KIBRIS’TAN… Hrisostomos, Başpiskopos mu, politikacı mı?

2006 yılının 12 Kasımında Başpiskopos olarak taç giyen Hrisostomos, o günden beridir adeta bir siyasetçi gibi davranıyor ve ataları olan Bizanslılara taş çıkartacak saray entrikaları tezgâhlıyor.


Ortodoks dini otorite yapılaşması aynen halk idaresi ile yönetilen bir devlet yapısına benzemektedir. Başpiskoposu, Cumhurbaşkanı veya Başbakan gibi düşünürseniz, Sen Sinod Meclisi, Bakanlar Kuruluna, Konsey de Parlamentoya eşdeğer bir yapıda ve düzeydedir.


Hrisostomos’un hedefi KKTC topraklarını geri almakmış. Kendisi her fırsatta aynen bu kelimeleri dile getiriyor.
   
1963’deki gibi Rum halkını kiliselerde gaza getirip Türklerin üstüne silahlarla saldırtamayacağı için, dini saldırı yönünü seçti.


Bunun için önce Sen Sinod Meclisini topladı ve KKTC topraklarında üç adet Metropolitlik kurmak kararı çıkardı. Bunlar Arsinoe, Konstantia ve Karpaz, yani bu günkü isimleri ile Maraş,  Salamis ve Karpaz Metropolitliği. 


Tabi böylesi bir kararı KKTC hükümetine sormak gibi bir davranışta da bulunmadı. Ona göre bütün Kıbrıs adası zaten Rumların ve sormaya da gerek yok.


Arkasından yapılan seçimlerde Maraş ve Konstantia Metropolitliğine Vasileos seçildi ve 12 Mayıs günü de Paralimni’deki Ay. Yorgi Kilisesi’nde düzenlenen törenle tacını giyerek tahtına oturdu.


Bu törene Fener Patrikhanesinden ve diğer Patrikhanelerden de temsilciler katıldı.
Törende konuşan Rum Kilisesi Başpiskoposu II. Hrisostomos boyundan büyük laflar ederek,  “Bugün Konstantia-Maraş Metrtopolitliği’ne, tarihi kentin içinde değil, yakınında ve dışında oturuyorsun. Atilla’nın başıbozuk barbar ordusu bizi haklı ve tarihi bir mutluluktan mahrum bırakıyor. Bu nedenle Kıbrıs Kilisesi’nin  ve özellikle senin ödevin, gerek işgal altındaki Maraş’ın gerek esaret altındaki toprağımızın tamamının Türk istilacıdan kurtarılması için cesur mücadele vermektir.” sözlerini söyledi ve Metropolit Vasilios’a Maraş’ı ve Kıbrıs’ın topraklarının tamamını “kurtarma görevi” verdi.


Tabiî, Konstantia ve Maraş Metropoliti Vasileos şimdilik, yani tüm adayı Türklerden geri alana kadar Metropolitliğin geçici merkezini Paralimni’de kuracak ve orada faaliyetlerine devam edecek.
 
Sen Sinod Meclisi’nin 21 Mayısta yapılan birleşiminde iki piskopos ve iki bölge piskoposu daha seçildi ve bu çerçevede Karpaz’a da bir “Bölge Piskoposu” atandı. Yani Hrisostomos, Karpaz ve Mağusa bölgesindeki teşkilatlanmasını neredeyse kağıt üstünde tamamladı. Şimdi geriye, kiliseleri tamir edip, her kiliseye asgari iki papaz ataması kaldı. Sonrası İsa kerim.


Vasileos’un taç giyme töreninde gözlerden kaçan bir başka önemli konu da, Taç giyme vesilesi ile Fener Patrikhanesi ile Otosefal Kıbrıs Başpiskoposluğunun işbirliği içine girmiş olmaları.


Bu işbirliğinin altında, “Destekle beni destekleyeyim seni” mantığı yatmaktadır.
Fener Patrikhanesi, Ekümeniklik peşindedir ve AB içinde hem Yunanistan’ın hem de Kıbrıs Rum Cumhuriyetinin desteğine çok gereksinimi vardır. Türkiye-AB katılım Ortaklığı görüşmelerinde ipe sapa gelmez koşullardan bir tanesi de Fener Patrikhanesinin Ekümenikliğinin Türkiye tarafından tanınmasıdır.


İşbirliği artık başlamıştır.


Eğer Fener Patrikhanesinden özel bir temsil heyeti Kıbrıs’taki Başpiskoposluğun organize ettiği, dini olmaktan ziyade politika kokan bir törene geldiyse, bilin ki ilk fırsatta da Başpiskopos Hrisostomos da Fener Patrikhanesini ziyaret etmek isteyecektir.
İsteyecektir kelimesi aslında biraz iyi niyetli bir tanımlamadır. İşi oldu bittiye getirmek peşindedir.


19 Nisan’da açıkladığı resmi ziyaret programına göre Mayıs ayı sonunda Fener Patrikhanesini ziyaret etmeyi kafasına koymuştur zaten.


Fenerden sonraki durağı önce Vatikan, sonra Moskova ve sonra da New York Patrikhaneleri olacak. Başpiskoposluğun açıklamasında bu ziyaretlerin özellikle önemli olduğu ve sadece dini konuların değil millî konuların da öne çıkarılacağı belirtiliyor. Yani dini konular maske olacak, asıl konu Milli ve Türklerin üstüne hep birlikte nasıl çullanırız konusudur.


Vasileos’un taç giyme töreninde, yeni Metropolite “Senin ödevin gerek işgal altındaki Maraş’ın gerek esaret altındaki toprağımızın tamamının Türk istilacıdan kurtarılması için cesur mücadele vermektir” diyen, diğer ülkelerin patriklerini ve Papa’yı, Helen çıkarlarına alet etmek ve Türkiye’ye karşı kışkırtmak için tezgah kuran Hrisostomos’un hangi yüzle Türkiye’ye gideceğini çok merak ediyorum.


Hangi yüzle Türkiye’den vize isteyecek o da ayrı bir konu.


Bence Hrisostomos Türkiye ziyaretini programından çıkarmalıdır. İstenmediği ve geri çevrileceği kesin olan bir yere bence gitmemelidir.  


______________


* Prof. Dr.



 

655550cookie-checkKIBRIS’TAN… Hrisostomos, Başpiskopos mu, politikacı mı?

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.