KIBRIS'TAN… Batının KKTC yanlışı

Güney Osetya ve Abhazya'nın Rusya'ya yaptığı başvurunun Rus parlamentosunun alt kanadı Duma ve üst kanadı Federasyon Konseyi'nde kabul edilmesi ve Rusya Devlet Başka-nı Medvedev’in, Gürcistan'ın topraklarını üçe bölen kritik kararı imzalayarak Moskova'nın Güney Osetya ile Abhazya'nın bağımsızlıklarını tanıdığını ilan etmesi ile Uluslararası Hukuk ve Uluslar arası diplomasi yeni bir döneme girdi.


Medvedev’in “Bu konuda artık bizim de bir karar almamız gerekiyor. İlgili bütün ulusla-rarası hukuku göz önünde bulundurarak bu cumhuriyetlerin bağımsızlıklarını tanıyoruz. Rus-ya Devlet Başkanı olarak iki oluşumun Rusya tarafından bağımsız ve egemen devlet olarak tanınması kararnamesini imzalıyorum. Dünyayı Rusya kararını desteklemeye davet ediyo-rum." demesi ve sözlerini "İnsanların hayatını kurtarmanın tek yönteminin bu olduğunu düşü-nerek diğer devletlerin de bu konuda Rusya'yı örnek alarak hareket etmesini istiyoruz" cüm-lesi ile bitirmesi, KKTC’nin konumunu güçlü duruma, yıllardır acımasızca uygulanan izolas-yonları da şaibe altına soktu.


Artık Kıbrıs konusu, toplumlararası görüşmelerin başladığı 1968 yılından düne kadar geldiği süreçten ve altında Rusya’nın da imzasının bulunduğu BM Güvenlik Konseyinin Kıb-rıs ile ilgili tek taraflı aldığı 70 adet kararın içeriğinden dışarı çıkıverdi aniden.


Bütün tılsım bozuldu.


Dün Kıbrıs konusunun bulunduğu konum ile bu günkü konumu arasında dağlar ka-dar fark var artık. Zaten Kosova’nın bağımsızlığı ve ABD ile AB’nin bu konudaki tek yanlı tutumu, Kıbrıs sorununun çözümünde kafalarda soru işaretleri yaratmış, KKTC’ye ileride kullanabileceği bir koz vermişti. Şimdi Medvedev’in söylediği yukarıdaki cümleler, Kıbrıs sorununu sonlandırmak için aranılan çözüm şeklini kökünden değiştirebilecek güçte.
Abhazya ve Osetya’daki ayrılıktan sonra Batı, “Biz niye Kıbrıs’ta iki halkı zorla birleş-tirmeye çalışıyoruz” diye kendisini sorgulaması gerekmektedir.


Rusya’nın Güney Kıbrıs’taki Büyükelçilik Maslahatgüzarı Aleksander Sierbakov, Orto-doks ortakları olan Rumları gücendirmemek ve huylandırmamak için 14 Ağustos günü yaz-dığım “Osetya-Rusya, KKTC-Türkiye benzeşmesi” adlı yazım üstüne hemen ertesi gün yaptığı açıklamada, “Rusya’nın Güney Osetya’ya müdahalesinin yasal olduğunu, bu müdahaleyi; uluslararası anlaşmalar ve yükümlülüklerine dayanarak yaptığını ancak 1974’te Kıbrıs’ta olanlar ile şu anda Güney Osetya’da yaşananlar arasında hiçbir paralellik bulunmadığını” ısrarla vurgulamasına rağmen, iki kamaralı Rusya Parlamentosunun aldığı tanıma kararı ile bu benzeşme iyice belirginleşti.


Rus’ların, Abhaz’ların ve Oset’lerin artık bu benzeşmeyi inkâr etmek veya hedef ya-nıltmak gibi bir seçenekleri de olamayacak çünkü artık her köşede, her dönemeçte önlerine KKTC çıkacak veya daha doğrusu önlerine KKTC konacak.


