KIBRIS’TAN… Ortam ve halk değişmeye başladı

Kıbrıs’taki ortam ve KKTC halkı değişmeye başladı…


Bana göre, bu son gelişmelerden sonra hem Kıbrıs konusu kabuk değiştirmeye başladı hem de Kıbrıs’lı Türklerin Kıbrıs konusuna bakış açıları değişmeye başladı.


Kiminle konuşsam, 1.ci Cumhurbaşkanı Rauf R. Denktaş yıllardır söylediklerinde haklıymış diyor bana.  Kiminle derken, hiçbir siyasi ayırım yapmaksızın herkesle demek istiyorum. CTP’lisi de, UBP’lisi de, diğer partili olanlar da üç aşağı beş yukarı aynı tanımı yapıyorlar.


Papadopulos’un 24 Nisan Referandumundan sonra söyledikleri, Türklere karşı tavırları, BM’ye sunduğu ve Annan Planında yapmak istediği değişiklikler, mülkiyet davaları, Kıbrıs’lı Türkler üzerindeki izolasyonları ve baskıları arttırmak için denediği yöntemler ve girişimler artık insanımızda, Rumların Kıbrıs’ta barışın sağlanması konusundaki samimiyetlerine karşı şüphe duymasına yol açmaya başladı.


Özellikle New York’a gönderdiği temsilcisi Tasos Çionis’in Prendergats’a sunduğu ve Annan Planında Rumların yapılmasını istedikleri değişikliklerin arasında “Türklerle Rumların arasında siyasi eşitlik olmaması ve yeni kurulacak Birleşik Kıbrıs Cumhuriyetinin Rum çoğunluk tarafından yönetilmesi” maddesi, bence Rumlara duyulan sempatiyi sarsan ve bardağı taşıran son damla oldu.


Konuştuğum kişiler aşağıdaki 3 temel haktan asla vazgeçmeyiz diyorlar,


– Self determinasyon hakkımız. (Kendi geleceğimizi sadece kendimizin belirlemesi hakkı)
– Egemenlik hakkımız.
– Siyasi eşitlik hakkımız.  


Referandumdan sonra geçen bir yıl, Rum adadaşlarımızın Kıbrıs konusunda neler düşündüklerini açıkça ortaya koydu. Sayın Başbakan Ferdi S. Soyer’in dediği gibi bizleri “zenci” sınıfında gördükleri ve işçilik yaptırmaktan öteye başka hiç bir görevi bizlere layık görmedikleri, Birleşik Kıbrıs Cumhuriyetini bizlerle ortak olarak yönetmeyi istemedikleri, şöyle veya böyle, bir şekilde AB’nin kendilerine sağladığı gücün arkasına saklanarak tüm kuzey Kıbrıs’a sahip olmak ve bizlere nefes almak hakkı bile tanımadan tüm adayı, bir “Helen Cumhuriyeti” gibi yönetmek istedikleri ortaya çıktı.


Çok değil daha bir buçuk yıl evvel, Rumlarla ortak olmayı, iç içe, kucak kucağa yaşamayı düşleyen insanlarımız, ellerine matsa geçirip tüm duvarları yıkmak isteyenlerimiz, bu gün büyük bir düş kırıklığı yaşamaktadırlar.


Bu kısacık zaman dilimi içinde Rumlar bir karabasan gibi hayatlarına girmiş ve AB’nin arkasına saklanarak her yönde insanlarımızı üzerinde baskı uygulamaya başlamıştır.  Güneyden veya kuzeyden göçmen gelip, oturdukları evin kendilerine mi yoksa eski Rum sahibine mi ait olduğunun şüphesine düşen, geleceğine endişeyle bakan, ne olacak bizim halimiz diyen insanımız, kapıların açıldığı günlerde gördükleri Rum plakalı araçlara ellerini sallayan kalbi sevgi dolu insanımız, bir müddet sonra bu baskılardan bunalıp Rum plakalı arabaları taşlayacak hale gelecek, hükümetimize “kapatın bu kapıları, biz Rumları artık topraklarımızda istemiyoruz” demeye başlayacaktır.


Gözüken köy kılavuz istemez. Ben bunları duymaya ve hissetmeye başladım…..

652320cookie-checkKIBRIS’TAN… Ortam ve halk değişmeye başladı

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.