Koyunların otladığı merayı kamyonlar bastı!

YUSUF YAVUZ / AÇIK GAZETE – Tarım arazilerini ve meraları koruması gereken bakanlık, Kuzey Marmara Otoyolu inşaatına mıcır üretmek için mera alanında taş ocağı açılmasına izin verince koyunların yerini kamyonlar ve iş makineleri aldı…
 
Altı ay önce koyun sürülerinin dolaştığı İstanbul’un Çatalca ilçesindeki meralarda bugün damperli dev kamyonlar ve iş makineleri dolaşıyor. Çakıl köyündeki mera ve su kaynakları, yaşam alanlarıyla birlikte toz duman içerisinde. Bunun nedeni ise Kuzey Marmara Otoyolu için ihtiyaç duyulan malzeme için Çakıl köyünün mera vasfındaki arazisinin seçilmiş olması. Üstelik de tarım toprakları ve meraları koruması gereken Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın izniyle. Ekim 2017’de, taş ocağı açılmak istenen merada vasıf değişikliği yapılabilmesi için Çakıl köyündeki çiftçilerin üçte ikisinin imzasını isteyen bakanlığın gerekli değişikliği yapmasının ardından iş makinelerinin yok ettiği alanda artık koyun sürüleri değil dev kamyonlar dolaşıyor.
 
BAKANLIK MERADA TAŞ OCAĞI AÇILMASI İÇİN ÇİFTÇİLERDEN İMZA İSTEDİ
İstanbul’da orman katliamına neden olan Kuzey Marmara Otoyolu tarım alanları ve meralara da büyük zararlar veriyor. Kuzey Marmara Otoyoluna malzeme temin etmek için Çatalca’da seçilen alanın mera vasfı geçtiğimiz yıl değiştirildi. İstanbul Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü tarafından Ekim 2017’de Çatalca Çakıl Mahallesi Muhtarlığına gönderilen resmi yazıda, 2745 nolu parselde yer alan yaklaşık 224 bin metrekarelik mera vasfındaki arazinin, 211.555 metrekarelik kısmında kalker ocağı açılmak istendiği belirtilerek bunun için tahsis amacı değişikliğine gidileceği kaydedildi. Resmi yazıda, köyde yaşayan çiftçilerin en az üçte ikisinin görüşü alınarak İl Müdürlüğüne acil olarak iletilmesi talep edilmişti.
 
MERADA TAŞ OCAĞI AÇILDI, KOYUNLARIN YERİNİ KAMYONLAR ALDI
Yapılan vasıf değişikliğinin ardından hızla bölgeye giren iş makineleri Çakıl köyünün merasını yok etti. Yaklaşık 5-6 ay önce koyun sürülerinin dolaştığı alanda bugün iş makineleri ve kamyonlar dolaşırken bölgedeki hayvancılığın simgesi olan ağılların yanıbaşına ise şantiye yapılarının inşa edilmesi dikkat çekiyor.
 
‘HAYVANCILIK KÜÇÜK ÜRETİCİNİN ELİNDEN ALINIYOR’
Çakıl köyünde yaşanan mera katliamına tepki gösteren Adnan Pelvanlar, “Çatalca’da 1990’lı yıllarda bir koyun sürüsü yoldan geçerken kenara çekilip epeyce bekliyorduk. O kadar çok koyun vardı. Bu sayı giderek azaldı, sürü başına 30-40 koyuna kadar düştü. Şimdilerde ise 5-6 koyun besliyor çobanlar. Çünkü geleceklerini göremiyorlar. Bu bölgede Yassıören, Nakkaş ve İzzettin gibi köylerde yapılan manda yetiştiriciliği bitti. Bunun yerine Silivri’de endüstriyel hayvancılık tesisleri kuruldu. Küçük üreticilerin elinden alınan hayvancılık, büyük şirketlere veriliyor. Mera hayvancılığı yok edilip, yerine endüstriyel hayvancılık getiriliyor” görüşünü dile getirdi.
 
‘PATLAMALARLA EVLER SARSILIYOR, KÖYLÜLER KORKU İÇİNDE’
Ekim 2017’de Çakıl köyünün merasında koyunların dolaştığını anlatan Pelvanlar, burada açılan taş ocağının hayvancılığı yok ettiğini belirterek, “bugün artık merada iş makineleri, kamyonlar dolaşıyor. Çakıl köyünde anfolar patladıkça köy sarsılıyor; taşocağına uzak alanda oturan bir köylü, bahçesinde olduğu sırada gerçekleşen patlama sırasında toprağın oynadığını söyledi. Patlamalar yüzünden köyün girişindeki kasabın camları çatlamış. Damperli kamyonların ana caddeye çıktığı kavşakta yer alan trafik ışıklarında kuyruklar olduğunu söyleyen köylüler, kamyonlar yüzünden kavşaktan geçmelerinin bir saati bulduğunu dile getiriyor. ‘Köyden Çatalca’ya gitmeye korkar olduk’ diyorlar. Patlamalar sırasında Çakıl köyünde her yer toza bürünüyor. Bütün köylüler patlama ile evlerinin sarsıldığını söylüyorlar ama tepkilerini dile getirmeye korkuyorlar” diye konuştu.
 
