Komşun aç ise, sen tok olma

Komşuluk açlık ve toklukla ölçülürdü, aç olan eve davet edilir, bir kapta onun için açılır ve sofra paylaşılırdı. Komşuluk karın tokluğu ve gülen gözler ile ölçülürdü. Ev alacağına komşu al denirdi eskiden. Komşuluk, kötü günde gösterilen davranış ile ölçülürdü.

Gazetelere yansıyan haberler, duymadıklarımız ile komşuluk ortadan kalktığı gibi, bütün davranışlar tersine dönmüş gibidir. Aç olanların olduğu yerde, mutfaktan çıkarılan kokular hakim kılınmış, aynı apartmanda oturup ama kimin oturduğunu bilinmeyenler dönemine girdik uzun zaman önce. Acı çeken ile acı çekilirdi, şimdi acı çektim, komşumda acı şeksin diyerek her türlü olumsuz davranış sergilenir oldu.

Adana’da bir kadın, çocuğunu kaybetmiş. Acı çekmiş. Komşusunun da acı çekmesi için, komşusunun çocuğunu alıp eve götürmüş ve boğarak öldürmüş. Sonra ekranlara çıkmış ve çocuğu en son gören olarak yalanlarını doğru gibi anlatmış. Günümüzün yükselen değeri sanırım, yalanları doğru gibi anlatmak. Kurumlar yalan söylüyor, kulları neden yapmazsın?

Ekranlardan yansıyanlara bakıyorum, ne mübarek komşu diyorum. Mahallenin çocuğuna sahip çıkmış, korumuş, kollamış. Mahallenin namusunu koruyan biçkin delikanlının ruhu var diyorum. Nede olsa gecekondu mahallesi, orada eskiden kalan bir şeyler olmuştur! Ekranda acı ve duygu var. Paylaşım var.

Ekrandan yansıyanlar bir süre sonra yalan olduğu ortaya çıkıyor, çünkü ekranlar her zaman doğruyu yansıtmaz! Komşusunun çocuğunu öldürmüş ve sobada yakmış. ‘Ben acı çektim, o da acı çeksin’ diyerek! Acıya ortak aranmış, acı çeken acıyı çevresine ihale etmiş, acı çekenlere bakarak acısını unutmak için! Bütün yaşananlar, gelenek ve göreneklerin ters yüz edilmesi gibidir!

Her şey ters yüz ediliyor, ayaklar başa, başlar ayak oluyor. Ayakların dünyayı algılaması da geçmişe göre ters oluyor. Komşun acı çekmiyor ise, acı çektir durumuna doğru bir kayış gözüküyor. Ekonomik krizin etkileri de, aile içinde şiddet ve ayrılıklar ile kendisini göstermeye başladı. Son yıllarda şehirlerde ev bulmak sorun iken, bugün evler boş, kiracıdan olmamak için ev sahiplerinin mücadelesine şahit oluyoruz. Evler boşalıyor, çekirdek ailenin fertleri annelerine ve babalarının yanlarına taşınıyor. Çekirdek ailenin parçalanmasını yaşıyoruz. Kapitalimin çekirdek ailesi mutluydu. İki çocuk ile idealize edilen aile parçalanıyor. Neden iki çocuk diye düşündünüz mü? İki çocuk, çünkü küçük olan, büyük olanın oyuncağı ve canı sıkılmasın diye dünyaya getirilmiştir. Sokaklarda çocuklar yok, evde oynayacağı bir arkadaşa ihtiyaç vardır. O yüzden küçükler, büyükler için dünyaya gelir! Çekirdek aileler yalnızdır ve içlerine kapalıdırlar. Bu kapalı durumda ortadan teknolojinin yatak odasına girmesi ile birlikte ortadan kalkıyordu ama en son yaşanan kriz ile yataklarda ayrıldı! Ekranlardan yansıyanlar gerçeği göstermiyor, fakat yalanında yaşayacağı zaman dilimi belirlidir, mutlaka bir gün bir duvara çarpacak ve gerçek yerini alacaktır.

Bugün kurumların başında olanlar, kendi iktidarlarını sürdürmek için veya başka alanlara sıçrayabilmek için yalanlar söylemekteler, bu yalanlar bir gün duvara çarpacaktır, o duvara çarptığında neler hissedeceklerdir? Bugünün kahramanı, yarının şarlatanı olarak anılmaya devam edecektir.

Komşuluk anlayışı ortadan kalkmaktadır büyük şehirlerde. Yerini ne doldurduğunu sayfalara bakarak görüyoruz!

http://www.cemoezkan.de
http://cemoezkan.blogcu.com

1584760cookie-checkKomşun aç ise, sen tok olma

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.