Bu fondan, 42 milyon seçmenden, 38 milyonuna 5 er bin YTL para vererek, ya da tarla açmaları kaydıyla 2 şer dönüm orman arazisi hibe ederek, oyları tek tek satın aldılar ve bu yolla % 50 + çoğunlukla iktidar olma gücü yakaladılar…
Bu durumda KSP, seçimi rüşvet vererek kazandığı gibi, Redpeace’in verdiği rüşveti de kabul etmiş olmuyor mu? Yani rüşvet almak ve vermekten çift taraflı hukuki suç işlemiş olmuyor mu? Suçlu bir iktidar, suçlu bir dış mihrak adına, suçlu bir halkı yönetecek olmuyor mu?
Kararsızlar grubu zaten tek başına iktidar çoğunluğuna sahipler… Parti programı, “kararsızların kararsız kalmaları” olan KSP, iktidarı boyunca her şeyde kararsız kalarak, “hiçbir şey yapmazsa”, mesela, emeklilerden kesinti yapmazsa, yandaş zengin sınıf yaratmazsa, memleketi satmazsa, milletin anasını ağlatmazsa vs…, önceki hükümetlere kıyasla çok başarılı addedilerek, alternatifsiz meydanda, kazık kakmaz mı başımıza?
Şimdi, bu iktidar oluş ve iktidarda kalış süreci, seçmenin iradesinin sonucu oluşmuş demokratik bir hak ediş midir? Redpeace örgütü hibe ettiği ormanları “yakın” dediğinde, gebe kalmış halk direnebilir mi?
Diyelim ÖSP (Ölü Seçmenler Partisi) diye alternatif bir parti daha kuruldu ve parti programı gereğince, sanal diriltme metodu uygulayarak, 30 – 40 yıl önce ölmüş insanları seçmen olarak kütüklere kaydettirip, seçmen sayısını 6 milyon arttırdılar ve ikişer üçer oy kullandırttılar yandaşlarına… Bunun, kopya çekerek ya da her 7 yandaştan birini klonlayıp, kendisine oy attırarak iktidar olmaktan farkı var mıdır?
Bu iki partinin, medyanın büyük bölümünü ele geçirmeye, kendi lehlerinde müthiş güdümlü bir kampanya uygulamaya, hatta iktidar olduktan sonra ülke yararına bir şey yapmaya ihtiyaçları var mıdır? Muhaliflerin bir koyun güderken çarşafladığı çayırlarda “alan memnun, satan memnun” bir orta oyunu değil midir bu, karşılıklı ucuz çıkarlar örtüştükçe sahneye konabilen?
Ortak paydaları hile olan bu 2 parti, AKY ( Aynı Kaba Yapma) koalisyonu kurarak % 50lerden % 80lere hatta % 100lere kadar ulaşıp, anayasayı tek başına delik deşik edecek bir gücü kazandıktan sonra “bu ülkeyi Redpeace örgütüne hibe etme” kararı alırlarsa, hangi seçmen hangi yüzle “hayır” diyebilecektir?
Bu sistematik ahlaksızlıkları ülke genelinde örgütleyebilmek, ülkeyi sattığını dahi belli etmeden, bir yandan cep doldurup, diğer yandan görgüsüz yeni yandaş zenginler yaratmak kolay değildir… Bu beceri bile, zaten ahlaktan muaf bir çoğunluğu idare etme hakkını vermez mi bu partilere?
Rüşvet alabilen, klonlanabilen bir kitle için ideal ve demokratik bir koalisyon değil midir bu?
Kendisini satan seçmene, ülkeyi satan iktidar yakışmaz mı?
“Allah belanı versin” şarkısı rekor satan ülkeye Allah başka ne yapsın?
