Kürt sorunu biter ama…

Yazımın başlığı karamsarlığı çağrıştırabilir.
Bir cümlenin sonunda “ama” varsa mesele çözümlenmiş değil demektir.
Hatta çözümlenmesi zor anlamına da gelir.
Türkiye bir zorluğu aha aşmak üzere.
Neden?
Kürt açılımı, ya da demokratik açılım nihayet TBMM’ye taşındı da ondan..
Bence çok geç kalınmış bir taşınma bu.
Çok şey kaybedildi.
İnsanlarımız.
Milli servetimiz.
Umutlarımız.

Türkiye, kürt sorununu çözmeye çalışırken, demokrasi yolunda döşenmiş köşe taşlarını bir bir aşmaya çalışıyor.
Kürt sorun aynı zamanda insan hakları sorunu.
Kürt sorunu aynı zamanda hakça bölüşümün sağlanması sorunu.
Kürt sorunu eğitim, sağlık, kültür alanlarındaki tıkanıklıkların açılması sorunu.

Bütün bu içiçe geçmiş ve yüzyıla yakın siredir sümen altında tutulmuş, zaman zaman gözden kaçırılmış, zaman zaman da tırmandırılmış birikmiş haksızlıklar, gün gelmiş insanları dağa çıkarmış.
Dağa çıkan insanın arkasına yerli-yabancı destekler de devreye girer doğal olarak.
Ama PKK denen insafsız terörist örgüt, aralarına katılan ve hak aramak için gelen gençleri dahi terörize etmekten kaçınmamış.
Ama 2009 yılında örgütün ipinin çekilmesi kararı ve eğilimi hem içerden, hem dışardan destek görünce, dönemin hükümeti olan AKP yönetimi bir plan yapmış.
Plan yapmış ama daha adında kararsız kasımı oynamış
Kürt sorunu.
Milli birlik sorunu.
Demokratik açılım.

Adı bile netleşmeyen ama çözümü aşama aşama zamana bırakılmış Kürt sorununda artık sona gelindi.
Türkiye 30 yıla yakın süre bir alacakaranlık dönemini artık arkasında bırakmak istiyor.

Gelinen noktadakı gerçekler önümüzde duruyor.
Üstelık açık ve net olarak.

Kürt sorunu Türkiye’nin çözmesi gereken en büyük sorunudur. “Büyük-küçük-orta ölçekli sorun bu” diye artık tartışması dahi yapılmamalı. Çünkü en büyüğü bence budur.

Çözüm aşamasına gelinmiştir. Hayata geçirilmek istenen çözüm programının içi zaman geçtikce ve sırasıyla doldurulmalıdır ve doldurulacaktır.

Bu sorunun çözüm yerinin TBMM olduğu kesinlikle anlaşılmıştır.
Partiler uzlaşmacı tavır sergilemek zorunda olmamakla birlikte yıllar geçtikçe çözümden yana tavır sergilemek zorunda kalacaktır. Siyasi zeminde çözüm ararken kaybedilecek zaman, asker vesayeti ile kaybedilecek zamandan daha kısa olacaktır. Anlaşılmıştır ki, hem askeri vesayet hem de silah gücü ile çözüm “ çözümsüzlük” noktasına taşınmış, kör kuyuya atılan taş çıkarılmayacak duruma gelmiştir. Geride kalan 30 yıl heba edilmiştir.

Bu çözümün sona ermesiyle PKK’nın ipi çekilmiş olacaktır.
Örgüt dağdan inse de, inmese de hem başsız hem yalnız kalacaktır.

Sonuç:
Sonuçta Türkiye kazanacak.
Sonunça Türkiye daha da güçlenecek.
Sonuçta Türkiye asla ve kat’a bölünmeyecektir.

Ammaaaaa.
Sorunun çözümü, bir yıllık hatta on yıllık sürenin daha da ilerisini kapsayacaktır.
Falcılık gibi olacak ammaaa.
Son çözüm noktasına gelindiğini şahsen ben göremeyeceğim.
Belki benden sonraki bir kuşak daha göremeyebilir.
Bir “ammaa” daha…
Sorun bitecek, sıra bölgede adalete, insan gibi yaşamaya gelecek ki, bunu da TBBM çözer herhalde.
Gücünü halktan alan bu parlamento yine ihmal edilen bu ülkenin sorununu nasılsa çözer.

Kürt sorunu halledilirse gerçek demokrasi ışığı ülkemizin üstüne düşmeye başlar.
Bu hepimizi ısıtır.
İçimiz ısınır…
Var mı bundan ötesi…

1627050cookie-checkKürt sorunu biter ama…

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.