası, yemyeşil doğasıyla bir bölgenin nefesi olan Kaz Dağları’nda, ekosisteme darbe vurdu.

300 bin ağaç kesildi

Proje için kesilen ağaç sayısı hakkında çelişkili açıklamalar yapıldı. TEMA Vakfı, Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporuna göre 45 bin 650 ağacın kesilmesi öngörülen proje için 195 bin ağaç kesildiğini belirledi. Tarım ve Orman Bakanlığı ise kesilen ağaç sayısını 13 bin 400 olarak açıkladı. Son rakamlara göre ise bölgede kesilen ağaç sayısı 300 bini geçti.

Orman Bölge Müdürlüğü, şirketin aldığı ÇED raporlarına ilişkin dava süreci devam ederken kesim sahasını ihaleye çıkarıp ağaç kesimine başladı. Şirket, ÇED raporunda izni 26,7 hektar olmasına 613 hektarda faaliyete geçti.

Hukuki yollarla şirketin faaliyetlerinin önüne geçemeyen doğa savunucuları buna tepki olarak direniş başlattı. Su ve Vicdan Nöbeti adıyla başlatılan direniş yarın birinci yılını dolduruyor.

Nöbet 16 kişiyle başladı

26 Temmuz’da beş çadır ve 16 kişiyle başlayan nöbetin 11. gününde on binlerce kişi Kaz Dağları’na yürüdü. AKP, bölgede Gezi Parkı’nda yapılanın benzerinin yapılmaya çalışıldığını iddia etti.

Öte yandan ÇED raporunda 165,7 milyon dolarlık projenin altı yıl süreceği, bu süre zarfında 495 bin ons altın ve 3 milyon 6 bin ons gümüş üretileceği belirtiliyordu.

Projede günlük 9 ton, yıllık 3 bin 150 ton siyanür kullanılacak olması tepkiye neden oldu. Çanakkale Belediyesi proje sahasında 72 milyon ton cevherin dinamitlerle patlatılıp işleneceğini, bunun 26 milyon tonunun siyanür ile işlem göreceğini açıkladı.

AKP Grup Başkanvekili Bülent Turan, “Sırf halkı kandırmak için Kazdağları olmayan yere ‘Kazdağları’ denirse, Çanakkale’ye zarar vermiş olursun. Bu durumdan bizim turizmimiz, tarımımız etkilenir. Siyanür olmadığı halde ‘var’ dersen, tarıma zarar verirsin” derken, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, altın aramalarında siyanür ve türevi kimyasal kullanılmadığı şeklinde açıklama yaptı. Tarım ve Orman Bakanlığı ise maden sahasının Kaz Dağları’na 40 kilometre uzaklıkta olduğunu belirterek projeyi savundu.

Alamos Gold ise siyanürün altın çıkarma işleminin son aşamasında kullanılacağını, herhangi bir sızıntıya yol açılmaması için tüm önlemlerin alındığını belirterek maden projesine tepkinin, ‘siyasi motifli yanlış bilgilendirmeye’ dayandığını savundu. Şirket, ayrıca projenin tamamlanması için öngörülen altı yıl sonrasında ağaçların kesildiği bölgenin eski haline döneceğini iddia etti.

Alamos Gold ile yapılan sözleşmeye göre çıkarılan altından Türkiye’nin sadece yüzde 4 pay alması da tartışma konusu oldu. Şirket sözleşmesinde kamu yararı olmadığını ifade eden CHP, bu nedenle sözleşmenin hukuken yok hükmünde olduğuna işaret etti.

Öte yandan Orman Genel Müdürlüğü’nün internet üzerinden ilan ettiği ihale kayıtlarında kesilen ağaçlara ilişkin bir orman ürününün yer almadığı ortaya çıktı. Avukat Gönenç Gürkaynak, bölgedeki ağaçların kaçak kesildiğine ilişkin dava açtı.

Su ve Vicdan Nöbeti’nin talepleri

Maden alanı, 180 bin insanın tek su kaynağı olan Atikhisar Barajı ile aynı su havzasında yer alıyor. Atikhisar Barajı su toplama havzası ile Çanakkale, Kepez, Karacaören ve Özbek ovalarına ait 5 bin 200 hektar tarım arazisi sulanıyor. TEMA Vakfı’na göre, maden alanının yüzde 98,7’si orman alanında bulunurken orman, 283 farklı bitki türüne ev sahipliği yapıyor. Proje alanında tespit edilen türlerin yedisi dünyada sadece Türkiye’de bulunuyor. Bölgede ayrıca 18 memeli, 41 kuş, 10 sürüngen ve 117 böcek türü yaşıyor.

