Kişisel gelişim ve tevekkül

Kişisel gelişim diye yazılan bazı kitaplardan başlıklar:

“Şans yoktur her şey kuvvet ve emek mahsulüdür. Hayat bir mücadeledir. Bu mücadelede dövüşenler kazanırlar.

Her şey istediğim gibi olacak.

Çocukluğumda, mutluluklar anlıktır, sürekli mutluluk yoktur gibi bir bakış açısında büyüdüm. Oysaki yanlış bir düşünce şekli imiş… Çünkü artık hayatımda mutluluklar sürekli, sıkıntı ve stresler anlık oldu.

Bir şeyi bir kişi yaptıysa, herkes yapabilir.

Kendine güvenin varsa her şeyi başarabilirsin.”

Dikkat ettiniz mi; insanı adeta Süpermen yapmışlar. Hayatın gerçeklerinden tamamen uzak, motivasyon bile sayılamayacak kadar hayal mahsülü iddialar.

Başarmayı, tamamen insanın kendi elinde kabul eden, muhtemel hiçbir engel tanımayan satırlar… Başaramadığında tek sorumlu olarak kendisini gören ve sonrasında insanı tamamen tüketen bir zihniyet…

Hangi şartlarda doğduğu, maddi imkânları, zekâ seviyesi vb. gibi başarılarda direkt etkili olduğu bilinen gerçekleri reddeden fikirler… (Bu kitaplardaki başarının sadece para kazanmak sayıldığını hatırlatalım.)

Peki, yaşadığımız hayatın gerçekleri bunlar mı?

İnançlarımızla ne kadar örtüşüyor?

Bir insan, nefsine [kendine] değil, Allahü teâlâya güvenmelidir. Yani, her konuda, elinden geldiği kadar çalışmalı, sebeplere yapışmalı; fakat sebeplerin tesirini Allahü teâlâdan beklemelidir. Buna da tevekkül denir.

Tevekkül, değiştirilmesi insan gücünün dışında olan üzücü olayları, ezelde takdir edilmiş bilip, üzülmemek, Allahü teâlâdan geldiğini düşünerek seve seve karşılamaktır. İnsan, bir işin neticesinin iyi mi, kötü mü olacağını bilemez. İyi sandığı çok şey, kötü, kötü sandığı çok şey de, iyi ile neticelenebilir. Muhakkak şu işim olsun diye ısrar etmemeli, “Hayırlı ise olsun” demelidir

Tevekkül etmek sınırsız bir güce dayanmaktır. İnsana dayanma ve yeniden çalışma gücü verir. Yoksa başarısızlığın stresi altında ezilmek kaçınılmaz olur.

Tevekkül etmeyen insan, başına gelenlerin tüm sorumluluğunu kendinde görür. Böylece başarısızlıkta kendisi yok edecek hale dahi gelebilir.

İnsan daima çalışmalı, aklını kullanmalı, her türlü teknolojiyi öğrenmeli, başarılı olmak için her türlü meşru çarelere başvurmalıdır. Ancak, bütün bunları yaptığı halde başarılı olamamışsa üzülmemeli, sabır göstermelidir.

İnsanlar, bazen her şeye başvurdukları ve çok çalıştıkları halde, istediklerine kavuşamazlar. İşte o zaman, bu işte kendi ellerinde olmayan bir kudret bulunduğunu ve bu kudretin insanların yaşamaları ve başarıları üzerinde etkili olduğunu ve onlara yön verdiğini kabul ederler. İşte kısmet budur. Kısmet aynı zamanda büyük bir teselli kaynağıdır. “Ben vazifemi yaptım, ama ne yapayım ki kısmetim bu imiş” diyen bir kişi, bir işte başarısız olsa bile, ümitsizliğe kapılmaz ve büyük bir iç huzuru ile çalışmaya devam eder.

Tevekkülde, yalnız Allah’a sığınarak ve güvenerek çalışmak inancı bulunduğundan, kendine güvenmekten beklenilen kuvvetten kat kat fazla kuvvet hâsıl olmaktadır. Sadece kendine güvenen, kimsesizdir. Tevekkül eden, kendi çalışmasından başka, Allah’ı vardır. Bu tükenmez kaynaktan kuvvet almaktadır. Tevekkül eden hem bütün kuvveti ile çalışmakta; hem de, kazancını ve başarılarını kendinden bilmek gibi egoistliğe düşmemektedir.

Bu kitaplar okunmasın demiyoruz. Ancak, dikkatli okunmalı iyi yönlerinden istifade yoluna gidilmelidir. Mutlaka kendi değerlerimizle karşılaştırmalıdır.

Yoksa her an ciddi hayal kırıklığıyla karşılaşmak mümkündür.

Devam edeceğiz…

[email protected]

739990cookie-checkKişisel gelişim ve tevekkül

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.