KIBRIS’TAN… BM ve KKTC siyaseti

Birleşmiş Milletlerin Talat ile Hristofyas arasında sürüp giden müzakereleri hızlandırmak ve bir sonuca bağlamak için bir müddet evvel aldığı müdahale kararı tüm yalanlamalara rağmen yavaş yavaş su üstüne çıkmaya ve şekillenmeye başladı.


BM’nin müdahale kararı, Downer’in grubunu takviye etmesi ve KKTC’de 2010 Şubatında yapılması beklenen Milletvekilliği seçimlerinin erkene alınarak 19 Nisan’da yapılacak olması bir tesadüf değil sanki.
 
19 Nisan’dan sonra KKTC Cumhurbaşkanlığının Nisan 2010’da yapılacak olan seçimlerine kadar nereden baksanız fazlası ile on aylık bir süre var.


BM’nin hedefi 19 Nisan’da KKTC’de yapılacak erken genel seçimlerin ardından, görüşmeleri hızlandırmak ve açıklanmamış bir takvim ile 2009 sonuna veya 2010 başına kadar bir çözüme ulaşmak.
BM çözüm konusunda her iki olasılığı da değerlendirmiş durumda. Ya çözüm olacak, ya da adada artık iki devletin varlığının “de jour” hale gelmesi için kolları sıvayacak.
 
BM Genel Sekreter Yardımcısı Lynn Pascoe Downer’in ekibinin büyütülmesi ve bir yerden başlayarak müzakerelere müdahale etmek konusunda bütün ağırlığını koymuş durumda. Kıbrıs konusuna olası bir çözüm girişimi başlatmak için Downer’in grubu içine hiç durmadan anlaşmazlıkların üzerine kabul edilebilir orta yolu bulacak fikirleri üretecek ve kapsamlı bir çerçeve üzerinde çalışmalar yapacak teknokratlar ekleniyor ve ekip de büyütülüyor.
Ekibe alınan teknokratlar arasında İrlanda meselesinin görüşüldüğü dönemde Amerikalı yetkili George Mitchel’in grubunda bulunan Steeve Perke ile Annan Planı görüşmelerinde hakem olarak yer alan Chris Harland ile Simon Barker var. 
Chris Harland ve Simon Barker ile çalışmışlığım ve tanışıklığım var. Her ikisi de Kanadalı, adil ve tarafsız düşünen kişiler.
 
BM’nin planı bir şekilde müzakerelere müdahale etmek ve orta yolu bulacak önerilerle birlikte Annan Planı benzeri hakemlik müessesesini hayata geçirmek. Ardından da bir takvim belirlemek.
Akıllarındaki takvimde son gün olarak iki tarih var.
A Planına göre Kasım 2009.
B Planına göre Ocak 2010 sonu veya Şubat 2010 başı.


A planı, Kasımın ilk haftasında AB Komisyonunun açıklayacağı Türkiye-AB Müzakereleri 2008 yılı İlerleme Raporunu temel alıyor. Rapor olumsuz ise, müzakereler o anda, orada kopacak.
Türkiye bu olasılığı göz önüne alarak daha şimdiden masaya Annan Planı parametrelerinde bir anlaşma metni konmazsa, Kıbrıs sorununu bir kenara iterek Türkiye-AB müzakerelerini devam ettirmek istediğini gerek Brüksel’e gerek AB dışındaki dostlarına bildirdi.
Yani siz şimdiden tedbir almazsanız ve müzakerelere takvim belirleyip hakem koymazsanız bende limanlarımı Rum uçak ve gemilerine açmam ama müzakerelere de devam ederim dedi.


 


B planı ise, 18 Şubat 2010 Perşembe günü KKTC Cumhurbaşkanlığı seçim sürecindeki seçim yasaklarının başlayacak olmasını temel alıyor.
 
O güne kadar her hangi bir anlaşma olmaz ve referandum yapılmaz veya referandum günü belirlenmez ise, Talat’ın tekrar seçilememesi durumunda her şeyin sil baştan başlayacağı veya hiç başlayamayacağı olasılığı mevcut.  


Bu nedenle de BM, Aralık 2009’a kadar bir şekilde sonuca gitmeyi hedefliyor. Bunun için de Nisan’dan sonra müzakerelere hem müdahale edecek hem de hız verecek alt yapıyı hazırlamaya başladı.


Burada unutulan çok önemli bir nokta var.
19 Nisan’dan sonra artık Talat’ın kendi inisiyatifi ile hareket edemeyeceğini BM unutmuş gözüküyor.
2005 yılında Cumhurbaşkanlığı görevine geldikten sonra arkasına CTP’yi alan ve tek başına hareket etmeyi tercih eden Talat’ın ipleri, 19 Nisan’dan sonra UBP’nin elinde olacak.
UBP ile işbirliği yapmadığı ve UBP’nin ulusal düşünceleri doğrultusunda hareket etmediği anda da görüşmecilik görevi tartışılır konuma girecek.  Anlaşılan BM bu küçük ama önemli noktayı unutmuş.    


_____________


Prof. Dr. Ata ATUN
http://www.ataatun.com 
 

657490cookie-checkKIBRIS’TAN… BM ve KKTC siyaseti

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.