Su ve Vicdan Nöbeti’nin dört talebi bulunuyordu: Kirazlı’da bir an önce ağaç kesiminin durması, çalışmaların sonlandırılması, hukuki süreç bitmeden ağaç kesimine izin veren tüm yetkililerin yargılanması, Kirazlı başta olmak üzere Kaz Dağları ekosistemi içinde yer alan tüm metalik madencilik ruhsat ve projelerinin iptal edilmesi.

Peki, bu taleplerin hangileri bugüne dek karşılandı?

13 Ekim’de Alamos Gold, çalışma ruhsatının yenilenmediğini ve bu sebeple Kaz Dağları’ndaki faaliyetine ara verdiğini açıkladı. Ancak şirket faaliyet sahasından çekilmedi.

‘Toprak kaymaları başladı’

DW Türkçe’ye konuşan Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği Başkanı Süheyla Doğan, “Firma ruhsatı yenilenmediği halde ne yazık ki hâlâ alanda. Alanı işgal etmeye devam ediyor. 300 binin üzerinde kesilen ağaçla yok edilen ekosistem hâlâ gözümüzün önünde o şekilde duruyor. Şimdiden erozyon başladı, toprak kaymaları başladı” diyor.

“Şu anda ruhsatı olmayan firma, nasıl, hangi izne dayanarak orada bulunmaya devam ediyor?” diye soran Doğan, Orman Bakanlığı’na yönelttikleri soruların yanıtsız kaldığını söylüyor.

Altın şirketinin ‘ruhsatsız’ bir biçimde varlığını sürdürdüğü Kirazlı’da, pandemi döneminde orada kalan yaşam savunucularına İl Hıfzıssıhha Kurulu kararlarına istinaden verilen cezalarla işgaliye cezaları toplamda 300 bin lirayı aştı.

Firmanın bir an önce bölgeden tahliye edilmesini istediklerini belirten Doğan, “Alamos bir an önce tahliye edilsin. Yaşam savunucularına verilen cezalar ve Kaz Dağları’ndaki bütün maden projelerinin ruhsatları iptal edilsin” diye çağrı yapıyor.

Türkei Canakkale | Proteste im Ida-Gebirge gegen eine Goldmine
‘Başvurular sonuçsuz kaldı’

DW Türkçe’ye konuşan Çanakkale Kent Konseyi Çevre Meclisi Başkanı Pınar Bilir ise projenin bugüne dek doğayı ve köylerdeki yaşamı nasıl etkilediğine dair kurumlara yaptıkları başvurulardan sonuç alamadığını belirtiyor. Şirketin faaliyetlerini gözleyip kanunsuzlukları duyurduklarını ifade eden Bilir, ekim ayına kadar her gün denetimlere devam ettiklerini söylüyor.

Covid-19 tedbirleri kapsamında ise vatandaşların orman sahasına girmesi, bu sahalarda her türlü yürüyüş, etkinlik, faaliyet yapmaları yasaklandığını ifade eden Bilir, Kirazlı’daki projeye izin veren yetkililerle ilgili yargı süreci başlatılmazken, doğa savunucularının gözaltına alındığına dikkat çekiyor.

Pınar Bilir, “14 Mart’tan sonra Covid-19 yasakları başlayınca bizler de uzun bir süre evlerimizde kaldık. Temmuz ayı itibari ile de aslında tekrar her hafta sonu saha ziyaretlerine başladık. Ancak hâlâ İl Hıfzıssıhha Kurulu kararlarına göre ormanlık araziye girmek yasak olduğu için geçtiğimiz haftalarda da cezai işlem uygulandı” diyor.

Maden sahaları genişliyor

Öte yandan Pınar Bilir, Kirazlı’daki alanda olmasa da Çanakkale’nin başka sahalarında metalik madencilik çalışmaları devam ettiğini belirtiyor. Bilir, “Üç kilometre uzak olan bir noktada bir altın madeni işletmesi var, Koza Madeni. Diğer tarafta Cengiz Holding’in aldığı Muratlar köyünde bir maden vardı. O da yavaş yavaş çalışmalarına başladı. Bunun ötesinde Lapseki’de işletilmekte olan zaten bir maden var ve bu maden de alanını gittikçe genişletmeye başladı. Sonuçta bu katliamları elbette ki durduramadık. Ama mücadelemize devam edeceğiz” diye konuşuyor.

Alamos Gold’un bir an önce bölgeden çekilmesini talep eden Su ve Vicdan Nöbeti Koordinasyon Kurulu, yarın saat 15.00’te şantiye önünde basın açıklaması yapacak. Kurul, Covid-19 tedbirlerinden dolayı ‘Her yer Kaz Dağları’ sloganıyla doğa savunucularını kendi bulundukları yerde basın açıklamasına desteğe çağırıyor. Pelin Ünker / Deutsche Welle Türkçe

2436620cookie-checkKaz Dağları’ndan geriye ne kaldı?

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.