Kıllanan Adam

Amerikan Ordusu’nun kullandığı tüm saldırı silah, araç ve taşıtların adlarına Amerikan yerlisi kabilelerin isimleri konulması bir tesadüf müdür, diye bugünlerde işkillenip kıllananlar çıkıyor…
Leman mizah dergisinin meşhur Kıllanan Adam karakteri gibi oldu herkes!
Ben de şek ve şüphe içinde kaldım…
Bilirsiniz, öküzün altında buzağı aramaya kalkışanı çoktur.
Hele, Komplo Teorileri üretmeye bayılanlar için, bu türden evham yaratıp sonra gölgesini ay ışığında aramaya çıkmış olmak bir fantezidir.
ABD Genelkurmayı Pentagon’un öteden beri kullandığı ağır ve taktik silahların, taşıtların üstüne bizim Kızılderili diye çizgi-romanlardan âşina olduğumuz yerli halkın kabile isimlerini yazmak bir gelenek hâline gelmiş olmalı.
Zira, Ordu’da neye baksanız, üzerinde bir Kızılderili adı okunuyor.
Saldırı helikopterlerine APACHE, asker taşıyan helikoptere ise BlackHawk, bir başkasına LAKOTA, ağır yük taşıyan öteki helikopter sınıfına CHİNOOK, casusluk ve keşif görevine ayrılmış bir başka helikopter sınıfına KİOWA, keşifçi bir başka helikoptere CAYUSE, eğitim amaçlı olan bir helikoptere CREEK, taşıma amaçlı bir helikoptere HUKON, yüksek irtifada uçan bir casus uçağına UTE adını veren Pentagon, meşhur füzelerine de TOMAHAWK adını yakıştırmıştır.
Bunların hepsi bir vakitler katledilmiş Amerikan yerlisi -Kızılderili diye adlandırılan- halka ait isimlerdir.
Seminole, Shawnee, Mohawk, Navaho, Cheyenne, Comance, Arapaho, Mescalore, Choctaw, Iroquois, Kickapoo ve Komaha gibi isimler hep türlü türlü askerî araçların üzerinde yer alır.
Bu isimlerin tamamı, Federal Yasalarla kabul edilmiş 566 adet Amerikan Yerli Kabilesine aittir.
Bir de CHEROKEE var!
Jeep markası…
Jeep deyince biraz durunuz; yazarınız bu keçi gibi aracı pek sever…
Amerikan Ordusu’nun II.Dünya Savaşı’nın unutulmaz ismi General G.S.Patton zamanlarında cirit atan jip’lerine CHEROKEE deniyordu.
Amerikan Otomotiv devi Chrysler‘ın 1992’den bu yana ürettiği, buzda kaymaz, keçiden daha inatçı, domuz gibi tırmanır, katır gibi koşar, motoru yere düşse yine gider, tank gibi sert araç diye sattığı Jeep’lere de aynı isim verildi.
Cherokee meşhur bir yerli kabilesidir, inatçılığı ve güçlü direnişiyle tanınıyordu.
Şimdi, Pentagon’un ve dahi otomotivcilerin, askerlerin ve tüketicinin maçoluk damarına basmak üzere bu yerli ahali isimlerini kullanması kimilerince alçaltıcı bulunmakta, kimileri ise ¨Fena mı, dünyanın en güçlü füze sistemine Tomahawk denilmesinde ne mahzur var? ¨ diye karşılığı yapıştırmaktadır.
Öte yandan, Amerikan Ordusu’ndaki bu isimlerin iptal edilmesi için girişim biraz zor görünüyor.
Zira, Pentagon’u karşısına almak, her babayiğit hukukçunun işi görülmüyor. Pentagon dedin mi 15 dakika düşüneceksin; seçilmiş Başkanlar bile Pentagon’la sidik yarışına girmiyor.
Fakat kamuoyunda zaman zaman zırıltılı sesler de çıkmıyor, sanmayınız:
Mesela, Washington Red Skins – Kızılderililer – adlı Amerikan Futbol Takımının 90 yıldır kullandığı bu ismi, Amerikan Patent ve İhtiralar Dairesi avukatlar nezdinde yapılı bir müracaat üzerine kullanım hakkını iptal etmiş, geçen yıl verilen bu karar üzerine kamuoyunda epeyi tartışma ve taraflar arasında hır gür kopmuştur.
Bu karara dayanarak, emsal karar diye, Pentagon’un kullandığı ¨Kızılderili¨ isimlerinin iptali de olanaklı görülmekteydi. Fakat iş askeriyeye uzanınca cephede geri adım atması mecburiyettendir.

Dediğimiz gibi, askerî genelkurmayı karşısına almak biraz ateşe el uzatmak gibi görünmektedir.
Şimdilik, basın ve medya üzerinden yaylım ateş sürdürülüyor.
Lakin kim bilebilir ki, belki zamanı gelir ve Pentagon, ¨Saddam’ı, sonra IŞİD’ı vuran füzelerimizin üzerinde yazılı Tomahawk adından dolayı Kızılderili ve hassas halkımızdan özür dileriz!¨ demeye görsün…
Amerika’da seyahate çıkanlar bilecektir, hatırlayacaktır; Kızılderili diye bir şey ortada kalmamış bulunuyor.
Çoğu evsiz barksız, alkolik, yardıma muhtaç, yoksul, kırık dökük bir halktır onlardan geriye kalan…
Kanada’da durumun farklı olduğu sanılmasın!
Ne de olsa Kanada sosyal hakların daha çok kullanıldığı bir devlettir diye düşüneni çıkabilir; hatta ABD’nin Kuzeyindeki Kuzeni’nde durum daha da içler acısıdır.
Üstü örtülü bir soykırıma uğramış bu yerli halkların adını şimdi anlı şanlı silahların üzerinde kullanmak bir iade-i itibar mıdır, yoksa alçaltıcı bir şey midir; işte soru buradadır.
Bu, biraz da şuna benziyor: Osmanlı’da Sultan I.Murad zamanı kurulmuş Topçu Ocağı’nın uzun menzilli, tozu dumana kattıran toplarına Kızılbaş adı verilmesi gibidir.
Topçular, sık sık Alevi Kızılbaşları topa tutardı!
Anadolu Türkmeni Alevi halkın başa bağladığı kızıl türban ve kuşak nedeniyle Kızılbaş adıyla anıldığını bilirsiniz.
Devletler Hukuku kurucusu Hollandalı Hugo Grotius‘un 17.yüzyılda yazdığı kitabetinde halkların, ulusların mütekabiliyet- karşılıklı davranmak ilkesine dayalı kurallarını bugün hâlen kullanıyoruz.
Mütekabiliyet, karşılıklı davranmak kuralı galip ve mağlup söz konusu oldu mu, demek geçerli değildir.
Kazanan taraf kendi kurallarını koyuyor!
Yani, ¨Vae victis!¨
Latinceden tercümesi galiba şöyledir: Altta kalanın canı çıksın!

_____________________

Mahmut Şenol, AçıkGazete yazıları, Ekim MMXIV
[email protected]

1593530cookie-checkKıllanan Adam

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.