Veya KKTC kendisine yıllarca  haksızca yaşatılan izolasyonlardan kurtulmak için Abhazya’yı ve Güney Osetya’yı örnek gösterip, masaya koyacak.


1964’den beridir Kıbrıs’ta iki halkın varlığını görmemezlikten gelen ve Kıbrıslı Türklere asla self determinasyon hakkı veya kendini yönetme hakkını tanımak dahi istemeyen Batı, şimdi gerçeklerle yüzleşmiş oldu.        


Güney Osetya’nın ve Abhazya’nın ne kadar kendini idare etmek hakkı varsa, Koso-va’nın da ne kadar bağımsızlık hakkı varsa, KKTC’nin de o kadar kendini yönetmek hakkı var ve bir o kadar da bağımsızlık hakkı var.


Her ne kadar Güney Osetya ve Abhazya'nın bağımsızlık ilanının Rusya tarafından ta-nınması ile Türkiye’nin zora girdiği söyleniyorsa da bu iddianın geçerli hiçbir tarafı yok. Tam tersine, Türkiye’nin Kosova’yı tanımakla son derece doğru bir karar aldığını ve Rusya’nın da Kosova’nın bağımsızlığını ilan etmesinden sonra KKTC’yi örnek göstererek Batıya hesap sormasının, Türkiye’nin KKTC konusunda yürüttüğü siyasetin ne kadar doğru olduğunu ortaya koymaktadır.


İddiaların tam tersine, Kıbrıs konusunda, KKTC konusunda artık Türkiye’nin eli çok güçlü. Her an ve her zaman masaya, Rumların Türklere saldırdığı zaman Türkiye’nin garan-törlük hakkını kullanıp 1974’de Kıbrıs’a müdahale etmesi ile Gürcistan’ın Güney Osetya’ya saldırması sonrası Rusya’nın garantörlük hakkını kullanıp askeri müdahalede bulunmasını koyabilir. Rusya’nın Duma’da ve Federasyon Konseyinde Abhazya’nın ve Güney Osetya’nın bağımsızlığını tanıdıktan sonra olası uluslararası tanınmışlık istemesini, aynı mantıkla KKTC’ye de uygulanmasını isteyebilir.


Güney Osetya’nın ve Abhazya’nın bağımsızlığı ile ilgili olarak BM Güvenlik Konseyi, KKTC’nin ilanından hemen sonra yemeden içmeden ve aradan daha 3 gün bile geçmeden aldığı 541 No.lu karar benzeri bir karar almazsa, Türkiye’nin hemen BM’ye ve Güvenlik Konseyine başvurarak bu kararın kaldırılmasını istemesi ve geçersiz olduğunun ısrarla üze-rinde durması gerekmektedir.


Güvenlik Konseyi ve AB Komisyonu, KKTC’ye yıllardır uygulanan ambargolar misali Güney Osetya ve Abhazya’ya da her hangi bir şekilde izolasyon uygulanması kararı almaz-larsa, Türkiye’nin ve KKTC’nin de BM’ye, BM Güvenlik Konseyine ve ABAD’a başvurup, izo-lasyonların haksızlığını ortaya koyup, bunların kaldırılmasını talep etmelidir.


Güney Osetya ve Abhazya’ya futbol takımlarının her hangi bir nedenle dahi olsa ya-bancı takımlarla maç yapmaları durumunda FIFA’nın tek yanlı uygulama yaptığı gerekçesi ile KKTC’nin hakkını araması, FIFA’yı da dava etmesi gerekmektedir.


Batı’nın 1963’de Kıbrıs’lı Türklerle ve 1983’de de KKTC ile ilgili büyük hatalar yaptığı ve yanlış kararlar aldığı, Abhazya ve Güney Osetya gerçeği ile ortaya çıktı.  

656830cookie-checkKIBRIS'TAN… Batının KKTC yanlışı

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.