KKTC’de hükümet olmak

Ülke yönetiminin demokratik kurallara dayalı olduğu parlamenter sistemlerde hükümetler, ülkeyi yönetmekle sorumludurlar. Güçler ayrılığı ilkesinin daha çok yargı ve diğer iki güç arasındaki bağımsızlık biçiminde kendini gösterdiği parlamenter sistemlerde, seçilmiş parlamento üyelerinin hükümeti oluşturmak ve görevden almak konusunda doğrudan yetkileri olduğu için parlamentonun sistemde gerçek bir ağırlığı söz konusudur. Ancak, kurumsal yapı ve görevler/sorumluluklar açısından parlamento ve hükümet arasında ciddi bir farklılaşma olduğu da gözden kaçırılmamalıdır.

KKTC gibi parlamenter sistemlerde parlamento çoğunluğuyla göreve gelen ve parlamento çoğunluğunca denetlenen Hükümetler, Anayasa ve yasalara uygun olarak ülkeyi yönetmek, iç ve dış politikaya yön vermek, ekonomik kararları almak ve uygulamak, ülkenin ve toplumun geleceği için acil önlemleri kararalılıkla uygulamak durumundadırlar. Bir hükümetin göreve getirilmesinin nedeni de budur. İlk aşamada ve daha sonra da her aşamada halk tarafından seçilmiş parlamento üyelerine karşı sorumlu olan hükümet, seçimler sonucunda da seçmenler tarafından performans ve başarı açısından (seçimlerde) değerlendirilmektedirler. Acil ve gerekli önlemleri almayarak ülke yönetmekten kaçınan hükümetlerin halktan geçerli not alarak seçim kazandığı pek görülmemiştir.

Yalnızca geçmişi eleştirerek acil önlemler almaktan kaçınan bir hükümetin seçimlerde başarılı olması kolay olmadığı gibi, ülke ve vatandaşlar açısından yararlı icraatlar yapması da söz konusu olamaz. Bu nedenle, hükümetler, geçmiş hükümetleri eleştirmekten vazgeçerek kararlılıkla politikalarını oluşturup yaşama geçirmelidir. Örneğin, ekonomik kriz karşısında ülkeyi yönetmekten kaçarak erken seçime giden geçmiş CTP koalisyon hükümetlerinin bu açıdan kötü bir örnek oluşturduğu söylenebilir. Üç beş sendika ağasının tehditleri ve dayatmaları ile ülke yönetmekten kaçınan CTP hükümetlerinin uzun ömürlü olması ve ülkeyi yönetmesi de beklenemezdi.

Hükümetler, Anayasa ve yasalara uygun olarak ülkenin ekonomik, siyasal, kültürel, toplumsal ve psikolojik gereklerine uygun olarak alınması gerekli önlemleri almak, bunları kararlılıkla uygulamak, ülkenin geleceğini biçimlendirecek doğru politikaları benimsemek, toplumun çeşitli katmanları arasında dengeli olmak, bazı kamu sendikacılarının şımarık muhalefetine prim vermemek, herkesi memnun edebilmek amacıyla ülkeyi yönetmekten kaçınmamak, gerekli kararları alıp uygulamayı ertelememek durumundadırlar. Bu kararlılık, siyasal irade olarak isimlendirilir ve hükümetleri başarılı kılan da bu iradeden başkası değildir.

Gelelim Anavatan Türkiye ile ilişkilere. Türkiye Cumhuriyeti hükümetleri, KKTC’nin ve Kıbrıs Türk halkının zararına olacak politikaları bilerek ve isteyerek uygulayacak makamlar olmamıştır ve olmayacaktır. Elbette, politikalara ilişkin farklı duruşlar ve görüş ayrılıkları olabilir. Bu konuda samimi diyalog ve işbirliği ile en doğru kararların alınıp uygulanması sağlanabilir. Türkiye Cumhuriyeti olmaksızın Kıbrıs adasında Türk varlığının sürdürülmesi olanaksızdır. Bu nedenle, Rum –Yunan odakları, iki kardeş ülke arasındaki ilişkileri bozmak için her türlü oyunu oynayacaklardır. Bu oyunlara düşmemek, bindiğimiz dalı kesmemek için çok uyanık olmak gerekir.

Kıbrıs Türkleri, KKTC’yi yaşatmak, istikrarlı bir ekonomik ve siyasal sistem yaratmak, ülkenin geleceğini ilgilendiren konularda en doğru kararları zamanında alıp uygulamak konusunda isteksiz ve geri dururlarsa, yarınlarda bunun hesabını çocuklarımıza veremezler. Bu ülke, herşeye karşın ayakta kalmalıdır. Bu konuda üç beş kuruşun hesabını yapmamak da vatandaşın sorumluluğudur. Hükümetler de gerekli önlemleri zamanında almalı, çalışanları iş güvencesi gibi konularda daha çok çaba harcamalı ve çözümler geliştirmelidirler. Fedakarlık, yaşama koşulları sürdürüldüğü durumda istenebilecek bir vatandaş sorumluluğu olarak görülmelidir. Bu nedenle, gelir dağılımı adaletsizliğinin azaltılmasına, ülke kaynaklarının adil dağıtılmasına ve sosyal güvenlik önlemlerinden kısıntı yapılmamasına dayalı ekonomik önlemler ve politikalarının alınıp uygulanmasına ağırlık verilmelidir.

KKTC’de hükümet, hükümet olmayı başarır, Kıbrıslı Türkler de alınan doğru kararalara destek verirse, bu sıkıntılı süreçten elbirliğiyle yara almadan çıkabiliriz. Bu konuda bütün taraflara büyük görevler düşmektedir. Ülkeyi kaos ortamına sürüklenmekten engelleyecek olan da hükümetin göstereceği bu kararlılık ve siyasi iradedir.

671890cookie-checkKKTC’de hükümet olmak

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.