‘DAVA AÇILMASI ÖNERİSİNİ MUHTAR KABUL ETMEDİ’
Mera alanında taş ocağı açılmasının önünün, İstanbul Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü’nden gelen bir yazı ile açıldığını anımsatan Pelvanlar, arazinin mera vasfının değiştirilmesi için köylülerden toplanmasının talep edildiğini belirterek, bu girişime karşı dava açılması önerisinin, köy muhtarı tarafından kabul edilmediğini iddia etti.
 
İSTANBUL’UN İÇME SUYU KAYNAĞI DA TEHDİT ALTINDA
Çatalca’daki taş ocaklarının çevreye ve yer altı sularına verdiği zararlar konusunda bilimsel çalışmaları bulunan İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi Toprak İlmi ve Ekoloji Anabilim Dalı Emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. M. Doğan Kantarcı ise şu bilgileri verdi: “Çatalca kütlesi kristalen şistlerden oluşur. Kuzey ucu ile güney ucunda granit yer alır. Kristalen kütlenin üstünde Eosen yaşlı kireç taşları yer alır. Kireç taşı çatlaklı yapıda olduğu için yağış sularını sızdırır. Çatlak sisteminden sızan sular Büyük Çekmece Gölünü besler. Böylece sağanak yağışlar sel olup, toprağı Büyük Çekmece Gölü’ne taşımaz. Muratbey Tepe’den kuzey batıya doğru uzanan sırtta büyük bir taş ocağı işletilmektedir. Buraya düşen yağışlar yüzeysel akışa dönüşüp, Büyük Çekmece Gölü’ne çamur taşımaktadır. Büyük Çekmece Gölü Havzası’nda yeni bir taş ocağı açılmamalıdır. Çünkü göl İstanbul’un ‘içme suyu’ kaynağıdır.”
 
2188270cookie-checkKoyunların otladığı merayı kamyonlar bastı!
Önceki haberFilistin: 70 yıllık insanlık utancı…
Sonraki haberBarış Atay gözaltına alındı
YUSUF YAVUZ
YUSUF YAVUZ (GAZETECİ-YAZAR) Isparta, Sütçüler'de doğdu. 1990’da edebiyatla ilgilenmeye başladı. Deneme ve inceleme tarzındaki ilk yazıları 1996 yılında 'Atatürkçü Ses' Dergisi’nde yayımlandı. Aynı yıl yerel ölçekte yayın yapan kanallarda 'Dönence' başlıklı radyo ve televizyon programları hazırlayıp sundu. 1999 yılında Antalya'da kurulan Müdafaa-i Hukuk Dergisi’nde yazmaya başladı. 2001’de Gazete Müdafaa-i Hukuk’ta Muhabir-Temsilci olarak görev aldı. Daha sonra adı 'Yeniden Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk' olan dergiyle bağını temsilci-yazar olarak sürdürdü. 2001-2007 yılları arasında Kaş Kitap Şenliğini organize ederek başta çocuklar ve gençler olmak üzere yöre insanının kültür, sanat ve edebiyat çevreleriyle buluşmasını sağladı. 2005 yılında Muğla ve Antalya arasındaki sahil bandında yaşanan yabancılara toprak satışına ilişkin yaptığı araştırmalar önemli etkiler yarattı. Deneme, inceleme, röportaj, düz yazı, haber ve yorumları; Cumhuriyet Akdeniz, Odatv, Yeni Harman, Edebiyat ve Eleştiri, Yolculuk, Evrensel, Atlas, Magma, Aydınlık, Birgün, Açık Gazete gibi dergi ve gazetelerde yayımlandı. Antalya merkezli VTV Televizyonunda, Pelin Gel Ağan'la birlikte 'İki Ağaç İçin' adıyla 16 bölümden oluşan bir program hazırlayıp ve sundu. Kanal V Televizyonunda, Biyomühendis Çağlar İnce ile birlikte, Yörük kültürünü ve tarihsel köklerini ele alan 'Islak Çarıklar' adlı belgesel haber programı hazırlayıp sundu. Araştırma yazılarından bazıları, 'Yer Bize Çimen Verdi' ve 'Darağacına Takılan Düşler' adıyla belgesel filmlere de konu olan Yavuz, şu sıralar 'Islak Çarıklar' adlı bir belgesel haber programı için çalışmalarını sürdürüyor. Ağırlıklı olarak arkeoloji, çevre, kentsel dönüşüm ve tarım konularını ele alan çalışmalar yapmayı yazılı ve görsel medyada sürdüren Yavuz, yıkım politikalarıyla tarımdan hayvancılığa, kültürden mimariye kırsal yaşamın dönüşümünü ele alan araştırma yazılarıyla tanınıyor. Ziraat Mühendisleri Odası Basın Ödülü, Çağdaş Gazeteciler Derneği Belgesel ödülü, Türkiye Ziraatçılar Derneği Tarım ödülü, Kubaba Derneği kültür hizmeti ödülü'nün yanı sıra Türkiye Ormancılar Derneği gibi çeşitli meslek odası, kurum ve kuruluşlar tarafından ödüle layık görülen Gazeteci Yusuf Yavuz, Likya'dan Teke yöresine uzanan coğrafyadaki su kültürüne ilişkin uluslararası bir sanat projesinin de danışmanlığını ve metin yazarlığını üstleniyor.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.