KIBRIS’TAN… Kayıp mezarları ve kemikleri

Rum liderlerinin 33 yıllık yalanı ve iddiası Kıbrıs Meselesinin 1974’de başladığıdır ve bu yalanı halen daha ısrarla sürdürmektedirler.


Papadopulos hiç yüzü kızarmadan Arap medyasına “1963-74 arasında tek bir Türk öldürülmemiştir” yalanı söyleyebilmiş ve savunmuştur. İşin ilginç tarafı Rum halkını da bu yalana inandırmayı başarmıştır.


Otonom Kayıplar Komitesinin çalışmaları sonucu 1963-64 yıllarında topluca öldürdükleri masum insanlarımızın kemikleri kuyulardan ve toplu mezarlardan çıkmaya başlayınca, Kıbrıs sorunu 1963’de Rumlar tarafından başlatıldı denmesin diye bu güne kadar yok farz ettikleri kendi kayıplarını da kabul etmeye ve aramaya başladılar.


BM raporlarında 1963-64 yıllarındaki Türk kayıpların sayısı 203, Rum kayıpların sayısı da 33 veya 43 olarak kayda geçmişti.


1974’de Yunan darbesi sonucu Makarios’çular Grivasçıları, Grivasçılar da Makarios’çuları acımasızca katlettiler ve birbirlerini toplu mezarlara gömdüler. 1974 Barış harekatı ise, bilinen bu gerçeğin Türklerin sırtına yüklenmesi konusunda Rum liderlere bekledikleri bir fırsatı verdi.


Toplu mezarlara gömdükleri veya Rum mezarlıklarına serpiştirdikleri kendi elleri ile öldürdükleri kişileri Türklerin sırtına yüklediler ve yıllarca kendi kayıp ailelerini inanılması güç uydurma masallarla “kayıplar Türkiye’dedir” diye kandırdılar ve ölü olduğunu bildikleri insanları, askerleri kayıp listelerine eklediler.   


Dünkü raporlarda, Kıbrıslı Rum kayıpların kemiklerinin tespit edilmesi amacıyla gerçekleştirilen kazıların Girne’deki büyük toplu mezarın yakınında yürütüldüğünü belirtilmekteydi. Burada iki aşamada 100’den fazla kişinin gömülü olduğu varsayılmakta. Buradan sonra da kazılar Beşparmaklarda çeşitli askeri birimlerden toplam 40 Kıbrıslı Rum askerin gömülü olduğunu varsayımı ile  Beşparmaklar’a kaydırılacak.


Rumlar 33 yıldır kayıplar konusunu Türklerin aleyhine propaganda vasıtası olarak kullanmaktadırlar. 


Rum Yönetimi, yalan söylemekte ve gerçekleri çarpıtmakta son derece mahir olduğu için, ileriki yıllarda aynen “Pontus Soykırımı” veya “Küçük Asya Felaketi Soykırımı” yalanları gibi “Türkler bizi Kıbrıs’ta soykırıma uğrattı” gibi yalanları da uydurabilirler.
20.ci yüzyılın başında yapıldığı iddia edilen  “Ermeni Soykırımı” yalanı benzeri bir suçlama ile karşılaşmamak için günümüzde olayların bir çok göz şahidi hayattayken bu tutanaklar kayda geçirilmeli ve geleceğe hazırlanmalıdır. Kayıplar komitesinin bu bulguları tutanak halinde bir kitap formatında yayınlanmalıdır.


Benim en çok dikkatimi çeken, 21 Aralık 1963 gecesi hastanede kaybolan Türklerin kemiklerinin nerede olduğudur.


Rum Sağlık Bakanı Haris Haralambus’un daha geçenlerde Lefkoşa Rum eski Genel Hastanesi’nde bulunan insan kemiklerinin, Rum tarafında yapılan çeşitli kazılar sırasında bulunan ve hiçbir açıdan değerli görülmeyip, etüvlerde yakılmak üzere bekletilen kemikler olduğunu açıklaması bana biraz garip geldi.


Üstelik Sayın Bakanın, Lefkoşa Rum eski Genel Hastanesi’nde bulunan insan kemiklerinin, Rum Sağlık Bakanlığı adli tabiplerinin, Rum polisi ve Arkeoloji Müzesi’nin mutabakatı ile kazı yapılan alanlardan toplanan parçalanmış kemikler olduğunu açıklaması, olayı saklamak için, komisyonlara inceleterek resmiyet kazandırmaya çalıştığı imajını yaratmaktadır.


O günlerde çıkan söylentilere göre, 21 Aralık 1963 günü, dönemin bir tek hastanesi olan Genel hastanede yatmakta olan masum Türklerin topluca öldürüldüğü ve ölü bedenlerinin de parçalandıktan sonra izlerinin bulunamaması için kıyma makinesinde çekilerek hayvan yemi ile karıştırıldığı iddia edilmekteydi.
 
Sayın Rum Bakanın bulunduğunu dile getirdiği Lefkoşa Rum eski Genel Hastanesi’ndeki insan kemikleri, sakın canice öldürülen bizim masum ve korumasız Türk kardeşlerimizin olmasın.


______________


* Prof. Dr.


 

655490cookie-checkKIBRIS’TAN… Kayıp mezarları ve kemikleri

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.