köşe yazarı oldum zannedenlere!
Hayranım, kabul ediniz! Boş kafalığınıza, ne oldum delisi oluşunuza, elek gibi duruşunuza, undan ince zekanıza, süzgeç misali lakırdınıza, huni takke aklınıza! Su götürmez salaklığınız satır başları ve sonlarında, Papua Yeni Gine’ce yazsaydınız daha anlaşılır olurdu laflarınız Türkçe sizin neyinize! Aman da pek ilimli irfanlı duruşunuz, etiketinizi yalayın ki daha bir yapışsın sırtınıza; “Bunu yazan tosun, okuyanlar tozutsun”.
Sizin gibileri kopyalıyor ‘onun bunun okumadığı gazeteler’, allayıp pullayıp okumayıcıya servis ediyor, artık ne kadarını yerse! Aranıza kopya kağıdı mı koyuyorlar, satır başı, sütun başı sizden bir başka dumurdan direk! Sayfa, sütun, satır arası şebeleklikleriniz yetmedi de internete mi bulaştınız tayyareden virüs misali! Hangi tarlada yetişiyor sizin gibi embesiller, okumaz yazamazlar! Hangi bostancı ‘hamili kart yakınımdır’ deyip de pazarlıyor sizin gibi kelek kavunları ‘medya hali’ne! Hangi kasap ‘etinden, sütünden, yününden’ deyip de yolluyor sizin gibi sülükleri ‘medya mezbahası’na!
Çarşaf çarşaf ilanlarla aranıyorsunuz gazetelere, internet sitelerine, dergilere öteye beriye! “ Yabancı dil bilmeyen, okul yüzü görmeyen, elifi görse mertek sanan, gazetecilikten anlamayan, eli kalem tutmayan, haber yazamayan, başlık atamayan, spot çıkaramayan, etik metik tanımayan velhasıl gazeteci olamayan olmuş gibi davranan; İki kelimeyi yan yana getiremeyen, hatırlı birinin kuzu kapaması, çok daha hatırlı birinin can ciğer kuzu sarması, en hatırlı diğerinin hoşafının kesilen yağı birileri, ismi lazım değil köşemizi doldurmaya aranıyor! Ona buna bulaşsın, çirkefe su sıçratsın, alemlere efil efil aksın, öteye beriye giydirsin kendi donsuz dolaşsın, kanal kanal gezsin tozsun , monologları kafa göz yarsın, yazamaz aranıyor. Yazmasına ne gerek var, az buçuk tükürsün saçsın, çakma entelektüel gibi dolaşsın, sokakta gördüğü her kediye miyav desin, tirübünlere oynasın ki kendisini köşe yapalım!
İstanbul il sınırından dışarı adım atmasın, dünyayı dolaşmış yalanı atsın, konçerto nedir bilmeden klasik müziğe bulaşsın, yemesin içmesin kendini buğday ambarında sansın! Adalarda modalarda dolaşsın, moda ikonası havası atsın, üst baş yapacak diye bit pazarına nur yağsın. Sıvı sabun doldurulmuş kendinden musluklu bidon misali bozuk muslukla dolaşsın onun bunun üzerine aksın bulaşsın. Okumayanda merak uyandırsın, para verip gazete aldırsın, kanal basıp reyting canavarını azdırsın, ondan iyisi yok!
Bize lazım değil yazabilen bizim işimiz halt edebilenle!
Kargalarla kahvaltıya oturan, burnu haltta en derine gömülenle!
Yazdıkça iz bırakanla değil kılavuzu karga olanla!
Yazamayan köşebentlerle…
